T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 18 OCAK 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
Türkiye'de kültürel, siyasal ve kültürel alanda büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Anadolu'nun, hiçbir zaman ümitsizliğe düşmeyen ve yabancılaşmaya savaş açan "görünmeyen üniversite"lerinin kültürel etkileri, ellili yıllardan sonra siyasal ve seksenli yıllardan sonra da ekonomik alana büyük ölçüde yansıdı. Anadolu'nun bin yıllık tarihiyle yoğrulan aydınlar, akademisyenler ve girişimciler Doğu ve Batı farkının kalktığı bir dünyada, her kıtaya değerlerini taşıyorlar. İnançsızlığa karşı inançla silahlanan gönül sultanları, oluşturdukları "görünmeyen üniversite"lerle, Türkiye'de her alanda etkilerini gösteren dönüşümün temellerini atmışlardır. Onlar Cumhuriyet döneminde uç veren birer Yunus gibi: "Aşkın pazarında canlar satılır/Satarım canımı alan bulunmaz" demesini bilmişlerdir. Sevgi pazarında yer tutanlar ve gönül almasını bilenler, pazara ürünlerinden önce canlarıyla gelirler. Bunun için, onlar dünyanın değil, dünya onların peşinden gider. Altunizade Kültür Merkezi'nde "Kalp Sevmekten Yorulmaz" diyen Vehbi Vakkasoğlu'nun oluşturduğu "Büyük sevgi ailesi"nde, dünyada "Aşk pazarı" bizimdir diyen, Anadolu'nun büyük "Gönül sultanları"nın ulaşılmaz iç zenginliklerini konuştuk. Bediüzzaman, Mehmet Akif, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Mehmet Zahid Kotku ve Mahmut Sami Ramazanoğlu başta olmak üzere, onların hepsi Mevlana gibi, Yunus gibi, duvarsız, kapısız, herkese açık, birer "görünmeyen üniversite"dirler. Gönül sultanlarının pazarında sevgi alınır, sevgi satılır, erdem alınır, erdem satılır. O pazarda alışveriş parayla değil, canla yapılır. Onların pazarında canını ortaya koyana, görünmeyen dünyanın bütün kapıları açılır. O pazarda canından vazgeçenler, herkese canlılık kazandırırlar. O pazarın gücü ve etkinliği, canını ortaya koymaya hazır olanlardan kaynaklanır. Orada büyüklük, sevilmesi gerekeni, canından fazla sevmesini bilmektir. Canlılığın kaynağı, sevenden önce sevilendir. Sevgi pazarında herkes, sevdiğince büyüktür. Görünmeyen üniversitelerin duvarsız ve kapısız dünyasına girmek için, görünen üniversitelerin dünyasında da sağlam bir yere sahip olmak gereklidir. Ancak, görünen üniversitelerin geliştirdiği bilgi, görünmeyen üniversitelerin perdelerini ayarlamaya yetmez. Çünkü görünen üniversiteler görünmeyen üniversiteleri değil, görünmeyen üniversiteler görünen üniversiteleri, bulutların yağmurları içinde taşıdığı gibi taşır. Bütün boyutlarıyla hayatı şekillendirenler, görünenlerden önce görünmeyen üniversitelerdir. Gökyüzündeki atmosfer, hiçbir boşluk bırakmadan bütün dünyayı kuşatarak, herkesin hayat kaynağı oluyorsa görünmeyen üniversiteler de, görünen üniversiteleri sevgileriyle sararak, bilgi ve hikmetin değişmez kaynağı olurlar. Görünmeyen üniversitelerin ışığından yoksun üniversitelerde geliştirilen bilgiyle üretilen nükleer silahlar, bütün dünyayı, büyük bir toz duman bulutuna dönüştürebilir. Bu yüzden, gönül sultanları, iki dünyanın en büyük güvenceleridir. Onlar güçlerini yitirirlerse, iki dünya birden yitirilir. Gönül sultanlarının elinde Cennet'e dönüştürülmeyen yeryüzü, dünya sultanlarının elinde Cehennem'e dönüştürülür. "Görünmeyen üniversite"lerin dünyasında "odun"un bile eğrisine yer yoktur.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |