Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Bugünkü Yeni Şafak
657'liler Ailesi
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Nar-ı Beyza
Okur Sözcüsü
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Turgut KOLOĞLUGİL tkologlugil@yenisafak.com.tr

İster hazırlık maçı diyelim, ister basit bir turnuva olduğunu söyleyelim, ezeli rekabet işin içine girdiği zaman, oyunun tadı bir başka oluyor. Ne F.Bahçe'den 20 puan fark yiyen Beşiktaş'ın, ne de şampiyonluk kovalayan G.Saray'ın birbirlerinden zerrece farkı yoktu. Çünkü, ezeli rakipler birbirlerini gördükleri zaman tabir yerinde ise, şah damarları kabarıveriyor.

Böyle bir Beşiktaş-Galatasaray finalinin 90 dakikası boyunca akılllarımızda kalan en başlıca unsuru her iki takımın da kazanma arzusuyla dolu oluşuydu. Beşiktaş'ın bilhassa ilk yarıda, Galatasaray'ın ikinci yarıda ağırlıklı ortalamaları birbirlerinden fazlaydı. Siyah-beyazlı takımın gol akınlarındaki başlıca ismi Tümer Metin'di. Galatasaray'ın markaj yapmadığı Tümer, elini kolunu sallayarak oynadığı maçta, Beşiktaş'ı mükemmel organize etti. İkinci yarı Galatasaray'da Hasan Kabze'nin yerine giren Necati de Tümer'in bir organizatör eşleşmesini gerçekleştirdi.

Her iki takımın birbirlerine büyük üstünlük sağlayamadıklarına biz dahil binlerce futbolsever şahit oldu. Beşiktaş'ta şu üç noktayı da belirtmeden geçmeyelim. İlki Ailton, W.Bremen'e 3 gol atmasına rağmen bu takımdan yolcu. 2.'si bir İbrahim Akın ki, golde var, başka da yok. 3.'sü Youla'nın gitmesiyle kendisine gün doğan Veysel bu takıma girer.

İşin özeti şöyle... Turnuvayı kazananın kaybedenden ne bir eksiği ne bir fazlası vardı. Penaltılarla da olsa kazanan Beşiktaş oldu.

Geri dön

Yazdır

Yukarı