T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 10 OCAK 2006 SALI | ||
|
Aylık kitap dergisi, Kitap Postası, onuncu sayısına ulaştı. Asım Gültekin'in editörlüğündeki dergi; renkli, zengin, bilgilendirici, uyarıcı ve zaman zaman eğlendirici bir içerik sunuyor. Kitap Postası'nın en hoş yönlerinden biri de bilge çizerimiz Hasan Aycın'ın "çizgi"siyle açılması. Geçen sayıda yanında kovası, elinde beziyle bir kitap sayfasını temizlemeye çalışan bir temizlikçi kadın vardı. Ocak sayısında ise, üst üste dizilmiş kitapların oluşturduğu merdiven basamaklarını tırmanan biri duruyor karşımızda. Bu çizgilere bakıp dakikalarca düşünebilirsiniz. Kitap Postası, bu ay beş sayfasını hacca ayırmış. (s. 44-49) Hac soruşturmasına katılan altı yazardan üçü hacca gitmiş, üçü henüz gitmemiş. Hacca gitmiş olanlar kadar, henüz gitmemiş olanların görüşleri de dikkate ve ilgiye değer. Hacca gitmeyenlerden görüş almak, bana çok anlamlı ve yerinde göründü. Kâmil Büyüker'in kaleme aldığı "Kitaplarla Kutlu Yolculuk" başlıklı yazıyı da ilgiyle okudum. Çeşitli alt başlıkları olan yazıda hacca ilişkin birçok kitap tanıtılmış. Bu kitaplar arasında, konuyla ilgili belki de şimdiye kadar yapılmış tek bilimsel çalışma olan "Sosyo-kültürel Yönleriyle Türkiye'de Hac Olayı" adlı kitabın bulunmayışına üzüldüm. Doç. Dr. Mehmet Bayyiğit'in eseri, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları tarafından 1998 yılında Ankara'da basılmıştı. Kitap, esasen, "sosyo-kültürel çevresi ve ilişkileri içinde hac olayı"nı "Konya örneği"ne dayanarak sergilemekle birlikte, çeşitli dinlerde hac ibadeti, Türkiye'de haccın tarihi ve hac edebiyatı gibi bölümleriyle de konunun dînî, tarihî ve edebî cephelerine de ışık tutuyor. Kâmil Büyüker'in yazısında "Edebiyatçılarımızın kalemiyle hac"dan söz eden bölümde Cenap Şahabettin'in Hac Yolunda adlı eserinin de anıldığını görünce Mehmet Bayyiğit'in çalışmasını hatırladım. Orada bu eserle ilgili olarak şu bilgiler veriliyor: "Her ne kadar eser "Hac Yolunda" başlığını taşıyorsa da, mektupların hiçbirinin hac ibadetiyle ilgisi yoktur. Cenab Şahabeddin'in bu seyahatı, hac mevsiminde ve hacılar için yapmış olması eserine bu ismi vermesine vesile olmuştur. Mektuplardan anlaşıldığı kadarıyla bu seyahat Cidde'den öteye gerçekleşmemiş ve Cenab Şahabeddin hac yapmamıştır. Son mektup Süveyş'ten ayrıldığı "Rahmaniye Vapuru"ndandır." (s.72) Mehmet Bayyiğit, Bedîi N. Şehsuvaroğlu'nun Hac Yolu (1948) adlı eserini tanıtırken şöyle demiş: "...Türkiye'de 30 yıl aradan sonra 1947'de vapurla yapılan ilk hac seyahatını detaylı bir şekilde anlatması açısından önemlidir." (s. 63) Bu hekim yazarın ve eserinin unutulmuşluğu da, ülkemizde otuz yıl resmen hacca gidilememiş olması ve bu durumun unutulmuşluğu kadar tuhaf bir durum. Mübarek bayram gününde içinizi ferahlatmak için Mehmet Bayyiğit'in kitabında yer alan "Hac hatıraları"ndan ikisini nakledeyim. 57 yaşında ilkokul mezunu zanaatkâr bir hacı anlatıyor: "Arafat'ta vakfede altmış derece güneşin altında duaya başladıktan sonra sanki güneş yeşil bir perdeyle örtülüyor gibi oldu. O an o güneşin altında normal bir serinlik meydana geldi. O gün akşama kadar nur hüzmeleri kalkmadı. Bu olayı hayatımda hiç unutamam. Hatırladığım zaman ağlarım." (s. 171) 52 yaşında bir ev hanımı anlatıyor: "Kâbe'de sabah namazı kılınırken Arap kadınlar yanlarında bebeklerini de getiriyorlar. Hoparlörlerden imamın kıraati ile birlikte bebeklerin sesleri, ağlayışları da geliyor. O seher vaktinde, o mukaddes yerde beni çok duygulandırıyordu. Namazın içinde ağladığım çok oldu." (s. 173)
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |