T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 10 OCAK 2006 SALI | ||
|
Türkiye'de de iyi bilinen ve hatırı sayılır okuyucusu olan günümüz edebiyatçı düşünürlerden Umberto Eco'nun Kardinal Martini'ye yazdığı bir mektuptaki şu satırlar üzerinde düşünmek gerekiyor: "Bence kimsenin, farklı itikatların kendi yandaşlarına yüklediği zorunlulukları yargılama hakkı yoktur. İslam dininin alkol tüketimini yasaklamasına itiraz edemem; eğer bu görüşe katılmıyorsam, Müslüman olmam. Bu nedenle, Katolik Kilisesi'nin boşanma hakkındaki görüşlerinin neden laiklerini korkuttuğunu anlayamıyorum. Eğer Katolik olmak istiyorsanız, boşanmayın. Eğer boşanmak istiyorsanız, Protestan olun. Eğer bir Katolik değilseniz ve Kilise sizin boşanmanıza izin vermiyorsa, işte o zaman şikayet hakkınız var demektir. Kilise tarafından tanınmak istenen homoseksüellerin ve evlenme talebinde bulunan rahiplerin beni kızdırdığını itiraf etmeliyim. Bir camiye girmeden önce, ayakkabılarımı çıkarırım (...)" (Umberto Eco ve Kardinal Martini, İnanç ya da İnançsızlık/Yüzleşme, Çeviri: Onur Şen, İstanbul, 1001 Kitap, 2005, s.62) Bu sıradan cümleler aslında dinlerin temel mantığını ortaya koymaktadır. Bunları kaleme alan kişinin dindar ve dahası Hıristiyan teolojisinin uzmanlarından biri olması dile getirilen düşünceleri daha da önemli kılıyor.
Bugün İslam dinindeki iki önemli bayram biri olan Kurban Bayramı'nın birinci günü. İslam mezhepleri arasında bazı yorum ve uygulama farklılıkları olmakla beraber İslam dünyasının her yanında hali vakti yerinde olanlar Allah adına ve O'na karşı bir hamd ve şükür ifadesi olarak kurban kesmekteler. Kurban dini bir kurum. Belli şartları ve uygulamada takip edilen ritüelleri var. Konuya dinin kendi mantığı ve kavram çerçevesi içerisinden bakılmazsa bir sürü ileri geri sözler söylenebilir. Nitekim söyleniyor da! Hayvan katliamından merhametsizliğe kadar varan yorumlar var... Bu tür ileri geri eleştiri ve yorumlara karşı Müslümanlar savunmaya geçiyor ve makul cevaplar vermeye çalışıyorlar. Bence buna hiç gerek yok. U. Eco'nun dediği gibi "kimsenin, farklı itikatların kendi yandaşlarına yüklediği zorunlulukları yargılama hakkı yoktur". İslam dininin kurban sorumluluğunu ve buna ilişkin uygulamaları bu itikatla ilgisi olmayanların yargılama hakkı nereden geliyor? Bir dine inanmayabilirsiniz, ama inanmadığınız dinin riteüllerini, sorgulama hakkı söz konusu olamaz. Bir camiye girmeden önce ayakkabıların çıkarılması gerektiğini bilmem gerekir. Hem camiye girmek istiyorsunuz hem de ayakkabılarımı çıkarmak istemiyorum diyorsanız bunun anlamsız bir şey olduğunu bilmek gerekir. Bizde Müslümanlığa ilişkin tartışmalar hem Müslüman olma hem de dini kendi isteklerimize göre oluşturma saçmalığından kaynaklanıyor. Bir ara camilere ayakkabı ile girilmesi, sıra ve askılık konulması, ibadetlerin müzik eşliğinde yapılması önerilmişti... Bunun saçmalığı ile kurban ibadetine ilişkin tartışmaların anlamsızlığı arasında bir fark yok. Bu ibadeti yerine getirenlerin uygulamadaki aksaklıkları iyileştirmeye yönelik çabaları elbette desteklenmesi gereken bir gayrettir. Tüm okurların Kurban Bayramlarını tebrik ediyor ve günlerin bayram sevinci ve duyarlılığıyla geçmesini niyaz ediyorum.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |