T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
S O N D A K İ K A | 7 NİSAN 2006 CUMA | ||
|
Şevket Kazan'dan sürpriz 28 Şubat özeleştirisi
REFAHYOL'un Adalet Bakanı Şevket Kazan, bir ilke imza atarak 28 Şubat'ın gerekçeleri arasında gösterilen suçlamaların büyük bölümünü 10 yıl sonra yazdığı kitabında "Kendi çam devirmelerimiz" diyerek kabullendi. Kazan, "mum söndü" açıklamasını ve "kaçak Mercedes" olayını "hata" diye değerlendirdi.
REFAHYOL'un Adalet Bakanı Şevket Kazan, sürpriz yaparak, olaylardan 10 yıl sonra özeleştirilerde bulundu ve 28 Şubat sürecinde hükümetine ve partisine yönelik suçlamaların büyük bölümünü "Bizim devirdiğimiz çamlar" diyerek kabul etti. Necmettin Erbakan'ın en yakın çalışma arkadaşlarından Şevket Kazan, Saadet Partisi'nin pazar günkü büyük kongresinde ilk kez piyasaya çıkacak olan "Refah Gerçeği" adlı kitabında 28 Şubat süreci, REFAHYOL hükümetinin düşürülmesi ve RP'nin kapatılması konularında ilişkin bugüne kadar hiç yapmadığı biçimde "Evet hatalıydık" diyerek özeleştiri yaptı. KENDİ HATALARIM: MUM SÖNDÜ VE KAÇAK MERCEDES Kazan, kitabının "Çam Devirmeler" başlıklı bölümünde kendisiyle birlikte 28 Şubat'ın ve RP'nin kapatılmasının nedenleri arasında gösterilen isimlerin hatalarını "çam devirmeler" başlığıyla tek tek saydı. Kazan, "REFAHYOL iktidarı dönemiyle ilgili sorulara muhatap olurken, sıkça sorulan bir soru şuydu: RP olarak olup bitinlerde sizin hiç mi kabahatiniz yok? Olmaz olur mu? Elbette vardır. Peki kimler? Sorusuna cevap verirken, eğer isim vereceksem en başta kendimden başlamam gerekir" diyerek "Kendi devirdiği çamları" şöyle anlattı: "Organize muhalefet cephesi Susurluk olaylarını protesto etmek bahanesiyle sırf hükümeti yıpratmak amacıyla her gece 'Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık" eylemleri başlattı. Ben de buna 'mum söndürüyorlar' demiştim, İşte bu konuşmamdaki 'mum söndürüyorlar' sözü, bir gün sonra pusuda bekleyen haberciler tarafından maksadı değiştirilerek Alevi vatandaşlara hakaret şekline sokuldu. Ben işin sonradan bu hale getirileceğini düşünmeli ve bu sözü söylememeliydim. Bu benim hatamdır. Cezaevindeki Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ı ziyaret ederken, henüz mülkiyetime intikal etmeyen, ancak bedelini ödediğim için bana teslim edilen Alman plakalı bir arabayla cezaevine gitmemem gerekirdi. Kaçak sayılmasa bile henüz adıma tescil edilmemiş yabancı bir arabayı bizzat kullanmam hata olmuştur." Kazan, RP'nin kapatılma nedenlerinden olan ve 5 yıl süreyle kendisini siyasi yasaklı hale getiren Bekir Yıldız'ı Adalet Bakanı olarak cezaevinde ziyaret etmesini ise, "Ben tamamen iyi niyetle ve kırdığım bir gönlü tamir için yaptığım bu ziyareti, kim ne derse desin asla hata kabul etmiyorum, edemiyorum" diyerek savundu. ŞEVKİ YILMAZ HAVALARA GİRDİ Kazan, RP'nin kapatılmasına neden olan isimleri de açık açık partiye ve hükümete zarar vermekle suçladı. İlk sırada Şevki Yılmaz'a yer veren Kazan, kitabında bu isimleri ve "devirdikleri çamları" kitabında şöyle anlattı: "Şevki Yılmaz, gençliğinde de ele avuca sığmaz bir dava aşığıydı. Kendisine olan sevgim, babasına olan hürmetimle birleşince adeta Şevki Yılmaz'ın hamiliğine soyundum. 1974 yılında yüksek tahsil için Ankara'ya gelmişti. Adalet Bakanlığı özel kaleminde kendisine bir görev verdim. Eğitimini bitirdikten sonra Diyanet İşleri Başkanlığı'nda murakıp olarak çalışmaya başladı. 12 ihtilalinden sonra Avrupa'da Milli Görüş Teşkilatında bir camide vaizlik görevi yapmakta olduğunu işittim. Sonraki yıllarda konuşmalarının övgüsü sadece Avrupa'da değil, Türkiye'de de dinlenmeye başlandı. 1994 yılı seçimlerinde Rizeliler bizden kendisini RP'den belediye başkan adayı olmasını ısrarla talep ettiler. İstek teşkilattan gelince peki denildi seçim yapıldı ve Şevki Yılmaz Rize Belediye Başkanı oldu. "RİZE ONA DAR GELDİ" Şevki Yılmaz'a Rize dar geldi. Konuşma yapmaya bayılıyordu. Dinleyenler de onu dinlemeye. Kısa zamanda şöhreti bütün Türkiye'ye yayıldı. RP yöneticileri olarak bizim dikkatimizi çeken onun neler konuştuğu değil halktan gördüğü ilgiydi. Burada samimiyetle itiraf etmem gerekir ki 1995 seçimlerinde RP oylarının artışında onun konuşmalarının etkisi olmuştur. Şevki Yılmaz milletvekili olduktan sonra bütün eski konuşmaları rantiyeci medya tarafından gündeme taşındı. Televizyon ekranlarında adını sık sık duyunca ister istemez havalara girdi. Partinin salon toplantılarında kendisini alkışlayanların, alkış derecesini ölçebilmek için salona çok defa yönetici ağabeylerinden sonra ama Erbakan Hocamızdan önce girmek gibi birtakım tavırlar sergilemeye başladı. Şevki Yılmaz, Milli Görüş davasına çok daha uzun süre hizmet edebilir, bir ömür boyu millete siyasi yönden faydalı olabilirdi. Ama olmadı. Tam tersine RP'nin kapatma davasının gerek Anayasa Mahkemesi gerek AİHM safahatında hep onu savunmak için çaba harcadık. Kendisine isnat edilen konuşmaların delili diye ortaya çıkartılan ses bantlarının montaj olduğunu, bu yüzden delil olarak kabul edilmemesi gerektiğini, bazı konuşmalarda maksadı aştığını, bazı sözlerinin yanlış anlaşıldığını hep savunduk, durduk. Savunduk ama para etmedi. "ŞÜKRÜ KARATEPE'NİN TALİHSİZ 10 KASIM KONUŞMASI" Şükrü Karatepe, 1994 yerel seçiminde Kayseri'den belediye başkanı seçilmiş ve yaptığı hizmetlerle Kayseri halkının gönlünde taht kurmuş bir belediye başkanıydı. REFAHYOL hükümetinin kurulduğu tarihe kadar hep yerel hizmetlerle meşgul oldu. Türkiye'nin siyasi gündemini sarsacak bir davranışta bulunmadı. Kendisini Türkiye'nin gündemine getiren olay, 10 Kasım 1996'da RP iktidarda iken Kayseri Belediye Başkanı olarak ildeki Atatürk'ü anma törenlerine katıldıktan sonra RP il divanı toplantısında RP'li Devlet Bakanı ve partinin Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül ile Meclis Grup Başkanvekili Salih Kapusuz'un önünde yapmış olduğu talihsiz konuşmadır. Şükrü Karatepe'nin gerek bu konuşması, gerek daha sonra yaptığı bu konuşmayla alakası olmayacak biçimde sergilediği tutarsız davranışlar RP için gerçekten bir handikap oluşturmuştur. "HASAN HÜSEYİN CEYLAN'IN KONUŞKANLIĞI BİZİ SIKINTIYA SOKTU" Ceylan ilk tanıdığımda Ankara İlahiyat Fakültesi öğrencisiydi. MSP'nin gençlik faaliyetleri içinde hep önde görünürdü. 12 Eylül ihtilalinden sonra yayıncılığa heveslenmiş, özellikle yakın tarihe olan ilgisinden dolayı kitaplar da yazmaya başlamıştı. 1987 yılında yasaklar kaldırılıp, RP'de yeniden bir araya gelince daha sık görüşmeye başladık ve daha yakından tanıdım kendisini. Açık yürekliydi, konuşkandı, hoş sohbetti. Manevi alanda tanıdığı insanların çevresi hayli genişti. 1995 seçimlerinde Yenimahalle bölgesinden RP milletvekili olarak seçilip Meclis'e girdi. Milletvekili olduktan sonra, dost meclislerinde konuştuğu rahatlıkla, basın mensuplarıyla da konuşmaya, yurt içi ve dışında yaptığı konuşma bantlarını basına ve teşkilata göndermeye başladı. Ne var ki taşraya gönderdiği bu bantlar üzerinde başkaları tarafından maksatlı tahrifatlar yapılmaya başlanınca, ister istemez hem kendisini hem de partiyi sıkıntılı duruma düşürenlerden birisi oldu. "BEKİR YILDIZ KUDÜS GECESİNDE ÇAM DEVİRDİ" Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'dı. Üç yıla yakın bir zaman içinde Sincan'da akıllara durgunluk veren hizmetler sergiledi. Ve çok kısa bir zamanda Sincan halkının gözbebeği haline geldi. Tabiri caizse, metropol belediye başkanları arasında yıldızı en çok parlayanlardan birisi oldu. Ama çok önemli bir hatası hem kendisini halka hizmetten alıkoydu, hem de RP'nin kapatılması gerekçeleri arasında yer aldı. Evet, her türlü başarılı hizmetlerine rağmen Bekir Yıldız, Genel Merkeze haber vermeden düzenlenen gecede bizzat yaptığı konuşmada sarfettiği iddia edilen bazı sözleri, yabancı bir devlet büyükelçisini böyle bir programa davet edip konuşturması ve yine bu programda sahneye asılan afişlere ve bu sahnede oynanan piyes müsamahası nedeniyle çam deviren RP'lilerden birisi oldu. "İBRAHİM HALİL ÇELİK ARABAYI DEVİRDİ" İbrahim Halil Çelik, eğitimciydi. Çok okuyan, çok konuşkan, bütün Urfalılar gibi insanlara yardım etmeyi seven bir kişiliğe sahipti. Fikir özgürlüğüne inanır, inandıklarını pervasızca söylemeyi severdi. Böyle olunca da başı sık sık derde girerdi. Çelik, RP Milletvekili olarak parlamentoya girdiğinde Meclis kürsüsünden yemin ederken Kuran-ı Kerim'i kalbinin üstüne gelecek şekilde iç cebine koymuş ve sağ elini göğsünde tutarak yemin etmişti. Parlamenterlik görevini büyük bir başarıyla götürüyordu. Ta ki 8 Mayıs 1997 tarihinde Meclis kulisinde basın mensuplarıyla şakayla karışık biçimde sohbet ederken yaptığı iddia edilen o konuşmaya gelinceye kadar. Haberin gazetede yayınlandığı gün, konuşmasının çarpıtıldığı açıklamasını yapıyordu. Ne denir? Araba devrildikten sonra..." MGK BİLDİRİSİNDEKİ SUÇLAMALAR Şevket Kazan, tarihi 28 Şubat MGK'sı bildirisinde de yer alan "Kayseri'deki üniformalı gençler" olayını da "kendilerinin bir hatası" olarak değerlendirdi.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |