![]() T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
![]() | |
![]() |
![]() | |||
![]() |
Y A Z A R L A R | 11 MAYIS 2006 PERŞEMBE | ![]() |
![]() |
| ![]() |
Fransız Parlamentosu, Dış İlişkiler Komisyanu'nda reddedilmesine rağmen 18 Mayıs'ta sözde Ermeni Soykırımını inkar edenlere hapis cezası vermeyi öngören yasayı görüşecek. Bu meseleye reel politika açısından bakılabileceği gibi, Fransa'nın siyaset felsefesinin temelleri açısından da bakmak mümkündür. Fransa'da yaklaşık 400-500 bin civarında Ermeni, 300 bin civarında da Türk yaşıyor. Çoğunluğu vatandaşlığa geçmeyen Türklere karşı, çok etkin pozisyonlarda yer alan ve Fransızlarla tarihi/duygusal bağları daha fazla olan Ermeniler iç siyasal dengelerde ağır basıyor. Fransız siyasi elitleri Ermeni toplumunu memnun etmek için Fransa'daki Türklerin siyasi tepkilerini hiçe sayabiliyor. Pekiyi Fransa devleti nasıl oluyor da Türkiye Cumhuriyeti'ni bir çırpıda yok sayabiliyor? Fransa Türkiye'nin dış ticaret sıralamasında ilk sıralarda geliyor. Dış ticaret hacmimiz yaklaşık 10 milyar dolar (3.5 ihracat, 6.5 ithalat). Türkiye'de ciddi oranda Fransız şirketi ve yatırımcısı var. Üç yüzü aşan Fransız yatırımcı ve 5.7 milyar dolar Fransız sermayesi Türkiye'de faaliyet gösteriyor. Geçen yıl 700 bin Fransız turisti ağırladık. Ekonomik olarak bakıldığında Türkiye'nin kaybedecekleri kadar Fransa'nın da kaybedecekleri var. Demek oluyor ki Fransa, ya Türkiye'nin ciddi bir tepki verip ekonomik-siyasi ilişkileri gözden geçireceği ihtimalini zayıf görüyor ya da bu ihtimal gerçekleşse dahi olumsuz sonuçları göze alıyor. Eğer bahsi geçen yasa kabul edilirse Türkiye ne yapar, rest çekebilir mi? AB ile müzakere sürecinde olan ve ticaretinin yüzde 60-65'i Avrupa ülkeleriyle olan Türkiye'nin duygusal bir tepki vererek köprüleri tamamen atması kolay değil. Ancak sert bir tepki vermesi beklenebilir. Öcalan'ı kabul eden İtalya'ya tüm Türkiye'nin nasıl bir tepki verdiği ve İtalya'nın geri adım attığı unutulmadı. Türkiye'nin Paris Büyükelçisini çekmek başta olarak diplomatik ve siyasi çıkışlar yapması, bir kısım ihalelerde Fransız şirketlerini ikinci plana atması gibi bir dizi tedbir geliştirmesi kuvvetle muhtemeldir. Fransa'nın 400 bin Ermeni için 73 milyonluk Türkiye'yi gözden çıkarması mantık kaybı anlamına gelir. Soykırımı kabul eden Fransa'nın bir adım öteye giderek, soykırımı inkar edenleri cezalandırması Türkiye tarafından bir "meydan okuma" ve "hasmane bir tavır" olarak algılanabilir. 700 bin Rum'un blokajıyla mantıksız davranışlar içine giren Avrupa Birliği gibi, Fransa'nın da 400 bin Ermeni'nin siyasi ipoteği altında hareket etmeye kalkması yeni gerilimlere kapı açacaktır. Meselenin diğer bir boyutu da soykırım olmadığını iddia edenlere hapis cezası verme garabetidir. Bunu düşünce özgürlüğüyle bağdaştırmak nasıl mümkün olabilir? Konunun uzmanı bir tarihçi elindeki vesikalarla çıkıp da "bu soykırım değil, tehcir sırasında yaşanan bir mukateledir" diye ispat etmeye kalksa hemen cezaevine gönderilecek, ifade özgürlüğü askıya alınacaktır. Bu hem Fransa demokrasisinin çökmesi, hem de Fransız sekülerizminin iflas etmesi anlamını taşır. Laiklik için dini kutsalları bir bir ortadan kaldırmaya çalışan ve özgür akıl için dini dogmaları devre dışı bırakan Fransa nasıl olacak da tarihi bir olayı, üzerinde tartışma yapılamayacak bir dogma haline getirecektir? Araştırma ve tartışma dışı bırakılacak böyle bir husus aklı ve bilimi yok sayan yeni bir kutsallık üretmeyecek midir? Fransa bu adımla sadece aktüel politika açısından sıkıntılı bir alana adım atmış olmamakta, aynı zamanda kuruluş felsefesini ve siyasi koordinatlarını da tartışılır hale getirmektedir.
![]() |
![]() |
![]()
|
![]() |
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
![]() |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |