T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
S O N   D A K İ K A 14 MART 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Erdoğan: Muhalefetin zafiyeti sürüyor

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, parlamento içi ve dışı muhalefetin zafiyetinin sürdüğünü iddia ederek, "Siyaset, bir yerde de damdan düşenlerin işi. Eğer bunu yaşamadıysanız, siyasetin de hakkını vermekte zorlanırsınız" dedi.

Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, 11-12-13 Mart günlerinde partilerinin "6. Milletvekilleri İstişare Toplantısı"nı yaptıklarını belirterek, "gayet verimli ve olgunluk içinde geçen başarılı bir istişare toplantısının" sonucunda, bazı çevrelerin, beklediklerini bulamamanın hüznü içine girdiklerini söyledi. Bunun, bir yerde AK Parti'yi tanımamanın, anlamamanın da bir sonucu olduğunu belirten Erdoğan, şunları söyledi:

"Herhalde biraz anlamakta da zorlanacaklar. Çünkü bunlar siyasetin işleyişinde iktidarımızın yürüyüşüne, kenardan göz ucuyla bakıyorlar. Burada zaman zaman kastı da görüyoruz; zaman zaman siyaseti ne kadar bildiklerini, uygulamada daha iyi anlama fırsatını da yakalıyoruz. Şüphesiz ki teori, kuru kuruya köşelerde yazı yazmakla olmuyor, yaşamakla oluyor. Nasrettin Hoca'nın, hani damdan düştüğünde başına gelen olay gibi. 'Bana bir damdan düşen getirin' diyor ya.Siyaset bir yerde de damdan düşünlerin işi. Eğer bunu yaşamadıysanız, siyasetin de hakkını vermekte zorlanırsınız."

Kızılcahamam çalışmalarının sonucundaki yorumlara, değerlendirmelere değinen Erdoğan, "Bakıyorsunuz, birisi çıkıyor diyor ki (Bir kişi konuşabildi), bir tanesi çıkıyor diyor ki 'Hiç kimse konuşmadı)" dedi. Erdoğan, şöyle devam etti:

"Halbuki sadece benim katıldığım oturumlarda söz alan arkadaşlarımın sayısı 81. Başbakan Yardımcım Abdullah Bey'in katıldığı oturumda söz alan arkadaşlarımın sayısı 27. Bütün bu sayılar toplandığı zaman 108 arkadaşımız söz alıp konuşmuş. Ben 81 arkadaşımın ifadelerine, hemen hepsine tek tek cevap verdim. Abdullah Bey, 10-15 kadarına cevap verdi. Diğer arkadaşlar da makamında görüşmeleri sürdürecek.

'İçerde antidemokratik uygulama' denilen havanın, hiç de onların anladığı, onların tanımladığı, ifade ettiği gibi olmadığı bir kez daha ortaya çıkmıştır."

"HEYBENİZDE BİRŞEY VARSA ÇIKARIN MİLLET GÖRSÜN"

Başbakan Erdoğan, bu sürecin devam edeceğini kaydederek, "Özellikle artık son 2 yıla girilen bu süreçte muhalefetin içine düştüğü zafiyet devam ediyor, -ki bu muhalefet sadece parlamento içi muhalefet değildir. Hem parlamento içi, hem parlamento dışı muhalefettir- bu muhalefet, siyasi partilerden sivil toplum örgütlerine, medyasına varıncaya kadar hepsi bunun içindedir. Bazı mahfiller de bunun içindedir" diye konuştu.

AK Parti iktidarıyla Türkiye'de artık yan gelip yatarak para kazanma döneminin bittiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Çıkar sağlama dönemi bitmiştir. Bütün bunlar apaçık ortayken, bunu hazmedemeyen çevrelerin, AK Parti iktidarının bu sürecini, bu yürüyüşünü, milletin iktidarı olarak göremeyenler, tabii ki hazımsızlık içerisinde olacaklar. Onlar ne kadar bu işi hazmedemeseler de millet, AK Parti ile beraber bu onurlu yürüyüşünü sürdürmektedir. Bunu böyle bilmeliler. Dikkat ederseniz, hep bunlar dönüp dönüp aynı nakaratı okuyorlar. Değişen bir şey yok. 'Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur' büyüklerimizin dediği gibi... Bunların yaptığı iş bu. Daha çok okuyacaklar. Ama biz de yolumuza emin adımlarla yürüyeceğiz.

Biz hizmetteyiz, onlar lafta. Farkımız bu. Ben bazen diyorum; yahu, sizin heybenizde başka bir şeyiniz yok mu Allah aşkına? Heybenizde olan bir şey varsa, bunları çıkarın da millet görsün veya da bize bir tavsiyede bulunun. Deyin ki bize 'Şu ilde şöyle bir ihtiyaç var.' Biz bunu bilelim. Bugüne kadar böyle bir şeyle karşımıza gelmediler ya da 'biz bir zamanlar şöyle bir adım attık ama bu adım yarıda kaldı, gelen iktidarlar bunu yapmadı. Bunu AK Parti yapıversin'... Bununla da karşımıza gelmediler. Dikkat edin, 'Nerede bir hizmet varsa, bu hizmetin önünü nasıl keseriz...' Gayretleri hep bu istikamette devam etti. Atalarımız boşuna söylememiş; 'Meyve veren ağaç taşlanır' diye... Bunlar hep yaşanarak söylenmiş sözler. Tabii ortada eser var. Bu eseri onların hazmetmesi mümkün değil. Onun için karalayarak, iftira atarak, çamur atarak siyaset yapma, bunların özelliğidir. Ama bunun da devri bitmiştir. Bunu bilmeleri lazım."

Başbakan Erdoğan, bu çevrelerin hala yaptıklarını anlayamadıklarını ifade ederek, "Kamuoyu araştırmasını kendileri de biraz yapsın. Baksın kendilerine çekidüzen versin ve bir de ülkemizin kalkınmasına katkıları olsun" diye konuştu.

Bu şekilde katkıları olmadığı gibi, aynı çevrelerin süreci de olumsuz etkilediğini kaydeden Erdoğan, "Biz daha hızlı yürümek istiyoruz. Parametreler ortada. Alınan neticeler ortada. Ne derseniz deyin. Biz yolumuza yürümeye devam ediyoruz" dedi.

Bu durumun güçlerinde bir zafiyet oluşturmadığını belirten Erdoğan, tam aksine "aşklarını, heyecanlarını ve sevdalarını" daha da artırdığını söyledi. Millete, vatana, ülkeye vaatleri bulunduğunu bildiren Erdoğan, "Bu vaat yerine gelecek. Bunlar da kesinlikle öncekilerin uğradığı akıbete uğrayacaklardır. Yani siyasi mevta haline gelecekler" diye konuştu.

Erdoğan, "Başkalarına kara çalarak, iftira atarak, hiçbir zaman kendinizi aklamanız mümkün değil" diye seslenerek, "Sadece müfteri olduğunuzu gösterirsiniz" dedi.

"BİZ ANAHTAR DELİĞİNDEN BAKMIYORUZ"

Erdoğan, bu anlayış sahiplerinin ülkeye "anahtar deliğinden" baktıklarını savunan Erdoğan, "Ne kadar bakıyorlarsa, o kadar görürler. Biz ülkeye anahtar deliğinden bakmıyoruz. Ülkeye geniş açıdan bakarak, nerede bir geri kalmışlık, sıkıntı var, bunu gidermenin gayreti içindeyiz" dedi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ebedi muhalefete yeminli olanların, ebedi muhalefete mahkum kalacağını söyledi.

Erdoğan, halkın, yaptıklarını gördüğünü ve kendilerini hizmetleriyle değerlendirdiğini belirtti. Türkiye ile büyüdüklerini vurgulayan Erdoğan, "Türkiye'ye anahtar deliğinden bakanlar eriyor, buharlaşıyor, ama geniş açıdan bakanlar onlar da ülkeyle birlikte büyüyor. Biz, geleceğin Türkiyesiyiz; 20-30 yıllık vizyonla ülke meselelerine bakıyoruz" dedi.

Bir uluslararası değerlendirme kuruluşunun açıklamasına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin nerelere geldiğini onlar da görüyor. Bizim söylediklerimizi, şimdi uluslararası değerlendirme kuruluşları açıklamaya başladı. Biz ne dedik; inşallah, önümüzdeki dönemin sonunda hedefimiz, kişi başına milli gelirde 10 bin doları yakalamaktır. Bunu yakaladıktan sonra, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yıldönümünde, inşallah ilk 10'un içinde bir ülke olacağız. Ama bu ivmeyi devam ettirecek heyecanı asla kaybetmemiz lazım. Bununla uğraşacağız, bununla çalışacağız. El ele vereceğiz, omuz omuza verip bu hizmeti devam ettireceğiz. Onlar, varsın ebedi muhalefete yeminli olsunlar, beyazın siyah olduğuna halkımızı inandırmaya çalışsınlar. Onlar varsın eski günleri özlemeye devam etsinler. Türkiye istikametini bulmuştur. Sağlam iradesini, sağlam bir duruşla temsil eden kadrolara kavuşmuştur. Onun için de ebedi muhalefete yeminli olanlar, ebedi muhalefete mahkum kalacaklardır. Bunu da böyle bilsinler."

"BUNLAR NİYET OKUYUCULAR"

Erdoğan, süreç içinde demode anlayış ve üsluplarla bir yere varmanın mümkün olmadığını belirterek, Kızılcahamam'daki çalışmalarını çok farklı şekilde yorumlama gayreti içine girenler olduğunu işaret etti. Erdoğan, basında yer alan haberlerle ilgili olarak şunları söyledi:

"Bunların hiçbirisi bizim salonumuz içinde değildi. Nereden, nasıl haberler aldıklarını bilemem. Yazılanlar, çizilenler çok ilginç tabii, enteresan. Ben de bazen bakıyorum, çok hayrete düşüyorum. İsabetli oldukları da var. Ama bunun yanında isabetli olmadıkları, çok çok ters olanları da var. Bu, nasıl bir gazetecilik, televizyonculuk anlayışıdır, bunu anlamakta da zorlanıyorum. Bu, böyle yapılmamalı. Oysa arkadaşlarımız oturdular, kendileriyle konuştular, sohbet etiler, sorularına cevap verdiler. Biz kendilerine gerek açılışta gerek değerlendirmede açıklamalar yaptık. Bir başlık bakıyorsunuz; 'AK Parti bölündü, parçalandı.' Bir başkasında bakıyorsunuz; 'Kızılcahamam'dan bütünlük çıktı.' Bu kadar tezat olmaz ki... Birisinden bütünlük çıkıyor, birisi parçalanıyor. Bu, tabii nasıl bakarsanız öyle anlayışı var ya onu gösteriyor. Veya sizin hafıza kayıtlarınızda neler varsa bunu gösteriyor, ortaya koyuyor. Çünkü bunlar, hepsi niyet okuyucu.

Biliyor musunuz, bunlar niyet okuyucu oldukları için bunlara başka türlü bir bakışınız olamaz. Bu, niyet okumayı da maalesef doğru yapamıyorlar. Bunların teknolojileri çok fazla gelişmemiş. Gelişenler bu noktada biraz daha isabet kaydediyorlar. Böyle bir durum söz konusu."

"EĞER SEVİNEMİYORSANIZ MİLLETE SÖYLEYECEK NEYİNİZ VAR?"

Medyaya, muhalefete ve sivil toplum kuruluşlarına sorularını çok açık sorduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin milli geliri, göreve geldiğimizde neredeydi, bugün nerede? Türkiye'nin milli geliri ikiye katlandı mı katlanmadı mı? Yani, 180 milyar dolardan 2005 sonu itibariyle 350 milyar dolara çıktı mı çıkmadı mı? Bunun başarılması demek, bir ülkenin büyümesi, kalkınması demek değil mi? Bunun bu noktaya gelmesi demek, kişi başına milli gelirin 2 bin 500 dolardan 5 bin dolara çıkması demek değil midir? Bunu nasıl yorumlayacaksınız, yorumlayın bakalım. Türkiye'nin imkan ve kaynaklarının ikiye katlanmasına eğer sevinemiyorsanız, huzuruna çıkacağınız millete söyleyecek neyiniz var Allah aşkına? Diyelim ki seviniyorsunuz, o zaman sevincinizi gösterin, biz de bundan onur duyalım. Hadi muhalefetsiniz, artık beyaza siyah demeyi meslek edindiğinizi açıklayın, o zaman bunu da bilsin millet. O zaman derler ki 'bunlar dürüst muhalefet yapıyorlar, bak beyaza siyah dediklerini açıklıyorlar.' Türkiye'nin kazancından sizin nasıl bir kaybınız var? Eğer Türkiye'nin kazancından bu ülkede muhalefet yapanlar kaybediyorsa bunu da bilelim. Böyle bir mantık var mı? Türkiye kazanıyorsa, 73 milyon vatan evladının hepsi kazanıyor. Ama Türkiye kaybediyorsa eğer 350'den 180'e düşmüş olsaydık, o zaman Türkiye'nin her bireyi kaybederdi. Yani, kişi başına milli gelir 5 bin dolardan 2 bin 500 dolara gerileseydi, herkes kaybederdi. İşte onu bir söyleyin."

"BU İKTİDARA NASIL KÖTÜ DERSİN?"

AK Parti iktidarında Türk parasının kaybettiği itibara kavuşup kavuşmadığını soran Erdoğan, "Türk parasının üzerine koydukları o yükler vardı ya. Bizim paramızı, dünyada en değersiz banknot haline bizden önceki iktidarlar getirmedi mi, getirdi. Peki şimdi bu sıfırları kazıyıp atan bu iktidara, sen nasıl olur da kötü iktidar dersin. Bunu, bu iktidar başardı. Siz görmek istemezseniz de bunu milletten nasıl gizleyeceksiniz?" dedi.

Türk parasından 6 sıfır atılmasıyla ilgili olarak bazı kesimlerin iddiaya girdiğini, "Yapamazlar, sıfırları atamazlar, enflasyon patlar, ne yapıyorsunuz" dediklerini belirten Erdoğan, üzerinden 15 ay geçtiğini ve bol sıfırlı paraların tarihe gömüldüğünü vurguladı.

"Şimdi artık YTL'nin adının tekrar TL'ye kavuşacağı günlere gidiyoruz" diyen Erdoğan, 3 ayı geride bıraktıklarını; 9 ay sonra YTL değil, TL denileceğini, ancak bu TL'nin başka bir TL olacağını söyledi. "Bunu eleştirenlerin yüzünde hala bir kızarma ve mahcubiyet görebiliyor musunuz?" diyen Erdoğan, bu kesimlerin çıkıp "Yanıldık, demek ki olabiliyormuş" demediklerini ifade etti.

Hükümetin uluslararası ilişkilerde çıtayı yükselterek, tüm yaralı ilişkilerini restore ederek, büyük bir siyasi dirayetle Türkiye'nin itibarına itibar, gücüne güç kattığını kaydeden Erdoğan, özellikle ekonomiyle ilgili uluslararası toplantılarda, 6 sıfırla ilgili olarak yabancıların şok olduğunu ve kahkaha attıklarını söyledi. Erdoğan, "6 sıfır nasıl oldu, siz bunu nasıl başardınız?" diye sorduklarını belirterek, böyle bir olayın avro, sterlin ya da dolarda yaşanmadığına dikkati çekti.

Erdoğan, "Bu gidişe, duruşa millet inanıyorum ki takdirle bakıyor. Ama bu söylediğim çevreler sıkıntılı. Bunlar, bu ülkeyi, milleti böyle başarılara yıllar yılı hasret bıraktılar. Onun için de başka telden çalmaya devam ediyor. Bu, kafanızı kuma sokmak da nedir Allah aşkına? Gözlerinizi kapatarak, sadece kendinize gece yaparsınız. Gerçekler gün gibi ortada duruyor. Kimi kandıracağınızı zannediyorsunuz. Kimse bu oyuna gelmez. Aldanan, aldatanın aldattığını zannedenin ta kendisidir aslında" diye konuştu.

"BU KADRO SPEKÜLASYONLARLA İŞ GÖRMÜYOR"

Erdoğan, "AK Parti olarak, tamamen dayatmayla, totaliter bir mantıkla, bir makineden çıkmış, tek yapı, tek ses.Böyle bir iddia içinde değiliz" dedi.

Erdoğan, "Bu kadro, spekülasyonlarla, aslı astarı olmayan iddialarla iş görmüyor. Bu hükümet, parti grubu, hizmet kadrosu istişaresini yapıyor, birlikte düşünüyor, milli iradesi adına birlikte karar veriyor" diye konuştu.

Erdoğan,Türkiye'nin, artık radyodan, "Ajans"tan haber alan 1960-1970'li yılların Türkiyesi olmadığını ifade etti.

Herkesin her şeyi gayet iyi gördüğünü, halkın gerçekleri bizzat yaşadığını dile getiren Erdoğan, "Türkiye'nin itibar kazanması, bu muhalefetin itibarını niye düşürüyor? İhracatımız şahlanmış, dış ticaret hacmimizde geldiğimiz rakam ortada. Şu anda 190 milyar dolara ulaşmış bir Türkiye var, bunun Türkiye'ye kattığı güç var" dedi.

Erdoğan, "Tutturmuşlar, cari açık, cari açık diye gidiyorlar.

Cari açık, güçlü bir Türkiye için hiçbir zaman tehlike arz etmiyor. Biz bunu kontrolümüz altında götürüyoruz, götüreceğiz. Bu da yerine oturacaktır. Bizim bu noktada da zannedildiği gibi, anlatıldığı gibi bir endişemiz yoktur. Artık güçlenen Türkiye vardır" şeklinde konuştu.

DÖVİZ REZERVİ 55 MİLYAR DOLAR

Milli gelire oranla borç stokuna değinen Erdoğan, "Bizden öncekiler, milli gelire oranla borçlarına baktıkları zaman fark ortaya çıkıyor" dedi. Erdoğan, göreve geldikleri zaman Merkez Bankası'ndaki döviz rezervinin 20 milyar dolar olduğunu, bu rakamın şimdi 55 milyar dolara ulaştığını bildirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Halkımız, bu çevreler, önceden (acaba bir sıkıntı olursa ne yapacağızın) derdindeydi. Soruyorum, bütün çevrelere soruyorum: Devlet bankalarında zarar var mı? Yok. Özel bankalarda zarar var mı? Yok. Artık kredi batıklarını duyuyor musunuz? Yok. Fon'a devredilen bankalar var mı? Yok. Niçin bunları yazmıyorsunuz, niçin bunları konuşmuyorsunuz? Gelin bunları konuşalım. Konuşamadılar. Niye?... Bu konularda hazırlıkları yok ki. Diyorum ya, bunlar iki kere ikinin dört olduğunu kabul edemeyecek kadar matematik bilgisinden uzaklar. Çünkü bunlar iki kere iki 5 diyorlar, iki kere iki 3 diyorlar. İki kere iki, her zaman söylüyoruz, akşam da sabah da 4... Değişmiyor. Mevsimler iki kere ikinin dört oluşunu değiştiremiyor. Ama bunlara sorarsan değiştirecekler. Sağlıkta, eğitimde, adalette, emniyette, ulaşımda, toplu konutta, tarım ve hayvancılıkta 50 yılın yaraları sarılıyor. 'Battı, bitti' denilen devasa kurumları birleştiriyoruz, ayağa kaldırıyoruz, bunlar kolay işler değil. Biz bütün bunları yaparken, ana muhalefet partisi acaba hangi önerileri ve projeleriyle katkıda bulunuyor? Türkiye'yi buraya siz getirdiniz, millet getirdi, bunu biliniz. Bu, birilerini rahatsız ediyor, bırak etsin. Ama millet bunlardan rahatsız değil. İşte sizin başarılarınızı gölgeleyenlere soruyorum: Kurumlar vergisini düşürdük, rahatsız oldular. Üretimi artırmak, rekabeti güçlendirmek, istihdam kapılarını açmak için tekstilde KDV'yi bir kalemde yüzde 18'den yüzde 8'e indirdik, rahatsız oldular. Ne dediler? Dediler (olmaz)... Peki nasıl oldu? Arkadaşlar hatırlayın. Tekstilde KDV yüzde 6'dan yüzde 18'e çıkarılmış, şimdi biz bir anda yüzde 18'den yüzde 8'e indirdik. Yüzde 6'dan yüzde 18'e çıkaranların vermesi gereken bir hesap var. Ama biz ise indirdik."

"VERGİLERİN İNDİRİLDİĞİ DÖNEM"

"Bizim dönemimiz, vergilerin üst üste bindirildiği bir dönem değildir, tam aksine indirildiği bir dönemdir" diyen Erdoğan, şunları kaydetti: "Ama bunu ana muhalefet zihniyetine veya Türkiye'de hala o geçmiş dönemlere hasreti olanlara sorarsanız, onların yaklaşım tarzı şu; Onlar derler ki: 'Bunlar dar gelirliyi eziyor, ama öbür taraftan rant gereği, onları da abat ediyor.' Ama şunu söylemiyor. 'Bizim bu reel sektörde bu yatırımı yapan girişimcimiz 300-500-1000 kişi çalıştırıyor, daha fazla çalıştırabilmesi için bazı imkanlar bunlara oluşturabilirsek, birçok işsiz insanımıza yol açacaktır, bu konuda yapılanlar hayırlıdır' demiyor, diyemiyor."

Başbakan Erdoğan, işsizlik oranında mevsimsel şartlar sebebiyle düşüşler, çıkışlar yaşanabildiğini, ama işsizlik oranında devraldıkları oranın üstüne çıkmadıklarını söyledi. Her yıl ortalama 500 bin kişinin istihdama geldiğini ifade eden Erdoğan, bu oranın yükselmediğini, bahar mevsimi öncesinde bu oranın daha da düşeceğini kaydetti.

"ELİMİZDE SİHİRLİ DEĞNEK YOK"

"Şüphesiz ki bu alanda da eksiğimiz var. Yani 'biz her şeyi yüzde 100 hallettik...' Bunun iddiası içinde olmadık. Böyle bir iddianın içinde de olamayız. Çünkü elimizde sihirli bir değnek yok. 'Çoğu gitti, azı kaldı' dedik" şeklinde konuştu.

Başbakan Erdoğan, Kızılcahamam'daki toplantıda, memleket meselelerini geniş bir perspektifle ele aldıklarını kaydederek, toplantının ertesi gün farklı şekilde gündeme getirilmek istendiğini, bunlara da gülüp geçtiğini söyledi.

"GÜNDEMİMİZ TÜRKİYE'DİR"

Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu büyük kadro, hangi düşünceden olursa olsun 73 milyon vatandaşımızın hukukunu koruma derdindedir. AK Parti olarak biz tamamen dayatmayla, totaliter bir mantıkla, illa bir makineden çıkmış, tek yapı, tek ses... Böyle bir şey olmanın iddiası içinde değiliz. Böyle bir derdimiz yok. İdeolojik temalar üzerinden zaten siyaset yapmayan bir partiyiz. Bunu yapmayacağız. Bizi, yaptığımız işler, hizmetler anlatsın istiyoruz. Bu kadro, spekülasyonlarla, aslı astarı olmayan iddialarla da iş görmüyor. Bu hükümet, bu parti grubu, bu hizmet kadrosu istişaresini yapıyor, birlikte düşünüyor, milli irade adına birlikte karar veriyor.

Son istişare toplantımızda ortak bir akıl oluştu. Türkiye'yi girdaptan çıkaran AK Parti kadrolarının bir tek önceliği var. O önceliğimiz Türkiye'dir, bu böyle bilinsin. Partimiz, fikri zemini ve kuruluş misyonu çizgisinde yürüyüşünü sürdürüyor. AK Parti, milletsiz, halksız siyasete inanmıyor. Biz bütün yol arkadaşlarımızla birlikte, her beyanımızı, her eylemimizi mesuliyet duygusu içinde dile getiriyoruz. Sorunların çözüm adresi, millet iradesinin tecelligahı olan buradır. Yasama ile yürütme, diyalog ve uyum içinde çalışmalı. Bürokrasi, ataletten kurtularak hükümetimizin ritmine, hızına ayak uydurmalı. Adalet mekanizmasından sağlık alanına kadar hayata geçirdiğimiz reformları kararlılıkla uygulayacağız. Ekonomik büyüme ve kalkınma hedeflerimizden sapmadan, sosyal politikalara ve toplumsal kalkınmaya daha fazla ağırlık vereceğiz. Hızımızı kesmeye dönük suni gündemlere prim vermeden, toplumsal merkeze odaklanarak yola devam edeceğiz. Bizim gündemimiz Türkiye'dir."

  • ANKARA (A.A)

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi