Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Yurt Haberler
Son Dakika
657'liler Ailesi
Ankara'da Şafak
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
İnsan Kaynakları
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Genelkurmay Başkanı atamasına ilişkin olarak, "Böyle bir ortamda, Hükümet yapılması gerekeni yapmıştır" dedi.

Bakan Şener, Nevşehir Valisi Asım Hacımustafaoğlu'nu ziyaretinde, gazetecilerin Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanlığına atanmasına ilişkin soruları üzerine şunları söyledi:

"Öteden beri siyasetin içerisindeyiz. 1991'den bu yana, meclisteyiz. Siyasette olmanın şöyle bir özelliği vardır. Devletin ve ülkenin üst düzey kurumları arasında olup biteni sürekli izlersiniz veya olup bitenleri basın, medya yoluyla ya da kamuoyundaki başka etkileyenler tarafından nasıl yönlendirildiğini izlersiniz. Buna göre, daha makro, daha genel düşünme görme alışkanlığı edinirsiniz. Hatta siyaset sadece bulunduğunuz ülke bazında değil size evrensel düşünme imkanları da sunar. Dünyanın dört bir köşesinde olan hadiseleri yorumlama, değerlendirme, ortaya çıkmadan önce nasıl ele alınması gerektiği ile ilgili fikirler düşünceler geliştirirsiniz."

Çoğu zaman, görülenler ve yorumlananların başka olduğunu, Genelkurmay Başkanlığı ataması ile ilgili olarak rasgele yorumlar yapıldığını ifade eden Şener, "Bahsettiğiniz konuyla ilgili olarak rasgele yorumlar, gerçekle ilişkisi olmayan spekülasyonlar, fısıltılar kamuoyuna yayılmaya çalışılıyordu. Dün, Bakanlar Kurulu kararını vermiştir. Bu karar da Cumhurbaşkanımız tarafından onaylanmıştır. Dolayısıyla böyle bir ortamda hükümet yapılması gerekeni yapmıştır" diye konuştu.

Gazetecilerin hükümetin gündeminde elektrik zammı olup olmadığı yönündeki soruları üzerine Şener, böyle bir şey yapıldığı takdirde açıklanacağını, açıklanmamışsa böyle bir şeyin olmadığını belirtti.

Konuyla ilgili Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığının gerekli çalışmaları yaptığını vurgulayan Şener, şöyle devam etti:

"Biz de ilgili bakanlar olarak dün bir araya geldik. Enerji sektörünü ele alan bir toplantı yaptık. Doğal gaz, petrol, elektrik topyekün enerji sektörünü ilgilendiren konulardır. Daha önce, konuyla ilgili talimat verdiğimiz bürokratlarımız kendi aralarında değerlendirmeler, çalışmalar yapmışlardı. Bakanlar Kurulu toplantısından önce Hazineden sorumlu Devlet Bakanımız, Maliye Bakanımız, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanımız ve ben bir araya geldik. Dünyanın her tarafında enerjiye bağlı olarak değerlendirmeler yapılır. Gelecekle ilgili hesaplar, planlar yapılır. Son yıllarda dünya enerjiye yoğunlaşmıştır. Zaman zaman bunları değerlendirmekte normaldir."

1979-1980 yıllarında dünyada önemli bir enerji ve petrol sorunu ortaya çıktığını, hem petrolün varilinin 33 dolar olduğunu ve Türkiye'de akaryakıt bulunamaz hale gelindiğini hatırlatan Şener, şimdi dünyada ham petrolün varilinin 75-76 dolara kadar ulaştığını, 80 doları zorladığını ve son iki yılda fiyatların 60-80 dolar arasında gidip geldiğini kaydetti.

Böyle bir dönemde Türkiye'nin enerji politikasını dirayetle yönettiğini vurgulayan Şener, şöyle dedi:

"Hükümetimiz göreve geldiğinden bugüne kadar elektrik fiyatlarında hiç artış olmamıştır. Hatta sanayideki elektrik fiyatlarında da düşüş olmuştur. Bu, enerji politikaları doğrultusunda hükümetin hassasiyetini ve gösterdiği çabayı ifade etmektedir. Dolayısıyla enerji konuları sürekli gözden geçirdiğimiz, incelediğimiz, ele aldığımız değerlendirmeler yaptığımız bir sektördür. Dünkü toplantıları bu çerçevede değerlendirmek lazım."

Mortgage sistemi ile ilgili kanun tasarısının meclisin açılacağı eylül-ekim aylarında görüşülerek yasalaşacağını da hatırlatan Şener, kanunun 2006 yılı sonunda veya 2007 yılı başında yürürlüğe gireceğini söyledi.

İş adamı Rahmi Koç'un ekonomiye ilişkin değerlendirmelerinin hatırlatılması üzerine de Şener, şu yanıtı verdi:

"Ekonomimiz, sağlıklı bir yapıdadır. Bu yapı içerisinde bir uluslararası rekabette mesafe alan, ilerleyen, dünya pazarlarındaki payını genişleten, ülkedeki refah düzeyini sürekli yükseltmeye yönelik bir istikrara dayalı ekonomik program uyguluyoruz. Bu program elbette, Türkiye'nin geleceği açısından ne yapılması gerekiyorsa, onu ortaya çıkarmaktadır. Dolayısıyla biz, ekonominin bu güçlü yapısı ile yoluna devam ettiğimiz sürece önümüzde hep iyi şeyler olacağını görüyoruz. Ama Orta Doğu'daki gelişmelerden de kaygı duyuyoruz. Özellikle İsrail'in saldırılarıyla çocukların katledilmesi, ortaya büyük bir vahşet tablosu çıkarmıştır. Bu görüntülerin insanlık duygularını rencide ettiğini, uluslararası camianın, kamuoyunun vicdanlarını rahatsız ettiğini görüyoruz. Bir an önce ateşkesin sağlanması gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda Türkiye de üzerine düşeni yapmaktadır."