Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Star-Tv ihalesi
TMSF tarafından satışa çıkartılan Uzan Grubu'na ait Star-Tv ihalesi dün yapıldı. İhaleyi 306 milyon dolar üzerinde fiyat veren Doğan Medya Grubu (DMG) kazandı. Daha önce iki radyoyu değerinin çok üstünde bir fiyatla satın alan CanWest firmasının son anda yarıştan çekilmesi ilginçti. İhaleye hızlı başladığı halde uzun süre sessiz kalan Ciner Grubu'nun sondan bir önceki fiyatı vermek üzere hareketlenmesi de öyle. (Bu yolla, ihale iptal edilirse, Star'ın Ciner'e verilmesi gündeme gelebilecek). Daha önce burada değinmiştim: 3984 sayılı RTÜK Yasası 'yabancı sermaye' için bazı kısıtlamalar öngörüyor. Bir radyo ve televizyona ortak olan yabancı firmalar ikinci bir radyo ve televizyona sahip olamıyor (m. 29'un 'ı' bendi). CanWest firmasının Star Grubu'na ait iki radyoyu birden alması bu yüzden yasaya aykırıydı. Televizyonu satın alamamış olması o ilk satışın yasallığı üzerindeki gölgeyi ortadan kaldırmıyor. Star'ın yeni patronunun DMG olması da sorunlu. Gerçi, Anayasa Mahkemesi tarafından yürürlüğü durdurulmuş maddeleri yüzünden RTÜK Yasası'nda meydana gelen boşluk 'yerli' sermaye konusundaki sınırlamaları da yok etmiş oldu; bu yüzden ilk elde satışı geçersiz sayacak bir yasa maddesi bulunmuyor. Ancak, Anayasa Mahkemesi kararına temel teşkil eden başvurunun sahibi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in, itirazını, 'tekelcilik' üzerine kurduğunu da unutmamak gerekiyor. DMG, Star'ı almakla, yazılı basındaki egemenliğini görsel medyaya da taşımış oldu. Bu durumun politik arenaya yansımalarını önümüzdeki günlerde geniş biçimde yaşayacağımız kesin. Cumhurbaşkanı Sezer'in medyada tekelleşme eğilimi konusunda olağanüstü duyarlı olduğu biliniyor. Yakın zamanlarda, Başbakan Tayyip Erdoğan da, 'tekel' konusunu sürekli gündemde tutmaya başladı. Benzer bir duyarlılığın, en az onlardaki keskinlikte, Milli Güvenlik Kurulu'nun başka üyeleri tarafından da paylaşıldığı geçen 30 Ağustos törenlerinden dışarıya yansıyan görüşlerden anlaşılmıştı. Mevcut durumu rahatsızlığa yol açan bir medya grubunun yeni bir ulusal kanala daha sahip olması, herhalde, dün yapılan ihaleyi en üst düzeyde tartışılır hale getirmiştir. Bildiğimiz gibi, hangi kurum tarafından yapılırsa yapılsın, ihaleler, başka bazı kurumların onayıyla resmiyet kazanıyor. Star-Tv satışında iki kurumun onayı önemli: RTÜK ve Rekabet Kurumu. RTÜK'ün yasasında iptal yüzünden boşluk var, ama yasa koyucu ile Anayasa Mahkemesi'nin iptali getiren görüşü 'tekel' noktasında ortak; RTÜK son ihaleyle bir grubun medyada aşırı güçlenmesini engelleyecek bir karar alabilir. Rekabet Kurumu ise, bir yayın grubunun medya alanında muazzam güçlenmesini önlenmesi gereken bir gelişme olarak değerlendirebilir. Meclis de devreye girebilir ve RTÜK Yasası'nın Anayasa Mahkemesi tarafından iptalinin yol açtığı boşluğu doldurmayı 1 Ekim'de çalışmalarına başlayınca öncelikli olarak gündemine alabilir. Batı ülkelerinde uygulanan yasal çerçeveden farklı olması gerekmeyen 'çağdaş' bir RTÜK Yasası bugünkü tartışmalara son noktayı koyacaktır. Yabancı sermayenin hangi şartlarla medyaya girebileceğini, yerli sermayenin medyada hangi ağırlıkta bir güce erişebileceğini belirlemek elbette Meclis'in görevidir. Bu ihale RTÜK veya Rekabet Kurumu tarafından geri döndürülse dahi, Meclis, yeni RTÜK Yasası'nı gecikmeden çıkartmalıdır. Türkiye devletin elindeki tekelleri kırmayı göze aldı, bazı Batı ülkelerinde 'tekel' durumundaki ekonomik alanlar zora başvurularak rekabete açılıyor. Bu gerçekler ortada dururken, medyada çok sayıda ulusal kanal ve radyonun az sayıda elde toplanması düşünülmemeli. Bakalım, ihale için RTÜK ve Rekabet Kurumu ne diyecek, Meclis üzerine düşen görevi gecikmeden yerine getirecek mi?
|
|
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |