Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Coşkulu adam
Otel gibi bir yerin salonunda oturuyoruz. Çamlıhemşin'de. Akşam yemeği üstünden yarım saat geçmiş, çaylar içiliyor. Televizyona en yakın masada bir grup okey oynuyor. Ekranda Nihat Genç. Okeycilerden biri tek taşa kalmış; siyah sekiz gelirse bitecek. El dönüyor, siyah sekiz gelmiyor bir türlü. Nihat Genç habire konuşuyor. Adam geriliyor. Başka bir oyuncu açınca, eliyle ekrana bir hareket çekip sinirli şekilde tepki gösteriyor: - Ne diyor bu adam ya!.. Hiçbir şey anlamıyorum söylediklerinden!.. Şahit olduğum bu sahneyi Ankara'da Nihat Genç'e anlattım. Bir Vadi dolusu insandık. Mesaj şuydu: "İyi, güzel... Konuşup duruyorsun ama, seni anlamayanlar da var." Özellikle okey masasındakilerden bazıları. O da başka bir olayı nakletti. Antalya'da bir otel lobisi. Müşterilerden biri, garsondan klipler çalınan kanalı değiştirmesini rica ediyor. Seyretmek istediği, Nihat Genç'in konuştuğu program. Genç garson istenen kanalı açıyor. Müşteri bir de sesini açmasını söylüyor. Garson da sesi biraz yükseltiyor. Ancak adam garsonu tekrar çağırıp daha fazla açmasını istiyor. Garson, müşterinin isteğini yerine getirmeden yanına kadar gelip şöyle söylüyor: - Merak etmeyin beyefendi. Bu adam biraz sonra coşar. Buradaki mesaj da şöyle: "Beni garsonlar da tanır, nasıl konuştuğumu bilirler." Anlayan anlasın, anlamayan anlamasın. Ankara'da neler yaptım?
Birçok insan Ankara'nın İstanbul'a dönüşünü sever. Yahya Kemal'den aparmadır fakat her dönemde geçerliğini korur. Ben Ankara'ya gidişi de sevenlerdenim.
Acı. Öyle ki Maraş biberi, yanında baklava kalır. Antep baklavası. Hani gereksiz uzatmayalım diyorum ama, biri Kahraman diğeri Gazi, biliyorsunuz. Neyse, yediğim içtiğim bir yana, Ankara'da neler yaptığımı anlatacaktım. Görüşmeler yaptım, resmî, yarı resmî, gayrı resmî. Arkadaşlarla buluştum.
Bazıları konuşurken küçük teybimi uzattım, sorular sordum. Ve gazetemizin Ankara bürosunda Erhan Karadağ'a "temsilcilik" beratını götürdüm. Hayırlı olsun. Bu arada uğrayamadığım arkadaşlardan samimiyetle özür dilerim. BULUŞMA TARİHİ
Geçen haftaki son yazıda 3 Ekim'den önce görüşeceğimizi söylemiştim. Sözümde durdum ve işte yine karşılaştık. İnşallah iyisinizdir. Bazıları o ifadeyi 3 Ekim'de görüşeceğiz diye anlamış. O gün, Türkiye için önemli bir tarih. O günün önemine vurgu yapmak istemiştim. Ayrıca bugün de 3 Ekim'den sonra değil. Şimdi bakınız bu satırlara "Buluşma tarihi" başlığını uygun gördük. Bunu da "Tarihi buluşma" şeklinde anlayan çıkmasın lütfen. GÜNÜN SÖZÜ Bütün Meclis toplandık. Tooplandık, toplandık.
|
|
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |