Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Ağır Çalışma
Şartları, Oruç ve Fidye
Bugün, mübarek Ramazan ayının ilk günü. Oruç ayı, Kur'an ayı, rahmet ve gufran ayı, kötülüklere kalkan, iyilikler ve güzellikler ayı Ramazan'ın, Müslümanlar ve bütün insanlar için hayırlara vesile olmasını ve güzellikler getirmesini diliyoruz. Ramazan'ınız mübarek olsun. Ağır Çalışma Şartları * Fabrikada çalışan bir bayan arkadaş iş günlerinde oruç tutmaya takatinin yetmediğini, fidye verip veremeyeceğini sordu. (hafta sonları tutuyormuş) İlmihale baktım "hiç bir şekilde tutamayacak" şartı konulmuş. Bu durumda hem fidye, hem de kaza mı gerekir? Ne yaşlı, ne ölümüne kadar hastalığı devam edeceği düşünülen bir hasta, ne de hamile veya emzikli. Maddelerden birinde hastalığı geçerse verdiği fidyeler sadaka yerine geçer, oruçlarının kazası gerekir yazıyordu. Bu arkadaşın durumu, aklımı karıştırdı. Bir de 10 günün fidyesini bir fakire aynı anda veremez değil mi? Ayrıca tutamayacağını düşündüğü bu günler için Ramazan öncesinde fidyesini vermesinin bir sakıncası var mı? (benim aklıma yatan; günü güne verilmesinin fidye sorumluluğunun maksadına daha uygun olacağı şeklinde.) Açıklamanız bizim için çok mühim. Halk arasında söylenene göre hareket etme hastalığımız var malesef. İlmihaller bazı konularda kapalı olabiliyor. Şimdiden teşekkür ediyorum. Pekçok kişinin karşılaştığı güzel bir soru sorduğunuz için, ben de size teşekkür ediyorum. Rızık temini farzdır. Dinî emirleri yerine getirmek de farzdır. Bunun için, uluslararası insan hakları belgelerinde iş ve çalışma hayatında da din ve vicdan özgürlüğünün sağlanması çalışanların hakkı, işverenlerin görevi olarak belirlenmiştir. Fakat bu hak, hatta Müslüman işverenler tarafından bile, bazan tam anlamıyla sağlanamamaktadır. Sağlansa bile, niteliği gereği bazı işler, ağır ve zorludur. Bu gibi durumlarla karşılaşanlar için, özellikle oruç konusunda birtakım kolaylıklar vardır. Kur'an-ı Kerim'de, oruç tutmamayı mübah kılan özürler olarak hastalık, yolculuk ve "oruca güç yetirememe/dayanamama/tutma imkânı olmama" sayılmıştır: "İçinizden hasta veya yolcu olan, tutamadığı günler sayısınca, diğer günlerde oruç tutar. Oruca dayanamayanlar/tutma imkânı olmayanlar, (her gün için) bir fakiri doyuracak kadar fidye verir. Kim bu miktardan daha fazlasını yaparsa, bu onun iyiliğinedir." (Bakara, 2/184, 185) "Oruç Tutma İmkânı Olmayanlar" Kimler? Ayetteki "oruca dayanamayanlar/tutma imkânı olmayanlar" bölümü, fıkıh bilginlerinin büyük çoğunluğunca, basit bahanelerle istismara başvurulmasın diye, "oruca engel ağır hastalık, düşkün ihtiyarlık, ağır işte çalışan içinse açlık veya susuzluk sebebiyle fiilen zararın doğması" şeklinde mümkün olduğunca dar yorumlanmıştır. "Kur'an'ın tercümanı" sanıyla bilinen büyük sahabî İbn Abbas ise, ayetteki ifadeyi biraz daha geniş yorumlayarak, oruç tutmaya gücü yetmekle birlikte çok zorluk çekenlerin oruç tutmak yerine, oruç fidyesi ödeyebileceğini belirtmiştir. Bu son yoruma göre, çalıştığı kurum ve işyeri oruç tutmaya izin vermediği veya ağır işte çalıştığı için Ramazan orucunun tamamını veya (sizin belirttiğiniz gibi) sadece hafta sonlarında tutup, çalışma günlerinde bir kısmını tutamayanlar, daha sonra haftalık veya yıllık izinlerinin bir bölümünde tutabildiklerince kaza orucu tutar, diğer günler için ise tutamadıkları gün sayısınca oruç fidyesi öder. Öncelik, mümkün olduğunca Ramazan ayı içinde oruç tutmaktır. Fidye, ancak tutamama durumunda sözkonusu olabilir. Akla gelebilecek çok güzel sorularla gündeme getirdiğiniz oruç fidyesini, yine konuyla bağlantılı başka bir soru çerçevesinde, yarınki yazıda ele alalım.
|
|
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |