Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Oruç ve sağlığımız
Sağlığın korunması, her bireyin üzerine ekonomik olduğu kadar, dini bir vazife. Çünkü sağlıklı olmayan bireyin üretici olamayacağı izahtan varestedir. Bir hafta çalışan insan, bir günlük hafta tatilini; bir yıl çalışan bir insan ise iş yasalarına göre yıllık ücretli izni hak kazanmaktadır. Bu haklar, bireyin sağlığını ve çalışma gücünü korumaya yöneliktir. Aynı şekilde bir yıl çalışan sindirim sistemimiz ve buna bağlı vücut fonksiyonlarımız da dinlendirilmeye ihtiyaç duymaktadır. Oruç sayesinde karaciğer, mide ve sindirim sisteminin dinlendiği, vücudun toksinlerden arındığı bilinmektedir. Ramazan orucu, aynı zamanda İslam'ın 5 şartından biri olan ibadet şeklimiz. Ancak sağlıklı ve rahat bir Ramazan geçirmek için, mutlaka sahura kalkılmalı ve kahvaltı şeklinde tüketim yapılmalı. Oruç, iftarda zeytin, hurma ve su gibi hafif besinlerle açılmalı ve ılık bir çorbayla öğüne başlanmalı. Yemekler yavaş yenilmeli, mümkünse öğün iftar ile yatma saati arasında bölünmeli. Kepek ekmeği, sebze, meyve ve salata gibi posalı besinlerin tüketimine ağırlık verilmeli. Kızartmalardan uzak durulmalı. Sütlü tatlılar tercih edilmeli ve bol bol su içilmeli. Yemek kültürü, bu bakış açısına göre, gözden geçirilerek, en yağlı, en ağır besinlerin daha çok Ramazan ayında sofralarda yer almasına son vermeliyiz. İftardan sonra, teravih namazı yanında, mutlaka hafif egzersiz veya yürüyüş yapmalıyız. Doktorlardan bazıları, "şeker, kalp, tansiyon hastaları ile gebeler, emziren kadınlar, düzenli olarak ilaç kullanmak zorunda kalanlar ile öğrencilerin oruç tutmaları doğru değildir" görüşündedir. Sıvı alımının yeterli düzeyde olması çok önemli; gün içinde de sıvı kaybını önleyecek şekilde yaşamak da gerekli. Organizma açlık sırasında düzenleyici mekanizmalarını devreye sokmaktadır. Vücut yağlarını daha etkin olarak kullanmakta; bazal metabolizmasını yavaşlatmaktadır. Daha az gıda alımı ile sağlıklı ve aktif kalma için gerekli düzenlemeler sağlanmaktadır. Böyle bir durumda aşırı miktarlarda veya dengesiz yemek yeme, kurulmaya çalışılan dengeyi alt-üst edebilmektedir. O halde Ramazan süresince beslenmemizde, mümkün olduğu kadar Ramazan dışındaki diyetimizi taklit ederek aşırılıklardan kaçınılmalıyız. Şeker hastaları başta olmak üzere, tüm hastalar mutlaka Ramazan sırasında oruç tutup tutamayacakları, oruç tutacaklar ise diyet ve ilaçlarının düzenlenmesi için doktora başvurmalı, doktor gözetiminde olmalıdır. Ramazan ayında kan kolesterol ve ürik asid düzeyleri yükselebilir. Diyetisyenlere göre, günlük kalori ihtiyacının % 30 veya daha azı yağlardan temin edilmelidir. Sindirimi yavaş, liften zengin diyet, adaptasyonu kolaylaştıracak, tok tutacak, sağlıklı bir yaklaşımdır. Kompleks karbonhidratlar, baklagiller, sebze ve meyveler tercih edilmelidir. Şeker, beyaz un gibi rafine karbonhidratlardan, yağlı gıdalardan, sigaradan kaçınmalıdır. Hurma, lif, potasyum ve magnezyumdan zengin iyi bir karbonhidrat kaynağıdır. Yine fındık, ceviz, badem gibi kuruyemişler sağlıklı protein ve enerji kaynaklarıdır. Ramazan ayında mide asiditesi de artabilir. Yine, gastrointestinal sistem alışık olduğu ritmin dışına çıkar. Tüm bunlar yanma, ekşime, ağrı, şişkinlik gibi mide-barsak yakınmaların ortaya çıkışını kolaylaştırabilir. Toplumda mide yakınmalarının önemli bir sebebi gastroözofageal reflu hastalığıdır. Özellikle, bu hastaların iftar ve sahurda aşırı miktarlarda yemesi, yemek yedikten hemen sonra yatmaları, şikayetlerinin artmasına yol açacaktır. Yine yağlı gıdalar, kızartmalar, salçalı yemekler, turunçgiller, sigara, kafeinli içecekler yakınmaları arttıracaktır. Kafeinli içecekler ayrıca hafif de olsa idrar söktürücü etkiye sahiptir. Dolayısı ile vücudun, oruçlu kaldığı dönemde susuz kalmasını kolaylaştırabilir. Hamilelik ve emzirme, enerji ve değişik besinlerin gereksiniminin arttığı bir dönemdir. Oruç bu gereksinimlerin yerine konulmasını engelliyor ise, ertelenmelidir. Din kaynaklarında da bu dönemler ile ilgili fleksibilite dikkat çekicidir. Aşırı kilolu insanlar için Ramazan bulunmaz bir fırsattır. Hafif fiziksel aktivite ile zenginleştirilmiş, doktor gözetiminde dengeli bir diyet, Ramazan'ın psikolojik, sosyal ve inanç boyutu ile kilo verme, yaşam şeklini değiştirme için iyi bir başlangıç olabilir. Şişkinlik, gaz, mide yakınmaları, sindirim sisteminin yeni ritmine alışana kadar daha sık ortaya çıkmaktadır. Bunun için Ramazan öncesi gıda alışkanlığımızdan sapmamak gerek. Uykunun iyi alınması, tuvalet gereksiniminin ertelememesi çok önemli. Özelilikle sahurda yağlı, salçalı yemekler, kızartma, turunçgiller, sigara, kafeinli-gazlı içeceklerden kaçınmalıyız. Gerekirse bu yakınmalarımızı kontrol altında tutabilmek için, doktorumuzun tavsiye ettiği ilaçları kullanmalıyız. Mide yakınmalarına neden olabilen tedavilerin başında ağrı kesici-romatizma ilaçları gelmektedir. Bu ilaçlar, gıda, stres gibi faktörlerle birlikte ülser vb problemlere sıkça yol açabilmektedir. Özellikle bu tür ilaçlara gereksiniminiz olduğunda doktorunuzun önereceği, sindirim sistemi üzerine daha az zararı olan ağrı ve romatizma tedavisini, yine doktorunuzun size önerdiği şekilde kullanılması önem taşımaktadır. Gerek ülser hastalarında gerekse de dispepsiye yol açan diğer hastalıkları olan hastalarda 24 saat boyunca mide asidini kontrol altında tutabilecek, etkeni ortadan kaldırarak kalıcı çözüme ulaştırabilecek, ilaçlar mevcuttur. Gerekli diyet, davranış ve ilaç modifikasyonları ile, doktor gözetimi altında çoğu kez oruç tutmak mümkün olabilir. Kısaca söyleyecek olursak, oruç, fakirleri düşünüp kollamak, ülke düzeyinde gelir dağılımının düzelmesi için yoğun ekonomik çabalar göstermek kadar, bireyin kendi sağlığını kollamasını da öğrenme ve disipline sokma mevsimidir.
|
|
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi |
© ALL RIGHTS RESERVED |