Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Behlüldane, bir gün, sırtında bir küfeyle, Bağdat'ın büyük camilerinden birine girer. Küfenin içinde birkaç karpuz vardır. Behlüldane, küfeyi sırtından çıkarmadan, namaza durur. Kıyam, kıraat, zamm-ı sure, derken, rükua eğilince, karpuzlar dökülür, caminin içine yayılır. Behlüldane, karpuzları toplar, küfenin içine koyar, küfeyi sırtına alır, yeniden namaza başlar. Bu birkaç kez tekerrür eder. Böyle namaz olur mu? Camide namaz kılmakta olan başka insanların dikkatini çeker, Behlüldane'nin bu davranışı. Gelirler, Behlüldane'yi ikaz ederler: "Ne biçim namaz kılıyorsun? Namazda, huşu gerekir. Sen her rekatta dağılan karpuzlarını topluyorsun, yeniden namaza başlıyorsun. Böyle namaz olur mu?"
"Siz" der Behlüldane, "Her namazda, Bağdat'ta gezmedik yer bırakmıyorsunuz. Bağları, bahçeleri dolaşıyorsunuz, türlü türlü işlerle uğraşıyorsunuz. Ben sadece, şu mescidin içinde, birkaç tane dağılan karpuzu topluyorum. Sizin dünyayı gezdiğiniz halde namazınız bozulmuyor da, mescidin dışına çıkmadığım halde benim mi namazım bozuluyor?"
|
|