Bugünkü Yeni Şafak |
|
|
Avrupa Birliği müzakerelerinin başlamasıyla, Türk ekonomisinde dünyayı şaşırtan iyileşme süreci hızlanacak. Türkiye, özellikle AB ülkelerinden daha fazla yabancı sermaye çekerken, özelleştirilen kuruluşların ve özel sektör şirketlerinin değeri artacak
Müzakerelerin resmen başlamasıyla birlikte Türkiye, AB'nin bazı program ve olanaklarından da yararlanabilecek. Diplomatik kaynaklar, bugüne kadar AB hazırlık sürecinde "kendi cebinden harcayan" Türkiye'nin, bundan sonra Birliğin bazı imkanlarından yararlanabileceğini kaydediyorlar. İspanya, Portekiz, Yunanistan ve İrlanda, müzakere süreçleri ve üyeliklerinin ilk yıllarında, Birlik'ten en fazla yardım alan ülkeler arasında yer aldılar. AB ile müzakere dönemini, "toplumsal dönünüşümün en yoğun olarak yaşanacağı dönem" olarak tanımlayan İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Davut Ökütçü, Türkiye'nin çok önemli bir dönemeci geçtiğini ve ortaya koyduğu kırmızı çizgilerden de geri atmadan bunu başardığını söyledi. Üç ana süreç var AB üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı AB zirvesinde adaylığı resmen kabul edilen bir ülke, aday statüsünden tam üyeliğe uzanan yolculuğunda tarama, müzakere ve onay olmak üzere üç ana süreçten geçiyor. Bugüne kadar müzakerenin ön koşulu olan siyasi kriterlere odaklanıldığını anlatan İKV Başkanı Davut Ökütçü, artık ekonomik konuların ağırlık kazandığı bir döneme girildiğini kaydetti. Asıl mali destek 2013 bütçesiyle belli olacak Adaylık sürecinde 2006'ya kadar 1 milyar 50 milyon euroluk bir perspektif çizildiğini belirten Ökütçü, "Yılda 500 milyon euroyla başlayıp 2 milyar euroluk rakamlara gelecek. Ancak asıl mali imkanlar 2013 sonrası hazırlanacak bütçe ve kurallarda değişiklik olup olmayacağına göre şekillenecek" diye konuştu. 8-9 Ekim'de iş dünyasının örgütleri biraraya gelecek İKV, iş dünyasının AB ile müzakere sürecindeki rolü ile ilgili olarak 8-9 Ekim'de iş dünyasının tepe örgütlerini Abant'ta biraraya getirecek. TOBB, TÜSİAD, TİM, TİSK, Ziraat Odaları Birliği ve Bankalar Birliği'nin katılımıyla düzenlenecek arama konferansında, iş dünyasının sürece nasıl hazırlanması gerektiği, bu sürece katkılarının ne şekilde olacağı tartışılırken, stratejiler belirlenecek.
Maastricht Kriterleri yakalanmak üzere 1. Toplulukta en düşük enflasyona sahip üç ülkenin yıllık enflasyon oranları ile ilgili üye ülkenin enflasyon oranı arasındaki fark 1.5 puanı geçmemeli. 2. Üye ülke devlet borçlarının GSYİH'sına oranı % 60'ı geçmemeli. 3. Üye ülke bütçe açığının GSYİH'sına oranı % 3'ü geçmemeli. 4. Herhangi bir üye ülkede uygulanan uzun vadeli faiz oranları 12 aylık dönem itibariyle, fiyat istikrarı alanında en iyi performans gösteren 3 ülkenin faiz oranını 2 puandan fazla aşamaz.
5. Son 2 yıl itibariyle üye ülke parası diğer bir üye ülke parası karşısında devalüe edilmiş olmamalı.
|
|