T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 13 ARALIK 2005 SALI | ||
|
Hasan Cemal'in "Cumhuriyeti çok sevmiştim" adlı kitabında "haberin odağından uzaklaştırılması"ndan, odak kaymasından söz eder. Örnek olarak dünya için belirleyici bir önem taşıyan, Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla nihayetlenecek Helsinki Nihai senedinin imzalanmasını gazetesinin görmezden geldiğini, ideolojik takıntılarından hareketle ve iç siyasete referansla bu gelişmeye tavır aldığını anlatır. Durum bugünle benzerlikler taşımıyor mu? Dünyanın geleceğini belirleyecek önemli gelişmeler, BM ve NATO'da yaşanan yeniden yapılanmalar, AB hattındaki gelişmeler dar bir yerel algıya, anlamsız ve karşılıksız bir milliyetçiliğe, iktidar mücadelesine yönelik iç hesaplara kurban edilmiyor mu? Bu çerçevede ve bu niyetle araçlaştırılmıyor mu? Bu tür odak kaymalarında basın ana manivela olur, devlet içindeki güçler ise itici mekanizmayı oluşturur. Buna kabaca çarpıtma, tahrif etme, derin sorunları ve önemli gelişmeleri kişi ve grupların faydası için ters yüz etme de denebilir. Türkiye'nin siyasi gündemini anlamak için bu güçleri ve tahrif mekanizmalarını iyi kavramak gerekir. Zira çarpıtma ve odak kaydırmalar kamuoyunda etkili olduğu, siyasi güç dengesine temas ettiği oranda, ülke krizlere kapı açar. Gerçeğin ötesinde yeni bir gerçeklik "siyasi oyunu" yönetmeye başlar. Gündeme bir bakalım... 10 gündür gündem birkaç tartışma etrafında dönüyor. Göztepe'ye cami tartışması, içki yasağı meselesi, İmam hatip mezunlarına açık öğretim imkanı, Şemdinli olayları... Ne var ki merkezde olan bu hadiselerin ardındaki haber unsuru olabilecek çıplak gerçekler, süreçler, niyetler değil... Tersine bu meseleler başka bir tartışmanın aracına dönüştürülmüş durumda... Basında tiraj ve etki olarak önemli bir güç olan Doğan Medya Grubu hemen tüm gazeteleriyle bu tartışmaları, en azından ilk üç maddeyi hükümete yönelik bir meşruiyet tartışması haline çevirdi. Belediye lokallerinde 10 yıldır uygulanan içkisiz servis meselesinin aniden ülkenin gündemine taşınması, Büyük Şehir Belediyesi'nin Göztepe parkındaki bir alanı cami yapımı için ayırması, buna yönelik tartışmalar zımnen şu şekilde yorumlanıyor: Takkıyye'nin ortaya çıkması ve laiklik krizi... Hükümete yakın duran gazetelerin de bu tartışmanın parçası haline gelmeleri, haberin kendisi yerine, odağı kaydırılmış haberlerin ideolojik su izinde saflaşmaya soyunmaları bu görüntüyü ilginç bir şekilde derinleştiriyor... Diğer taraftan Şemdinli olayları, terör ve şiddetin azması siyasi iktidarın Kürt sorunu konusunda atabileceği adımların önünü tıkamak için bir araç haline dönüyor. Bu bölgeyle ilişkili bir yönetim krizi, bir yetersizlik fikrini besliyor. Bu durumda sormak gerekir: Kürt sorunu, içki ve cami meselesi asli konular mıdır yoksa başka bir arayışın lojistik desteği olmaya indirgenen tali konular mı? Bizim kanımız şudur: Odak kayması ve kaydırması sistematiktir. Amaç, mevcut siyasi iktidarın altındaki zemini kaygan hale getirmeye çalışmaktır. Zeminin kaygan hale getirilmesinin söz konusu tartışmalarla da bir ilgisi yoktur. Hedef ve niyet başkadır: Erken seçimleri tetikleyecek bir meşruiyet tartışması üretmek... Nitekim bu çerçevede kimi ilk sonuçları alıyorlar, bazıları… Nasıl mı? 1. AK Parti'nin zaten zayıf olan medya bağı koparılmaya başlanmıştır. 2. Seçmen kitlesi bir kutuplaşma ruh haline davet edilmek istenmektedir. 3. En önemlisi AK Parti grubunun bütünlüğü kaşınmaktadır. Umarız odak kaymaları ciddi siyasi istikrarsızlıklara yol açmaz...
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |