AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Bu hükümet ne yapıyor?

Kanaatimce, milletvekilliği bir meslek değildir/olmamalıdır. Böyle düşündüğüm için milletvekili seçildikten sonra da kendimi yine eskisi gibi gazeteci olarak tanıtıyorum. Seçim bölgem Tokat ve vekilliği yürüttüğüm Ankara dışında mecbur kalmadıkça kendimi vekil olarak tanıtmaktan kaçınıyorum. Utandığım ya da korktuğum için değil. İnsanlar vekil olduğunuzu öğrenince genellikle kendileri olmaktan çıkıyor sizinle konuşurken bile ya saygı saikiyle ya bir beklenti içinde olduğu için ya da çekindiği için doğruları tam olarak söylemekten çekiniyor. Daha değişik bir ifadeyle vatandaş da siyaset yapıyor/siyasi konuşuyor.

Bu sebeple seçim bölgemde yaptığım normal ziyaretler dışında yanıma kimseyi almadan tek başıma kimsenin beklemediği anlarda ansızın ziyaretler yapıyor çalışanları sıradan halleriyle görüyor ve gerçekleri olanca çıplaklığıyla tespite çalışıyorum.

Bunun faydalarını gördüğüm gibi zor anlar da yaşamıyor değilim. Mesela, seçim bölgeme yaptığım son ziyarette hiç beklenmedik bir saatte tek başıma bir hastanemizi ziyaret ettim. Bodrum katından girip üst katından çıkıncaya kadar hemen hemen bütün kapıları açıp neler olduğunu görmeye çalışırken, mutfağa da girdim. İleri geri sorular sorunca az kalsın aşçıbaşının gazabına uğruyordum ki renk vermeden hemen orayı terk ettim.

İki hafta süreyle Tokat'ta yaptığım ziyaret sırasında toplumun hemen her kesimiyle kaynaşmaya özen gösterdim. Esnafı, sanayiciyi, işçiyi, çiftçiyi, memuru, amiri hemen her kesimi doğal ortamında ziyaret ettim. Tarlada hasat yapan çiftçiyi, evinin önünde tütün dizen üreticiyi, bahçesinde meyve sebze toplayan müstahsili, ofiste buğday satın olan çalışanları, sebze halinde kabzımalları, işinin başında güvenlik gücü mensuplarını, dağdaki çobanı, makamında belediye başkanını, kahvehanede sıradan vatandaşları ziyaret ettim, her zaman olduğu gibi onları sabırla dinledim. (www.resultosun.com)

Teşekkür edenlere de sitem edenlere de rastladım. Teşekkür edenlerin çoğu belli ki hükümeti destekliyor. Hükümeti desteklemeyip objektif davrandığı için hayranlığını gizlemeyenler de az değil. Mesela Reşadiye dönüşünde ilçenin geçen dönemde belediye başkanlığını yapan başka bir partiye mensup olan Hakkı beyle karşılaştık. "Bu dönem tam belediye başkanlığı yapılacak dönemmiş!" diyerek takdirlerini bildirdiğinde şaşırdım. Hemen açıkladı. "Geçen dönem ben iktidar partisinden olmadığım için kesintiler yapılır, değişik bahanelerle bizden kesilenler iktidar partisi belediyelerine aktarılırdı. Şimdi ise bakıyorum Reşadiye belediyesi iktidar partisinden değil ama ödeneği tam olarak tıkır tıkır ödeniyor." dedi. Adil davranmanın kalıcı etkisinin çok bariz örneği.

Sitem edenlerin önemli bir bölümünün farklı siyasi görüşlere mensup olduklarını anlamanız da gecikmiyor. Sorununu dile getirmek için değil adeta sizi milletin huzurunda sarf ettiği sözlerle dövmek için konuştuğunda maksadını anlıyorsunuz. Siyaset bu. Sabredeceksiniz, kızmayacaksınız uygun cevabı vereceksiniz.

Bu ziyaretim sırasında hükümetin ve iktidar partisinin kendisini yeterince anlatamadığını bir kez daha gördüm. Bu sütunda zaman zaman hükümet icraatlarını tasvip ettiğim için kimi okurlarımız tarafından eleştiriliyorum. Bunu bazıları ikbal peşinde olmakla yorumlasa da doğruları kim olursa olsun savunmak benim üslubumdur. Burada bazan yapılması gerekenleri yazdığım zaman da sen vekilsin şikayet etme yap kabilinden itirazlara da tesadüf ediyorum. Oysa ben hem vekil olarak hem de bir yazar olarak gerekeni yapmakta hiçbir sakınca görmüyorum.

Mevsim hasat mevsimi olduğu için itirazların ve sitemlerin ezici çoğunluğu buğday fiyatları üzerineydi. Sadece sorunu gündeme getirenler mazot ve gübre fiyatlarının yüksekliğini haklı olarak gündeme getiriyorlar, mahsülün ofise teslimi sırasındaki zorlukları anlatıyor ve çözüm istiyorlardı. Bu konularda çiftçimiz yerden göğe kadar haklıydı/haklıdır. Mazot ve gübre fiyatları yüksektir ofislerde de mahsulünü bir an önce teslim etmek istemesinden kaynaklanan bir izdiham vardır.

Ama bunun ötesinde taban fiyatı ve ödeme konusunda özellikle şehir merkezlerinde sokaklarda dolaşan şayialar/şikayetler eğer konuya vakıf değilseniz insanı bunaltacak düzeydedir.

Buğdayını ofise teslim edip karşılığını alan çiftçinin mazot gübre fiyatları dışında pek şikayeti yok çünkü teslim ettiği buğdayın bedelini nakit olarak alıyor. Çiftçi bunu biliyor ama şehirdekiler bilmiyor, masa başı siyaseti yapanlar da bilmediği için bu durumu hükümet aleyhine kullanıyorlar ve sokaktaki insanları etkiliyorlar. Ben tarladaki çiftçiyi de ofiste kantar başındaki çiftçiyi de ziyaret ederek işi mahallinde takip ettiğim için bugün buğday fiyatları konusunda kısa bilgi vererek yazımı bitirmek istiyorum.

Bu hükümetin 3 yılı ile önceki üç yılın maliyet ve gelirlerini uzmanından alıp çiftçiye doğrulattım. Aslında önceki 3 yıl ile bu hükümetin 3 yılının rakamlarını detaylarıyla vermeyi isterdim ama bir makalede bu detay fazla kaçar düşüncesiyle önceki dönemin son yılı olan 2002 ile bu hükümetin 2005 rakamlarını karşılaştırmanın yeterli olacağını düşünüyorum.

2002 yılında motorinin litresi 458.800 TL, gübrenin kilosu 313.000 TL., bir dekardan o sene ortalama 232 kg. mahsül elde edilmiş. Buna tohum bedelini de eklerseniz bir dekar mahsülün maliyeti 20 milyon 793 bin TL na tekabül etmiş olduğu görülecektir. 2002 yılında hükümetin belirlediği ortalama taban fiyatı 310.000 TL olmuş dolayısıyla bir dekardan elde edilen buğday 71 milyon 920 bin lira gelir sağlamış. Sonuçta 2002 yılında çiftçi dekar başına 51 milyon 127 bin lira kar etmiştir.

Bu sene (2005) ise motorinin litresi 2 milyon TL, gübrenin kilosu 473.300 TL. bir dekardan bu sene elde edilen mahsül ortalama 300 kg.. Buna göre bir dekar mahsülün maliyeti 30 milyon 99 bin Tldir. Bu sene hükümetin belirlediği ortalama taban fiyatı 350.000 TL.dir. Bu sene bir dekardan elde edilen mahsülden 105 milyon TL gelir elde edilmektedir. dolayısıyla bu sene çitfçinin bir dekar buğdaydan elde ettiği kar 74 milyon 901 bir TL.dir.

Özetleyecek olursak, önceki hükümet döneminde çiftçimiz bir dekardan ortalama 51 milyon 127 bin lira kar elde ederken bu sene aynı çiftçimiz bir dekardan 74 milyon 901 bin lira kar etmektedir. Önceki para enflasyonun önünde eriyip giderken çiftçinin şu anda aldığı para dövizden daha kıymetlidir. Üstelik bu hesabın içinde çiftçiye nakit olarak verilen doğrudan gelir, kilo başına 30 bin lira teşvik primi ile mazot desteği yoktur! Bu destek ve teşvik primlerini hesaba kattığınız zaman maliyetin tamamına yakınını hükümet karşılamış olmakta, çiftçinin mahsülü karşılığında aldığı paranın tamamına yakını kar olarak görünmektedir.

Mazot ve gübre daha pahalı olmasına rağmen çiftçi bugün daha çok kazanmaktadır ama bu gerçek halka yeterince anlatılamamaktadır maalesef..


13 Ağustos 2005
Cumartesi
 
Resul Tosun
RESUL TOSUN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED