AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Atefeh'in idam sehpasında son bulan kısacık hayatı

Gazeteyi eline alan herkes gibi tabii ki ben de şaşırdım kaldım... Birinci sayfanın manşeti aynen şöyleydi: "İşte AKP'nin zina gerekçesi".

Gazete konuyu epeyce tuhaf kaçan bir manşetle gündeme taşıyordu doğrusu; manşet ile yetinerek konunun anlaşılması gerçekten imkansızdı.

Haksız mıyım, "AKP'nin zina gerekçesi" de ne demekti?! Amma da manşet yani....

Neyse altbaşlığa göz atınca mesele anlaşılıyordu. Meğerse konunun aslı şöyleymiş: "AKP, kadın derneklerinin tepkisini çeken zinanın yeniden suç sayılması girişimini şu gerekçeyle açıkladı: Anadolu kadını böyle istiyor." Tamam mesele nihayet anlaşılmıştı ama bu kez de okurun "Tamam tam da sırası; herşey bitti bir bu kalmıştı!" dememesi imkansız bir gelişme ile karşı karşıyaydık.

Ama çok şükür ki haberin tamamı bundan ibaret değildi, devamı da vardı...

Nitekim, "sayfa 5"e gidip haberin devamını okuyunca meselenin aslı anlaşılıyordu.

Meğerse, TCK Alt Komisyonu'nun iki AKP'li üyesi, "Anadolu'daki ev kadınlarından çok sayıda mektup geldi, zinanın yeniden suç kabul edilmesini talep ediyorlar" diyerek önerge vermişler, gazetede manşete tırmanan mesele bundan ibaretmiş...

Ohh be, dünya varmış! Gazetenin AKP'li milletvekillerinin ellerine taşları tutuşturmasına az kalmıştı...

İşin aslına bakacak olursanız, zinanın tekrar suç sayılması yönündeki girişimin AKP'li bir iki işgüzar milletvekilinin aklından çıktığını gazete de çok iyi biliyordu. Çok iyi biliyordu, çünkü konu hakkında görüşüne başvurduğu Adalet Bakanı Cemil Çiçek de zaten "Bazı arkadaşlar isteyebilir, ama zina yıllar önce suç olmaktan çıkarılmış, sonuçlanmış bir konu" diyerek, konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi kararını hatırlatıyordu.

Peki madem ki durum böyle, okurların hiç değilse bir bölümünün yüreğini hoplatacak olan bu manşet de neyin nesi? Türkiye her konuda, belirsizliğin ve bunun yol açtığı korkuların yaşandığı bir ülke olarak mı kalacak? İşte ortada kapı gibi Anayasa Mahkemesi kararı var; "zina" Türkiye'de de tıpkı Batı'da olduğu gibi artık bir suç değil. Ülkede artık hangi babayiğit bu işi geri çevirebilir?

Hem biliyorsunuz, bırakın cumhuriyet dönemini bu ülkede Osmanlı döneminde bile kimi konularda basiret hiç elden bırakılmamış. Hatırlayın; bugün bazı İslam ülkelerinde hâlâ yürürlükte olan "recm" ile, söylendiğine göre bir olay dışında hiç karşılaşılmamış. Bir İslam devleti olan imparatorluk bu barbarlığı kendi törelerine uygun bulmamış. Düşünelim, kendisine bu barbarlığı yakıştırmaması az şey midir? Yani sözün kısası kendimiz hakkında, bu ülkeye yerleşmiş birtakım töreler hakkında o kadar da şüpheci olmayalım...

"Zina" bahsi açılır da geçenlerde, 15 Ağustos'ta İran'da bir iş makinesinin ucunda sallandırılan Atefeh Rajabi'yi hatırlamamak olur mu?

Atefeh Rajabi, İran'ın kuzey bölgesinde fahişelik yaptığından mı, yoksa sevgilisiyle birlikte olduğundan dolayı mı belli değil, yargılanarak idama mahkûm edilip 15 Ağustos'ta idam edilmiş... Atefeh henüz 16 yaşındaymış. Suçu "iffetsiz" davranmakmış. Çok yoksul olduğu için mahkeme heyeti karşısında bir avukat tarafından savunulmamış. Ama, Uluslararası Af Örgütü'nün verdiği bilgilere dayanarak Liberation'da Atefeh'in trajik sonuna bir yazı ayıran filozof Elisabeth Badinder'in yazdığına göre, 16 yaşındaki bu genç kız mahkeme salonunu birbirine katmış... Önce mahkeme başkanına hakaret, sonra rejimin ikiyüzlülüğünü ifşa ve nihayet üzerindeki elbiselerin bir kısmını hemen orada üzerinden atmak...

Mahkeme başkanı Atefeh'i önce "deli" yerine koymuş, ama genç kızın isyanı karşısında nasıl etkilenmiş olacak ki idam kararını (hem de gecikmeden infazı şartıyla) imzalayıvermiş... Kararın İslam Cumhuriyeti Yüksek Mahkemesi ve Adalet Bakanı'nın imzasından geçmesinden sonra da 15 Ağustos'ta bir iş makinesinin ucunda sallandırılmış...

Atefeh'i idam sehpasına götüren suçu unutmayın: "İffetsiz" davranmak... Peki ya bir çocuğun evlilik dışı ilişkisi olduğu için idam edilmesi, bu "iffetli" bir töre mi? Unutmayın, Atefeh henüz 16 yaşındaydı.... Atefeh'in yüzüne karşı ağzına geleni söylediği mahkeme başkanı ellisinde altmışında vardır herhalde... İsterseniz son olarak da, Atefeh'i idama götüren eylemin diğer ucundaki kişinin akibeti hakkında da bilgi vereyim: Üç beş kırbaç yedikten sonra sağ salim, "özgür" biçimde hayatını devam ettiriyormuş...


30 Ağustos 2004
Pazartesi
 
KÜRŞAT BUMİN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED