|
|
Fındıklı serbest piyasa ekonomisi
-Piyasa ekonomisine inanıyor musun? -Elbette. Her şey serbest olmalı. Fiyatlar arz ve talebe göre belirlenmeli. -Peki devletin ekonomideki rolü... -Müdahaleci olmamalı. Fiyatlara müdahale etmemeli. Özel sektörün önünü açmalı. -Devletçilik konusu... -Devlet üretimden tamamen çekilmeli. Tüm kamu kuruluşları derhal özelleştirilmeli. Özelleştirilemeyenler kapatılmalı. -Buralarda çalışanların durumu ne olacak? -Piyasa ekonomisi, onlar işsiz kalmasın diye devlet ne diye bu yükü sırtında taşısın. İyi olan özel sektörde de iş bulur. -Eğitim politikasına bakışınız? -İlkokullar dahil tüm eğitim özelleştirilmeli. Tüm üniversiteler paralı olmalı. -Peki fakir öğrenciler ne yapacak? -Devlet onlara burs verir. -Emekli, işçi ve memur konusunda devletin politikası ne olacak? -Kaynaklarımız sınırlı. Bütçe açığı büyük. İç borçlar 175 katrilyona tırmandı. Bu durumda devlet tasarruf yapmalı. Memuruna, işçisine fazla para veremez. Zam yapamaz. Emeklilerin durumunu düzeltemez. -Peki fındık politikası ne olacak? Devlet artık fındığa da karışmasın mı? -O başka. Fındık stratejik bir ürün. Karadeniz Bölgesi'nde 250 bin aileyi ilgilendiriyor. Hem döviz de getiriyor. -O halde.... -Devlet Fiskobirlik kanalıyla alımlara devam etmeli. Fındığa iyi bir fiyat vermeli. Üreticinin mağdur olmasını önlemeli. -Ama üretim fazla. İhracat sınırlı. Üretim bir milyon tonu aşarsa ne olacak? -Üretici tüccarın eline bırakılırsa perişan olur. Elindeki ürünü çok ucuza satar. -Talep varsa ürün niçin ucuz fiyata gitsin. İhracatçı, tüccar gelip ürünü gerçek fiyatından almaz mı? -Üretici tüccara direnemez. Devlet desteği şart. -Peki bu her tarım ürünü için geçerli değil mi? -Olabilir ama, fındık başka... -Hani piyasa ekonomisi? Hani devletçiliğe karşı olma? Hani rekabet?. Hani devlet ekonomiden tamamen çekilsindi... -O başka, bu başka. Fındık, fındık önemli.... -Demek ki fındık ekonomisi, piyasa ekonomisinden daha önemli. Anlaşılan ekonomik modelin Ala Turka'sı da böyle oluyor.
İmar mağdurlarına acıyalım mı?
Sabahın köründe kuyruğa girmişler. Kuyruk da değil. Tam bir izdiham. Hepsi telaşlı, isyankar ve üzgün. İçlerinde ağlayanlar var. İmar Bankası'nda parası olanların sergiledikleri manzara böyle. Kayıt için Pamukbank önünde kıyasıya mücadele veriyorlar. Sanki sabahın köründe değil de, daha sonra gelseler haklarını kaybedecekler. O insanları izlerken, üzüldüm, içim parçalandı. Sonra da şöyle düşündüm: "Madem paranız bu kadar kıymetliydi niçin İmar Bankası'na yatırdınız. Haydi yatırdınız diyelim, aylardır sallantıda olduğu bilinen bu bankadan paranızı niçin çekmediniz?" Yanlış mı düşünüyorum?
Faizleri artık kimse tutamaz
Yaz sıcakları kavururken ekonomide birden bahar havası esmeye başladı. Dün Prof.'ların, ekonomi yazarlarının görüşlerini taradım. Ağızlarından bal damlıyor. İşadamları da aynı havada. Sanki tüm sorunlar çözüldü. Acılar sona erdi. "Oldu da bitti maşallah." Belki o kadar uzun boylu değil ama, umut vermekten de öte sevindirici. Enflasyon peşpeşe iki ay eksi çıktı. En önemlisi de IMF'ye olan 11 milyar dolarlık borcumuz ertelendi. Bu iki gelişme bile iyimserlik için yeterli... Ama yoldaşları da az değil. Örneğin ihracatın iyi gitmesi. Üretimin artması. İç piyasanın canlanması. Sırada şimdi faizler var. Şu sıralarda bileşik faiz yüzde 44 dolayında. Hükümetin ilk hedefi bu oranı yüzde 40'ın altına çekmek. Bu hiç de zor olmayacak. Aslında bu, birileri için de kötü haber olabilir. Artık paradan para kazanmanın cazibesi azalıyor. Çünkü bono faizlerinin ardından bankalar da mevduat faizlerini ister istemez indirecekler. Faiz zenginleri biraz üzülecek. Bir kötü haber de dolardan medet umanlara. Dolar stoklayanlar ya da dolarla alacağı olanların umudu giderek azalıyor. Bu saatten sonra dolarda bir patlama olması zor. Artışı daha çok dünya piyasaları belirleyecek. Ancak bir siyasi bunalım dengeleri altüst edebilir ki, böyle bir ihtimal de şimdilik yok. Olaya daha uzun vadeli bakarsak. Türkiye'nin dış kredi itibarı artacağı için özel sektör daha kolay borçlanabilecek. İstikrarı gören yabancı sermayenin yatırım iştahı kabaracaktır. Bakmayın siz ihracatçıların yakınmalarına. Bu dolar kuru ile de ihracat cazip. Söylendiği gibi zarar falan ettikleri de yok. İhracattaki artış sürecektir. "İş ve aş bekleyenler bu pembe tabloda ne zaman yerini alacak?" diye soruyorsanız... Biraz daha bekleyecekler. Yolun henüz başındayız. Bu yolculuk uzun sürecek.
Pembe beklentiler
• Enflasyon Ağustos ayında da eksi çıkabilir.
BİR KİTAP
"33 Kurşun Olayı" belgeseli
Sosyolog Dr. Neşe Özgen, ilginç bir araştırmaya imza atmış. "Toplumsal Hafızanın Hatırlama ve Unutma Biçimleri" adlı kitabı, pek bilinmeyen tarihi bir gerçeği gün ışığına çıkarıyor. 1943 yılında 33 Kürt köylüsünün kaçakçı olduğu gerekçesiyle yargısız infaz edilmesi kitabın konusunu oluşturuyor. İlginç olduğu kadar çok özgün bir kitap.
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Karikatür | Çocuk |
© ALL RIGHTS RESERVED |