|
|
FENERBAHÇE ŞAMPİYONLUĞA MECBUR Hooijdonk Fener'in aradığı adam değil. İyi yönetilmezse yakında dinamit olur. Ortega gelirse de kral olur. Bu takım, eğer ligin ilk 6 maçında 10 puandan fazla alamazsa Aziz Yıldırım'ı kimse kurtaramaz bu alemde.
Fenerbahçe Kulübü eski Başkanı Ali Şen 2003-2004 Futbol Sezonu başlarken transferleri ve yönetimi ile Sarı-Lacivertli takımı değerlendirdi. Endişelerini de açık bir dille ifade eden Şen, çarpıcı açıklamaları ile yine gündem oluşturdu. Noktasına virgülüne dokunmadığım bu ropörtajı aynen aktarıyorum. Sayın Şen Fenerbahçe'nin transferleri size umut veriyor mu? - Yaptıkları en iyi transfer hiç kuşkusuz Daum. Türk futbolcusunun düşünce tarzını bilir... Türk futbolcusunun kaytaracağı zamanı bilir... Türk futbolcusunun, performansının nasıl yükseltileceğini bilir... İyi ama sonuçta futbolu futbolcu oynayacak Daum'un etkisi ne olacak? -Haklısın, antrenörler futbola öyle sanıldığı gibi çok tesir etmezler. Bilemediniz, yüzde 5 veya on. Ama Daum, meslekdaşları arasında futbola tesir eden en büyük orandaki hocadır...Yalnız; Daum'un Fenerbahçe'de başarılı olabilmesi için, Aziz Yıldırım kendisine ne söz vermişse onu yerine getirmesi gerekir. Daum'a verilen sözler yerine gelmezse, Daum isyan eder ve işte o zaman yollar ayrılır. Çünkü Daum, kime ne söz vermişse onu yerine getirir... Peki alınacak kötü bir kaç sonuç, Daum'un hayatındaki kötü anıları gündeme getirir mi ? -Onun geçmişteki hayatıyla, Fenerbahçe'deki yaşantısının hiç bir bağlantısı kurulmamalı... Madem ki bu kadar peşinde koşulup, büyük paralar saydınız, o azaman Daum'a her şartta sahip çıkacaksınız... Ben şahsen, Daum'u çok beğenen ve taktir eden bir kişiyim. Benim tanıdığım Daum, Fenerbahçe tribünlerinin coşkusunu yan yana getirir ve onu futbolcunun beyninin içine nakleder. Geçtiğimiz yıllarda gelen hocalar, ellerindeki kaliteli futbolculardan ne yazık ki istedikleri randımanı alamadı ve bu yüzden başarı yakalanamadı... Bu durum Daum'un da başına gelebilir mi? -Bak kardeşim geçen sene bu aylarda Fenerbahçe'de yıldızlardan kurulu iki onbir vardı. Ve ben o zamanlar demiştim ki, Beşiktaş şampiyon olur, Galatasaray da ikinci. Bana o zaman büyük tepki göstermişlerdi... Nasıl olur, Ortega var, bu kadar yıldız var. Siz nasıl olur da Beşiktaş'ı şampiyon ilan edersiniz diye itiraz etmişlerdi. Ben o zaman Fenerbahçe'nin başındaki antrenörü tanıyordum, bu takımdaki yıldızları kaynaştırmayı becerebilecek bir hoca bulunamadığını düşünüyordum. Aziz Yıldırım bu ambiyansı yapamadı, yapamazdı zaten. Aslında Lorant fena bir antrenör değildi ama, arkasında desteği yoktu... Galip geldiği maçtan sonra bile gitmesi konuşuldu hep... Hele beraberlik ve mağlubiyetlerde toplu halde karşısında duruldu... Bu şartlar altında Fenerbahçe'de kimse çalışamazdı...Yani Lorant'a destek yoktu... Lorant'a yardımcılarından bile destek yoktu... Başkandan destek var gibi gözüküyordu, aslında o da yoktu. O gitti Oğuz geldi ne değişti? -Bu takımda Oğuz'a da haksızlık yapıldı. O, Fenerbahçe'ye gelebileceği en kötü zamanda geldi... Keşke gelmeseydi. Oğuz, Mustafa Denizli gittiğinde ben onunla gelmedim deyip, hatalarının en büyüğünü yaptı.Yanlış yaptı... Bu takımda bir menecer yok. Başkan da aynı başkan. Aziz Yıldırım futbolu bilmiyor, futboldan anlamıyor, futbolcuları tanımıyor, futbolcuların, bu güne kadar sevgisini alamamış biridir. Ama şimdi Daum faktörü var. Türk futbolunu her yönüyle çok iyi bilen Daum, bu takımda başarılı olur. Fenerbahçe de şampiyon olur. Yeter ki, Daum'a verilen sözler yerine getirilsin. Daum'a ne gibi sözler verilmiş olabilir ? -Birincisi transfer... Aziz Yıldırım, Daum'la Avusturya'a gidip dört-beş saat, havadan sudan konuşmadılar tabii ki... Fenerbahçe'yi tanıdığı, diğer futbolcuları çok iyi bildiği için, Daum isim vermiştir başkana. Eğer ki, Daum'a bu futbolcuları alacağız, dedilerse, almalıdırlar... Almazlarsa işler o zaman ters gider... Mesela Rüştü örneğinde olduğu gibi, Daum'a verilen ilk söz tutulmamıştır. Daum, Fenerbahçe'ye peki derken, kendisine Rüştü'nün kalacağı garantisi verilmişti. Ben futbolculara hep sorardım... Hani derler ya, Ali Şen müthiş motive eder diye. Ben futbolcuya derdim ki, örneğin bir G.Saray maçı öncesi "Sen G.Saray'a karşı kaç maç oynadın" Hatırlamıyorum. Hatırlayacaksın ama... Karşında kim var? Santrfor Hakan var... Hakan Şükür'den kaç gol yedin? Galiba...Galiba olmaz... Bileceksin... Ben Hakan Şükür'den kafayla bu kadar gol yedim, sağ ayağıyla bu kadar gol attı, sol ayağıyla bu kadar gol attı... Ben her maç öncesi futbolculara sorardım... Mesela İlker'e... Vansporla oynuyoruz... Karşında kim oynuyor... Bilmiyorum... Yoo bileceksin... Fenerbahçe'de oynayan bir futbolcu, savunmadaki, orta sahadaki rakiplerini tanımalıdır... Fenerbahçe'nin sağ beki, karşısındaki sol açığın, fuleli mi koştuğunu, nasıl çalım attığını, çabuk mu, sert mi, olduğunu bilecek... Benim bu soruları soracağımı bilen futbolcular da, derslerini iyi çalışırdı. Biz o sezon 84 puanla şampiyon olduk. Sadece iki mağlubiyetimiz vardı... Hooijdonk'un transferine ne diyorsunuz ? -Bu takıma bir golcü lazımdı... Yalnız Hooijdonk nasıl oynayacak? Şayet Daum, Fatih Terim'in bir zamanlar, sahanın her yerinde pres yapan futbol anlayışındaki bir sistemi F.Bahçe'de uygulamak isterse, o aranılan adam Hooijdonk değil... 90 dakikada 10 kilometre koşacak futbolculardan biri diye alınmışsa, o da Hooijdonk değil... Topla buluştuğu vakit Hooijdonk golü rahat bulan birisi... Gerd Müller, Jardel, Tanju öyleydi... Bu tip futbolcular için de, kanatlardan bol atak ve orta gelmesi gerekir. Hooijdonk Türkiye'de gol kralı da olabilir... Ama bunun için Hooijdonk'un sahadaki isteklerine cevap verilmesi gerekir. Eğer veremiyorsan, Hooijdonk Fenerbahçe'de ikinci Ortega olayı olur. Ortega geldiğinde, F.Bahçe dinamit sandığı oldu demiştim. Revivo, Rapaiç, Ceyhun ve Yusuf'un olduğu takımda, bu dört futbolcudan en az üçü gider dedim. Sonra da Ortega gider dedim... Dediklerim çıktı. Çok para alan bir futbolcuyu yönetmek kolay değildir. Galatasaray'a Hagi geldiği zaman da buna benzer görüşler vardı? -Doğru.. G. Saray'da da Hagi çok para alan biriydi. Sahada futbolculara bağırırdı. Futbolcular çok kızar şuna bir tane çakayım derlerdi. Maç bitiminde, tünelin başında Hagi diğer arkadaşlarını bekler, kendisine diş bileyen futbolculara sarılıp sarılıp "Koçum mükemmeldin, helal sana" gibi bağlamalar çekerdi... Çünkü Hagi Balkanlıydı... Çünkü bizi çok iyi tanıyordu. Ama Arjantin'den gelen Ortega, neyimizi bilecek ? Sahi Fenerbahçe Ortega'dan ne kazandı. -Gazetelerdeki haberlere bakarsanız 11 milyon dolar kazandı. F.Bahçe 11 liret kazanmadı... Ortega 2,5 yıl daha oynamazsa, kulübüne beş kuruş vermez... 3 yıl sonra da elinde bonservis istediği yere gider futbol oynar.. Fenerbahçe bunu bilecek ve Ortega'dan parayı geri almayı değil de, onu takasta kullanmanın çarelerini arayacak. Bu devirde kimse Ortega'ya 11 milyon dolar verip alamayacağına göre, River Plate taraftarlarının sevdiği bir futbolcu olan Ortega'yı bu kulübe verip, yerine 21 yaşındaki Fernando'yu almak en akılcı yoldur... Demek ki, Ortega için iki yol var. Birincisi takasta kullanmak, ikincisi de Fenerbahçe'ye getirmek... Bunu da ancak Daum başarabilir. İşte o zaman Hooijdonk gol kralı olur... Luciano'nun cezası için devreye girdiniz mi ? -Pareara'yı biliyorsunuz. Herkes sözde bu hoca, benim kendisine fazla müdahale ettiğim için gittiğini zannediyor... Halbuki Brezilyalı hoca'nın karısı göğüs kanseriydi.... Pareiara bu yüzden gitti... Kendisini Luciano'nun transferinde aradım... Nasıl futbolcudur diye... Bana çok iyi referans verdi... Bir defa milli takımda oynamış. Sonra Şenez Erzik'i de aradım... Ceza konusunda bir defa daha aydınlanmak için. Bir federasyonun verdiği ceza, futbolcu nereye giderse gitsin onu takip eder... Luciano'nun dosyası da FİFA'ya gönderilmiş.. Yani FİFA postacıdır... Yani FİFA ceza indirmez, paraya çevirmez... Bu işi kim halleder... Tabii ki, Brezilya'da çok sevilen ve sayılan Pareira... Yani benim bir dediğimi iki etmeyen ünlü hoca... Onu aradım ve sana bir görev veriyorum dedim... Yaparmısın demedim... Sizin futbol federasyonu Luciano'nun dosyasını FİFA'ya göndermesin... Peki dedi, Rio'dan San Paulo'ya gider bunu hallederim dedi... Yani Luciano için Fenerbahçe yönetiminin veya Aziz Yıldırım'ın "Bize yardım et" demesine gerek yok. Aziz Yıldırım, benim dostum değil zaten. Aziz Yıldırım kulüp başkanı... Ben Fenerbahçe için bir şey yapmaya çalışırım... Bunun sonunda da teşekkür falan da beklemem... Sayın Şen geçen gün oldukça büyük bir toplantı yaptınız, sanki Aziz Yıldırım ve yönetimine muhalefet gibi. Aday olacak mısınız? -Ben muhalefet değilim... Ben aday da değilim... Bugün ben, Aziz Yıldırım yönetimini beğenmiyorum, başarısız buluyorum ve bunu da açık söylüyorum... Ben Fenerbahçe'de hiç bir zaman Başkan olayım anlayışıyla gelmedim... İki defa geldim, ikisi de olağanüstü kongre ile. 12 Nisan 1981 yılında geldiğimde beş maç kalmıştı... Fenerbahçe küme düşme tehlikesi içindeydi... Bunu bazı kesimler hala "Ali Şen Fenerbahçe'yi az daha küme düşürüyordu" diye boş konuşur... Biz bu küme düşen takımı kupaya boğduk, almadığımız kupa kalmadı... 28-30 yıl bu kulüpte hep Ali Şen vardır. İşler biraz kötüye gitti mi Ali Şen gelir kurtarır.. Ali Şen hep kurtarıcı olarak görülmüştür... Ama artık yeni yüzlerin ortaya çıkma zamanıdır... Ali Şen'in arkasına sığınanların da ortaya çıkma zamanı gelmiştir artık... Onun için biz bu toplantıları muhalefet olsun diye değil, eski dostların, hakiki dostların biraraya gelip hasret giderdikleri toplantılar olarak yapıyoruz...Yönetimlerde beraber olduğum ne kadar arkadaşım varsa, ben İstanbul'a geldiğimde hep organize olur, kucaklaşırız... Biz bu toplantılarda tabii ki Fenerbahçe'yi de konuşuyoruz, AKP'yi de.. Bazen de Saddam nerde diye soruyoruz, fikir yürütüyoruz... Saddamın nerede olduğu konusunda fikir birliğine varamıyoruz ama, Fenerbahçe'nin kötü yönetildiği konusunda hepimiz hemfikir oluyoruz... Ülke ekonomisi iyi mi kötü mü bir türlü karar veremiyoruz... Saddam nerde, öldü mü, yoksa Irak'ta mı bilemiyoruz... Fenerbahçe nasıl diyoruz... Anında karar veriyor ve kötü yönetildiğine dair hemfikir oluyoruz... Onun için bizim yemekli toplantılarımız, muhalefet toplantıları değil, durum değerlendirmesi yaptığımız sohbet ve hasret giderme toplantılarıdır... Yalnız bir şey var... Aziz Yıldırım dedi ki, benden sonra çıkan başkan adayı yok... Aday çıkarsa da kucağında bombayı bulur... Şimdi bu bomba kucağında da patlasa en az 7-8 gönüllü var... Şu bilinsin ki, bu kulüpte, Aziz Yıldırım'dan çok iyi başkanlık yapacak olan isimler var... Başkan Yıldırım bırakacak mı sizce ? -O'nun bırakıp bırakmaması benim umurumda değil... Ama Fenerbahçe çok umurumda.. Tribünler onu zaten gönderecek... Bırakması kendi kararıyla değil onun, tribünler gönderecek onu... Fenerbahçe taraftarı son derece sabırlı, yutkunan bir taraftardır... Ve her kredinin bir limiti vardır... Bu sene şampiyon olmak mecburiyeti var... Eğer ilk 6 maçta 10 puan alınırsa, Aziz Yıldırım'ı kimse kurtaramaz bu alemde... Aziz Yıldırım görev yapmıştır Fenerbahçe'de... Ama dediğim gibi Aziz yıldırım benim dostum değildir... Sadece Fenerbahçe başkanıdır... Tekrar söylüyorum... Herkes zeki olamaz.. Herkesin kültürlü olmasını bekleyemeyiz... Aptal da olacak, kültürsüz de olacak, dangalak da olacak toplumda... Bu her kültürde var... Ben bir kavga ortamında bulunmam... Benim kimi seveceğimi, kimi sevmeyeceğime kimse karar veremez benden başka... Ben sevmediğim insanın cenazesine de gitmem... İmam soracak... Nasıl bilirsiniz?... Nasıl iyi bilirim diyebilirim... Adamı zaten sevmezdim, bir de cenazesine gidip yalan mı söyleyeyim... YARIN
6. hafta Olimpiyat Stadı'nda Galatasaray, Fenerbahçe'ye yenilirse ne Terim kalır, ne de Canaydın G.Birliği'ndeki Okan'ın 10 şutundan altısı havada kargaları kovalasa kimse sesini çıkarmazdı. Beşiktaş'ta adamın biletini keserler.
|
|