|
|
Altı çizilen satırlar
Okur dediğin böyle olur... Evvela okur. İlgisini çeken yerleri işaretler. Harmanlamayı yapar, kendi beğenisine göre. Ve önemine binaen gönderir ki başkalarıyla paylaşsın. Hem böylece, güneş altında yalın ayak, başı kabak, dağ-bayır demeden sekiz saat dolaşıp, güneş çarpmasına uğrayan yazar kısmına da yardım etmiş olur. Nereleri dolaştığımı anlatmayı sonraya bırakalım ve değerli okurumuz Çetin Akın'a teşekkür ederek, işaret ettiği yerlere bakalım. 1929-1939 arasındaki on yılda Dünya sanayi üretimi yüzde 19 artarken, Türkiye'de sanayi üretim artışı yüzde 96'yı buldu. Sovyetler Birliği ve Japonya dışında hiçbir ülke, bu alanda Türkiye'den daha hızlı bir büyüme sağlayamadı. (Ahmet Taner Kışlalı, Siyasal Sistemler, Kemalizm bölümü) Sebepleri: 1) Birinci Cihan Savaşı yorgunluğu içindeki Avrupa ülkelerinin, Türkiye ile uğraşacak hali olmaması, bu sebepten iç ve dış siyasette göreli bir özerklik dönemi yaşanması. (Baskın Oran, Türk Dış Politikası, 1. cilt sayfa 256-257) 2) Atatürk'ün hayatta, prestiji bir durumda bulunmasının sağladığı iç istikrar. Milletin özgüven ve yeni bir heyecan içinde olması. 3) 1930'ların ikinci yarısında, yaklaşmakta olan İkinci Cihan Harbi dolayısı ile, Türkiye'nin stratejik öneminin artması, kur yapan büyük devletlerin çoğalması. (Andrew Mango, Atatürk, "Sonrası" adlı son bölüm). 4) 1929'dan sonra "kapitülasyon" cenderesinden tamamen kurtuluş ve gümrükleri istediği gibi düzenleme hürriyeti.
İSTİFALAR PEŞPEŞE
DSP'deki istifaları heyecanla izlemeye öyle kaptırmışım ki kendimi, az daha 'Ben de istifa ediyorum!' diye bağıracaktım. Sonra DSP ile bir bağımın olmadığını farkedip yerime oturdum. Neler oluyor hayatta, görüyorsunuz! Kim derdi ki Hüsamettin Özkan'ın Bülent Bey'le arası açılacak ve istifaedecek! Hani aralarından su sızmıyordu? Demek ki varmış bir sızıntı. Televizyonda basın mensuplarına ayak üstü açıklama yaparken ilk defa sesini duyduğumda, şaşırmıştım. Bunu bir kenara not etsem mi, etmesem mi diye düşünüyordum. Karar vermekte zorlandım, çünkü daha önce sesini duymamış olmam, Hüsamettin Özkan'ın değil, benim kabahatimdi belki de. Arkadaşlara sordum, duyan yok. Bendeniz bu ses duyma araştırmasıyla uğraşırken, Barlas ekrandan ilan etti: 'Ben de duymamıştım!' Aslında bu konu üzerinde fazla durulacak bir konu değilmiş gibi düşünülebilir. Sakınca yok, düşünen düşünsün de bence önemli. Sen tut, koskoca hükümetin en büyük partisinin ikinci adamı ol; gazeteciyim, yazarım, gerekirse resim de yaparım diye geçinen adamlar, hayatta bir defa bile sesini duymamış olsun! Şimdi bunun üstüne, 'çok muhabbet tez ayrılık getirir' mi dersiniz, 'gülü seven dikenine katlanır' mı bilemem.
YOLCU
"Kalıcı değerleri öne alanlar, geçici değerler yüzünden hem kendilerine, hem birbirlerine hayatı zehir etmezler. Dünya'da yolcu olduklarının bilincini sürekli uyanık tutarlar." Gerçeği arayan bir genç, bu uğurda yolculuk yaparken Polonya'da bir bilgeyi ziyaret eder. Bilgenin içinde yaşadığı tek odası kitaplarla doludur. Genç hayretle sorar: "Diğer mobilyalarınız nerede?"
ERKEN SEÇİM
Biri:
GECE LAMBASI
Gündüz vakti yakılan lamba olmadığına ve lambalar geceleri yakıldığına göre, bazılarına 'gece lambası' demek garip değil mi?
OKSİJENLİ SU
Suyun formülü H2O olduğuna göre, iki hidrojenle bir oksijenden oluşmaktadır. Başka ifadeyle, oksijensiz su oluşturmak mümkün değil. Öyleyse, 'oksijenli su' neyin nesi?
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |