|
|
Güzel Zeyno, kibar Zeyno...
Kürt sorunuyla ilgili haberler genellikle gazetelerin birinci sayfalarında, hatta sayfalarında pek yer bulmaz. Ama haber ne zaman devlet bakışını ve resmi politikaları yansıtır, o zaman iş değişir... Nitekim 5 Nisan günü tüm merkez gazeteler, önem vermiş ve böyle bir koku almış olacaklar ki, bu tür bir haberi öne çıkarmışlar, hatta Milliyet dev puntolarla manşet yapmış: "Bitlis'te askeri gazinoda Kürtçe türkü söylendi..." Haberin kaynağı ANKA ajansı, gazetelerdeki ayrıntıları ise şöyle: "40 oda ve borsa başkanından oluşan bir heyet ile Jandarma İl Komutanı, Bitlis Valisi, Bitlis Emniyet Müdürü önünde Tatvan Orduevi'nden gelen iki er Zeyno isimli şarkıyı Kürtçe olarak seslendirdi..." Milliyet gibi daha liberal eğilimi olan gazeteler haberi bir "hoşgörü örneği" olarak nitelemişler, spota "barışın adı Zeyno" cümlesini koymuşlar... Hürriyet gibi "şahinimsi yayın politikası" güdenler ise, olayı şüpheyle karşılayıp, sadece bir iddia olarak vermişler. Hürriyet'in birinci sayfadaki satırları aynen şöyle: "Bitlis Jandarma Alayı Gazinosu'nda TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu onuruna verilen yemekte, Kürtçe türkü okunduğu iddia edildi. Bazı tanıklara göre, iki erin Kürtçe seslendirdiği türküye, protokol masası da tempo tuttu. Ancak Bitlis Valiliği ve TOBB yetkilileri iddiaları yalanladı..." İster misiniz şimdi bir soruşturma açılsın. İki er hakkında bir tutanak hazırlanıp bölücülük, hatta asker olduklarına göre belki de hainlik iddiasıyla askeri yargı devreye girsin... Puşilerle, türkülerle, örtülerle, bunlar sanki bir süjeymiş gibi mücadele eden bir devlet anlayışı için böyle bir gelişme ne kadar ironik durursa dursun, pek de şaşırtıcı olmaz. Zaten Hürriyet gazetesi bu habere, yani Kürtçe türkü okunma meselesine pek şaşırmış, bundan pek tedirgin olmuş görünüyor. Devlet de öyle. Bitlis Valiliği kasetin incelendiğini türkünün Kürtçe değil Azerice olduğu açıklamış (aslında ayrımcılık açısından özür kabahatten daha büyük) ama, Habertürk'ün yayınladığı kaset seyredenlere öyle söylemiyordu. Tabiî bu ülkede gerçekler ile gerçeklerin resmi yorumu farklıdır ve asli olan resmi yorumudur. Bitlis Valisi demiş ki: "Askeri gazinoda Kürtçe türkü veya şarkı okunmasının mantığını kimse kabul edemez..." Vali, "kimse" derken herhalde bizi kastetmiyordur; bizler genellikle askeri gazinolara gitmeyiz, Kürtçe türkülerin bazen çok hüzünlü, bazen çok çoşkulu olduğunu biliriz, onları kendi parçamız gibi yaşarız, üstelik yıllardır bunların Türkçe çevirileriyle göbek atarız, halay çekeriz... İnsan için, türkülerin toprak ve örf koktuğunu, tüm kimliklerin üzerinde ortak kimlik, ortak payda oluşturduğunu hissetmemek mümkün mü? Ne gam! Bitlis'teki olay üzerine soruşturma açılmazsa, bir yerlerden Milliyet'in yorumuna uygun bir hoşgörü mesajı gelirse, o zaman anlayacağız ki, Kürtçe türküleri bile ancak denetim altında, sırf hoşgörü olsun diye dinlemek mümkün olacak ve türküler de psikolojik harekat kampanyasında yerlerini alacaklar... Malum; Şükrü Kaya'nın zamanında söylediği, "Bu ülkeye komünizm gelecekse onu da biz getiririz" sözleri, bu ülkede toplumsuz, siyasetsiz, hatta insansız bir düzen arzu ve uygulamasının şiarı olagelmiştir... Belli ki, durum hâlâ böyledir... Ama yine de 21. yüzyılı soluduğumuzu düşünüp, en azından şu türküleri rahat bırakmayı öğrensek... Devlet politikaları, yıllardır Ermeni, Kürt türkülerine neden acı çektirir bu ülkede? Ölüme terketmese, dolaba, evlere hapseder onları... Orduevinde zincirlerini kırdığı iddia edilen Zeyno türküsü ne de güzeldir: "Zeyno'nun boyu selvidir
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |