![]() |
![]() |
![]() |
![]()
|
![]() |
![]() |
|
![]() |
![]() İnsan, yeni öğrenmekte olduğu kimi şeyleri, eski bildikleriyle karıştırma eğilimindedir. Antipati, antiemperyalist, antikapitalist, vb. sözcükleri sık sık işiten ve belki kullanan biri, "antrparantez" sözcüğünü duyar duymaz, anlamını filan pek düşünmeden "antiparantez" diyebiliyor. Böylece Fransızın "bu arada, yeri gelmişken, her ne kadar konu dışıysa da" anlamına gelen "entre parenthèses" ifadesi, bir Türkün ağzında Fransızcada belki de hiç kullanılmayan "antiparantez" (parantez karşıtı, karşı ayraç?) kılığına bürünüyor. Bilinçsiz özeniş, gülünç bir yanlışın kaynağı oluyor. Parantez dilimizde hem bir kavram adı, hem de noktalama işareti olarak kullanılıyor. Kavram adı olan parantez, herhangi bir konuda bilgi verilirken o konunun az çok dışında duran ya da o konuyla dolaylı bir ilgisi bulunan başka bir konuya geçileceğini haber vermek üzere kullanılıyor. "Burada bir parantez açalım" ya da "Parantez içinde şunu da söyleyeyim" diyen biri, sadet dışına çıktığını bildirmiş oluyor. "Parantezi kapatıyorum" diyen de sadede döndüğünü, asıl konuya devam edeceğini dile getirmiş oluyor. Bu anlamıyla parantez, eskilerin "istitrat" adını verdikleri "istitrâden" söyledikleri açıklamalara denk düşüyor diyebiliriz. Noktalama işareti olan parantez de, bu kavrama az çok uygun bir işlev taşıyor. Cümle içinde ek bilgi vermek, bir kavramı açıklamak ya da kavramın başka bir adını vermek gerektiğinde parantez işaretini kullanıyoruz. TDK İmlâ Kılavuzu, bildiğimiz paranteze "yay ayraç", köşeli paranteze de "köşeli ayraç" adını vermiş ya bu terimlerin kullanıldığını henüz işitmiş değilim. Mehmet Akif (Ersoy) İstiklâl Marşı'nı millî mücadele devam ederken yazdı (1921). Bu cümlede kullanılan ilk parantez, şairin adına sonradan eklenen soyadını, ikinci parantez de olayın yılını belirtmektedir. Parantez işareti, tiyatro eserlerinde oyuncuların sözle belirtmedikleri gerçeklikleri ve davranışları belirtmek için de kullanılmaktadır. Ali Göçer'in Sığınak adlı oyunundan bir örnek: BİRİNCİ ADAM: Dışarda neler oluyor bir baksana hele. (İkinci adam gözlerini deliğe ayarlayıp dışarı bakar, dikkatlice izliyordur. Bu arada Birinci Adam olabildiğince huzursuz ve meraklıdır.) Parantezin tiyatro eserlerinde görülen bu kullanımının kimi roman ve öykülere taşındığına da rastlanıyor. Ancak parantezin imlâ (yazım) tarihimiz içinde başka amaçlarla da kullanıldığı olmuştur. Bunlardan ikisi dikkat çekicidir. İlki, paranteze bugün tırnak işaretine yüklediğimiz görevin yüklenmesidir. Başkalarından alınan ya da vurgulanmak istenen sözleri tırnak içine değil, parantez içine alınmış görüyoruz. Recaizâde Ekrem, Ta'lîm-i Edebiyat'ta Fuzûlî'nin Şikâyetnamesinden aktardığı cümleleri nasıl yazmış, bakalım: "Dedim: Vakıf malını ziyâde tasarruf etmek vebaldir. – Dediler: (Akçamızla satın almışuz bize helâldir)." İkincisi, Batı dillerinden Türkçeye yeni girmekte olan yabancı sözcüklerin ve özel adların parantez içinde yazılmasıdır ki bu, okuyucuyu bir bakıma uyarma anlamı da taşımaktadır. Ahmet Haşim'den bir örnek: "Bahçenin (Sen) nehri tarafına açılan kapısından çıkmadan evvel..." Yazıda elifba kullandığımız dönemlerde sözcükleri doğru okumada yardımcı olan bu uygulamayı meselâ Necip Fazıl (Kısakürek), yeni alfabe döneminde de sürdürmüş, böylece belki "Dikkat, yabancı!" demek istemiştir: "Seni, nefsine hakaret ettirme hastası (Dostoyevski) mukallidi, seni!.." "(Senyör) tavırlı eski defterdar..." "Kızlarsa koca bekliyorlar ve hiçbir (espri)den anlamıyorlar." Bu bilgiler ve örnekler, "Ahmet Selim'in romanını irdelediğiniz yazınızda, romandaki dizgi hatalarını gösteriyor ve bunu bilgisayarda dizilmiş olmasına bağlıyorsunuz. Buna bir itirazım yok. Ancak romanda göze batan en önemli "hata"nın "parantez bolluğu" olduğunu düşünüyor ve çok zamandır bu hususa dikkat çeken yazıları beklediğim için yazınızda bundan bahsedeceğinizi umuyordum. Fakat buna değinmediniz. Niçin? Tırnakişareti yerine gereksiz yere bu kadar çok parantez kullanımı nasıl açıklanabilir? Buna bağlı olarak, son dönemde çoğunlukla gazetelerde olmak üzere çeşitli zeminlerde tırnak işareti yerine parantezin kullanılmaya başlanmasını nasıl değerlendirdiğinizi öğrenmek isterim. Doğru mu yapılıyor? Yanlış yapılıyorsa lütfen köşenizden bu hatanın önüne geçilmesine çalışınız." diyen değerli okuyucum Hakan Temiztürk'ü tatmin eder mi bilmem ama yakındığı "hata"nın "son dönemler"in değil, "ilk dönemler"in eseri olduğunu göstermeye yeter sanırım. Ayrıca, Hüzün Yağmuru'ndaki "parantez bolluğu"nun –doğruluğu yanlışlığı bir yana- beni de rahatsız ettiğini söyleyebilirim. Fakat bu durum, meselâ, Melih'in sevgili-eşi Nevin'in başından geçen ilk evliliğin niçin "sözde evlilik" olarak kaldığı ya da yazarımızın bunu belirtme ihtiyacını niçin hissettiği kadar düşündürmedi beni.
|
![]() |
|
![]() |
![]() |
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |