T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Turizm Bakanı Sayın Taşar'ın cevabı üzerine

02.06.02 tarihinde turist rehberlerini esas alan yazıma tahmin ettiğim gibi Sayın Bakan'dan hemen cevap geldi. Müteharrik mevtaya dönüşmüş hükümet içinde hayat emaresi gösteren birkaç bakandan biri olan Mustafa Taşar'ın çok renkli bir kişiliği var. Siyasete girdiği günden beri kendisini takip ederim. İşini ciddiye alır. Ayın ikisinde yazdığım yazıya hemen ertesi gün cevap vermesi de zaten işini ne kadar ciddiye aldığının çok açık bir delili. Diyor ki Sayın Taşar:

"Sayın Tosun,
02.06.2002 tarihli yazınızı dikkatle okudum. Medya kuruluşlarına verilen teşekkür belgesinin nedenini anlamadığınızı ifade etmişsiniz. Hemen belirteyim, Turizm Bakanı olarak, toplumun turizm konusunda bilinçlenmesine katkı veren ve toplumda turizme bir ilgi uyandırılmasına omuz veren herkese teşekkür belgesi verdim.

Sadece basın mensuplarına değil, hangi kesimden ve vatandaşımızdan bu yönde anlamlı bir katkı görürsem, aynı teşekkür belgesini veriyorum. Eğer Resul Tosun olarak katkınızın yeterli olmadığını ve teşekkürü hak etmediğinizi düşünüyorsanız, aynı düşüncede olmamakla birlikte, bundan sonra katkılarınızı artırmanızı rica edeceğim.

Rehberler konusundaki değerlendirmenize gelince... Rehberler konusunda zaman zaman eleştiri ve şikayetler bize de ulaşmaktadır. Bakanlık olarak bu yönde somutlaşan ve ispatlanan şikayetler hakkında gerekli incelemeleri süratle tamamlayarak, kusurlu bulunanların rehber kokartlarını derhal iptal ediyoruz.

Ayrıca, Bakanlığın koordinatörlüğünde yürütülen, Turist Sağlığı Çalışma Grubu toplantıları, ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşlarının yanısıra, dînî mekanların ziyareti sırasında özellikle rehber-turist ilişkilerinde yaşanan sorunları çözüme kavuşturmak amacıyla, Diyanet İşleri Başkanlığı ile ortak toplantılara katılıyoruz.

Bu düşüncelerle selam ve saygılar sunar, çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Mustafa Taşar Turizm Bakanı"

Önce ilginizden dolayı size teşekkür ediyorum sayın Taşar.

Medya kuruluşlarına teşekkür belgeleri özel bir haber röportaj makale ve benzeri bir yayın sebebiyle verilirse anlamlı oluyor. "Hangi yayınımıza verildi bu belge?"diye sorduğumda kimse cevap veremediği için anlamıyorum diye yazdım. Yoksa bu belgelerin medyayı teşvik amaçlı ve bakana ilgiyi uyandırma amaçlı olduğu her haliyle belli. Bu itibarla ayırım yapmadan bütün medya kuruşlarına verdiği için bütünleştirici tavrını takdir de ettim. Taşar gibi bir siyasiye de bu yakışırdı.

Benim asıl amacım rehberler konusunu gündeme getirmek olduğu için teşekkür belgesi üzerinde fazla durmadım, durmaya da gerek yok. Keşke bütün bakanlar Sayın Taşar gibi hareket edebilse.

Rehberler konusuna tekrar dönecek olursak, doğrusu rehberlerle ilgili şikayetin bakanlığa kadar ulaşmış olması işin boyutunun daha da ciddi olduğunu göstermektedir. Ayrıca rehberlerin marifetlerinin öyle küçümsenmeyecek boyutlarda olduğuna bir başka katkı da Almanya'dan geldi. Almanya'da ikamet eden bir vatandaşımız bakın ne diyor:

"Sayın Tosun,

Bugünkü yazınızı ibretle okudum ve yıllardır beni rahatsız eden bu konuda size bazı şeyleri yazmak istiyorum.

Almanya`da kalıyorum.Türkiye`ye izine gidip gelen Alman komşularımız turist rehberlerinin kendilerine anlattıklarını dönünce bize anlatıyorlar.

Bunlardan biri İstanbul Üniversitesi'nin önünden geçerken bir turist rehberinin okulun önünde bulunan başörtülü öğrencileri göstererek, 'Bunlar Türkiye`nin başının belası, bunlar Türkiye`yi yıkmak istiyorlar' dediğini anlattı.

Başka birisi bir turist rehberinin İslam`in ne kadar kötü bir din olduğunu söylediğinden bahsetti.

Elime geçen Amerikalı bir bayanı`de geçirdiği tatilini anlatan bir kitabını okudum. Orada bir turist rehberinin İslam'ı ve Müslümanlar'ı aşağılayan ifadeler kullandığını okumuştum.

Sayın Tosun, en acısı da turist rehberi denilen kişilerin turistlere: 'Yurt dışına, Almanya`ya, Avrupa`ya, Amerika`ya giden Türkler'in Türkiye`nin geri kalmış ayak takımıdır.Onlara değer vermeyin' dediklerini de maalesef duydum.

Kendi vatandaşını ve kendi dinini yabancılara kötüleyen turist rehberlerine herhalde başka ülkelerde rastlanmaz.

Size tekrar teşekkür ediyor başarılar diliyorum. Ali Kılıç/ Almanya"

Diyanet İşleri Başkanlığı ile toplantılar yapılıyor olması konuyla ilgilenildiğini göstermesi açısından elbette ki takdire şayandır. Ancak siz de takdir edersiniz ki bu tür sorunlar kanunlarla kararlarla yönetmeliklerle çözülmez. Dışarısı da önemli ama özellikle dînî mekanların ziyaretleri için ilahiyatçı rehberlik kadrosunun ihdası gündeme getirilirse bunun ivedilikle çözüleceğini tahmin ediyorum. Dînî mekanların tanıtımını dînî mekandaki personel yapsın hepsi bu kadar. Hemen kadro ihdası da gerekmez. İkinci bir müezzin ve ikinci bir imam kadrosuyla temsil yeteneği olan, diksiyonu düzgün yabancı dil bilen ilahiyatçı rehberlerle en azından dini mekanlardaki şikayetler son bulur. Tabii işin bu kısmı Diyanet'i ilgilendiriyor ama Diyanet'ten sorumlu hükümet üyesi(!) Sayın Taşar gibi hayat emaresi göstermiyor ne yazık ki.

Eh hükümetin bir üyesi ve konuyla ilişkili olduğu için biz yine Sayın Taşar'ın renkli kişiliğinden bir hareket beklediğimizi söylemeden edemiyoruz.

Bu ülke insanının kahir ekseriyeti Müslüman'dır ve kendi mabedinde diniyle alay edilmesi onu rencide eder, siz de rencide olursunuz. Ve hükümet olarak buna izin verdiğiniz sürece bundan siz de sorumlu olursunuz.


5 Haziran 2002
Çarşamba
 
Resul Tosun
RESUL TOSUN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED