|
|
Artiz Rivo
Brezilya Türkiye maçının yankıları sürüyor. Maçı yöneten (daha doğrusu yönetemeyen) hakeme Brezilya'nın "fahrî vatantaşlık" vermesi gerektiğini yazan Finlandiya basınına buradan teşekkürlerimizi bildirelim. Sonra da bacağına çarpan top yüzünden, elleriyle yüzünü kapatıp yerde kıvranan Rivaldo için bir çift laf edelim. Rivaldo, futbolu bıraktıktan sonra Holivud'da rahatlıkla iş bulabilir. Gayet iyi rol yapıyor. Bir okurumuz (Gökhan Yazıcı) Brezilya maçının en güzel tarafı neydi biliyor musunuz" diyerek cevabını vermiş: Brezilya maçında en güzel olay, Hasan Şaş'ın gol attıktan sonra en ufak bir sevinç gösterisinde bulunmaması, diğer futbolcuların da sevinçlerinin oldukça mütevazi olmasıydı. Türkiye golü attıktan sonra, futbolcular çılgın sevinç gösterileri ile sevindirik olmamıştı. Dört dünya kupası sahibi Brezilya'nın gözlerde çok büyütülmediği, Brezilya'ya gol atmanın El Salvador'a gol atmaktan farklı bir özelliği olmadığı Brezilya'ya hissettirilmişti. Bu öyle bir hale geldi ki, bunların üstüne bir de futbolclarımızın "sambacı" Brezilyalılara attığı artistik çalımlar, Brezilyalıların çaresizliğinin tescili olan faullere maruz kaldı. Maçın Türkiye tarafından yazılmış bir özeti vardı. O özet şöyleydi; "siz istediğiniz kadar atak yapın! Size Rüştü yeter. Sizin için onbir kişiyle çanakkale geçilmez savunması yapmamıza gerek yok! Size gol atmamız için biraz organize bir atak yapmamız yeter. Ha size gol atmışız, ha üçüncü sınıf bir takıma. Siz bizi ancak hakem oyunlarıyla, kendinizi numaradan yere atmalarla yenebilirsiniz. Sizin gibi adamları biz yol kazı çalışmalarında amele olarak kullanıyoruz." Ve maçın bitimi; "hadi bu da bizden olsun. Sevinin köftehorlar!" Pazartesi günkü maçın özeti böyleydi.
"Yeni" değil "yine"
MHP Lideri Devlet Bahçeli, dünkü konuşması için önceden bilgi verip yeni görüşler açıklayacağını bildirmişti. Konuşmayı canlı canlı takip ettik. "Yeni görüşler" olarak vasıflandırılacak bir açıklamaya rastlayamadık. Sonra banttan tekrar seyrettik, sonuç değişmedi. Ekonomik açıdan, siyasi açıdan, stratejik açıdan, jeopolitik açıdan, yahut sinüs açıdan yeni bir görüş ortaya koymadı sayın Bahçeli konuşmasında. Sadece basında çıkan yazıları iyi takip ettiklerini, aleyhte ve lehte olanları tasnif ettiklerini belirtti. Eğer bu bir aşamaysa, aşama daha iyi.
Peşin hüküm
"Şerefli tarihimiz..." diye söze başlarsan, yahut arada böyle bir cümle kurarsan, yandın! Şoven damgası yemen işten bile değil. Sanki tarihimiz şerefli değil. Bütün insanlık, geçmişini önemserken, biz aşağılamakla prim yapmaktan yanayız. Öyle sanıyoruz. Eğer konuşurken "işçi sınıfı" diye bir laf edersen, bittin! Peşinen solcu olursun. Dahası marksist. Sanki işçilerden bahsetmek yasak. Sanki memlekette işçi yok. İşçileri sınıf dışına (mesela bahçeye) çıkarsak bile, sorunlarını, geçinemeyişlerini nereye koyacağız? Laf arasında "elham..." dersen, "...dülillah" kısmı tamamlanmadan yobaz, dinci, gerici sıfatları peşpeşe yapışır suratına. Sanki şükretmek yasak. Sanki Mevla'dan başkasına şükretmek gerek! Ne yaparsın, hödüklük parayla değil ki!..
PLAKA Son zamanlarda trafik kurallara uymayan yayalara da ceza yazılıyor. Kırmızı ışıkta geçtin, pamuk eller cebe. Bir kavşakta kırmızı ışıkta karşıya geçen delikanlının arkasından polis düdük çalınca, çocuk biraz tereddüt etti. Polis yaklaşırken oradakilerden birisi delikanlıya akıl verdi: - Koş git oğlum, plakanı mı alacak!..
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |