T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Kişinin dokunulur olduğu yer

Kimin kime hizmet edeceği statülerin belirlenmesiyle ortaya çıkar. Her şeyin düzenli olarak yürüdüğü, statülerin önceden belirlenmiş olduğu bir toplum düzeninde kimin kime hizmet edeceği hususunda tereddüt yaşanmaz. Aslında ve son tahlilde, işlerin belirlenmiş bir dizgeye göre yürütüldüğü bir toplum düzeninde, bir bakıma herkes herkesin hizmetindedir. Özel kişiler arasında, kimin kime hizmet vereceği ve kimin ne tür yükümlülük altına gireceği taraflar arasındaki akitle belirlenir. Yükümlülüğünde eksikler ve yanlışlar bulunan, yükümlülüğünü layıkıyla yerine getirmeyen tarafa karşı, bundan olayı mağdur olanın dava ve talep hakkı doğar. Kişi ile idare arasındaki ilişkilerde de durumun böyle olması gerekir ve böyle olması beklenir.

Durum, hukuk devleti niteliğini taşıyan devletlerde de geçerlidir ve aslında özellikle orada geçerlidir. Yurttaşın devlete karşı yükümlülüğü varsa, devletin de yurttaşına karşı yükümlülüğü ve borcu vardır. Devlet kendini kutsal ilan edip yurttaşı üzerinde tahakküm edici işlemler icra edemez. Devlet, yurttaşının, başta hayatı olmak üzere, sağlık, güvenlik, akıl sağlığı, ırz ve namusunun korunması, kısaca yurttaşının kılına zarar gelmemesi için tedbirini alır ve örgütünü ona göre kurup işletir.

Bu tür güvenceler arasında, yurttaşın, birbirine karşı olduğu gibi idareye karşı da dava açma hakkı bulunur. İdare, hele yurttaşları hakkında aldığı kararlardan dolayı, ona hukuk yollarını açık tutmak zorunluluğu alında bulunur. Sivil veya askerî kesim ayrımı yapılmaksızın, idarenin ister kendi ajanları hakkında, isterse herhangi bir yurttaş hakkında aldığı karar hukuk yollarına açık tutulmuyorsa, orada, hukukî bir yönetimin ve bir hukuk devletinin mevcut bulunduğuna dair kuşkular uyanır ve böyle idareler hukuk açısından şaibeli bir nitelik ihraz etmiş sayılır.

Kişinin, bizzat kendi devletinin ve kendi idaresinin şerrinden korktuğu için yargı yollarına müracaat etmekten kaçındığı bir yerde hakların teminat altında bulunup bulunmadığı hususu da sorgulamaya açık hale gelir. O ülkenin yöneticisi, yurttaşına: "Benim aldığım kararlar yargı denetiminin dışında bırakılmalıdır, beni rahat bırakın!" diyebiliyorsa, bir başına böyle bir söz, hukuk adına, insanın hakkı adına vahim kötülüklerin, haksızlıkların işlendiğine ve bu vahim durumu yöneticilerin sahiplendiğine dair bir tablo sergiler. Yasanın idareyi dokunulmaz, yurttaşı dokunulur saydığı bir düzenlemede bireysel ve toplumsal çürümenin, kokuşmanın, buruşmanın, paçavralaşmanın önüne geçmek teorik olarak da imkânsız hale sokulmuştur demeye gelir.


18 Ağustos 2002
Pazar
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED