Bugünlerde yarışmalar, 1969'da türünün ilk örneği olarak ekrana sürülen Halit Kıvanç sunuculuğundaki Bildiklerimiz, Gördüklerimiz Duyduklarımız'dan ve ardından gelen Bil Bakalım'dan, Banko'dan, Bir Kelime Bir İşlem'den kaçınılmaz olarak farklı... Sunucular da Bülend Özveren'den ve Halit Kıvanç'tan tabii...

Bu, iletişim teknolojisindeki başdöndürücü gelişmelerin, çağın getirisi olarak görüntülerin gittikçe hareketlenmesiyle ivme kazanmasının ve rekabet içindeki TV'lerin birinciliğe oynadığı bu oyunda geliştirilen taktiklerin bir sonucu olarak çıktı karşımıza... Ancak bir kaç yıl öncesine kadar yarışmalar pek popüler değildi. Örneğin eski tarz bilgi yarışmalarının son örneği olan Serhat Hacıpaşalıoğlu'nun Riziko'su pek çok kanal değiştirdikten sonra, yayın hayatına veda etmek zorunda kalmıştı. Sonra bir furya başladı ekranda. Kenan Işık'lı Kim 500 Milyar İster diğer yarışmaların aksine, bilgi yarışmalarının pabucunun dama atılmadığını kanıtladı. Bu yarışmanın ardı sıra yürümeye çalışan Aslan Payı ve Ağırlığınca Altın ise, tökezleyerek terketti yarışı.

Şimdilerde, büyük ödüllü yarışmalar makbul. Show TV'de yayınlanan Dokun Bana'da bir otomobile en uzun süre elini çekmeden dokunan kişi arabayı alıyor. Kanal D'de yayınlanan 102 Milyon'da ise asgari ücretle bir ay geçinen iki yarışmacı 25 Milyar TL ve bir otomobil sahibi oluyor. Yarışmanın yeni versiyonunda yarışmacılar evli çiftlerden oluşacak.

Eski yarışmalarla karşılaştırıldığında şimdiki yarışmaların daha çekici özellikleri olduğuna şüphe yok. Gözetleme üzerine kurulu bu yarışmalarda ödüller çok yüksek, ancak "bilgi" faktörü, hız ve elektronik popülaritesinin altında eziliyor ve çoğu zaman es geçiliyor.

En önemlisi şimdi yarışmalarda "varyeteyle, yenilikle, hareketle durmadan tahrik eden bir tarz" var. Ve görünen o ki, 'bilgi'nin yeniden ekranda salınabilmesi için bu tarzın modasının geçmesini beklemek gerekiyor.

ÖZLEM ALBAYRAK

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu