![]() |
![]() |
![]() |
![]()
|
![]() ![]() |
![]() |
|
![]() |
![]() Bu deyim, bu "kafayı düzeltmek" deyimi Amerikalı zencilerin beyazlara benzemek için saçlarını düzleştirme işlemine verdikleri isimdir. Bu, beyazlara benzemek adına kafa düzeltme işi, Amerikalı zenciler için kendi benliğini, kendi kişiliğini kaybetmeye doğru atılan adımların ilkidir. Amerikalı zenci Müslüman Melcolm X, Müslüman olmadan önce, ilk gençlik yıllarında kafasını nasıl düzelttiğini otobiyografisinde şöyle dile getiriyor: "Sırf saçlarım beyazların saçlarına benzesin diye tuttum kendi kafamı yaktım, o kadar acıya katlandım. Amerika'da beyazların daha 'üstün', zencilerin daha 'düşük' olduğuna inanacak kadar beyni yıkanan ve bu inançlara beyazların ölçülerine göre 'güzel' görünmek için Allah'ın kendilerine verdiği vücut yapısını zorlayıp bozmayı bile göze alan bir yığın zenci arasına ben de katılmıştım." Malcolm X'in bahsettiği acılar tamamen fizik acılardır. Kafa düzeltme işlemi, saç diplerini acı acı yakan ilaçların kullanılmasını gerektirir. Ama sonunda beyazların saçlarını elde etmekle sonuçlanan bu acılar kimin umurunda? Malcolm X de, kafasının cayır cayır yanmasına dişlerini sıkarak katlanır, kafasına sürülen her tarak darbesiyle kıvranır, ama netice parlaktır. Aynada, artık beyazlarınki kadar düzleşmiş saçlarını hayran hayran seyretmek ona sonsuz bir mutluluk verir. İzleyelim: "Bütün bunlardan sonra aynada kendimi görünce artık acı macı kalmadı. O zamana kadar düzeltilmiş çok kafa görmüştüm, ama insanın kendi kafasında bu düzelmeyi görmesi insanı gerçekten hayrete düşürüyor. Aynada, arkamda duran Shorty (berber) de görünüyordu. İkimiz de gülümsüyorduk. İkimiz de kan ter içindeydik. Artık kafamda bu düzleşmiş saçlar vardı. Evet, artık, beyazlarınki kadar düzgündü saçlarım. Fakat amma da sersemmişim o zaman! Shorty'nin odasındaki aynanın karşısına geçip artık beyazlarınkine benzeyen saçlarıma hayran hayran seyre dalıp kalacak kadar aptalmışım. O günden sonra hep kafayı düzelttireceğime bir de yemin ettim o zaman. Uzun yıllar bu yemini tuttum da." Olayın utanç verici olduğu çok sonraları anlaşılacaktır, yani Müslüman olduktan ve olayı İslâmî bilincin süzgecinden geçirerek anlamaya başladıktan sonra. Gene kendisinden dinleyelim: "Kendi eliyle kendi güzelliğini bozmaktan başka bir şey olmayan bu kafa düzelttirmelerin kimin için daha utandırıcı olduğunu bilemem. Evet, acaba bu durumu daha iyi anlaması gereken 'orta tabaka' ve 'yüksek tabaka' zencilerin kafa düzelttirmesi mi daha utandırıcıdır, yoksa o en fakir, en ezilmiş, en cahil zencilerin kafa düzelttirmesi mi?.. Benim kendi utancıma gelince, ben bu söylediklerimin hepsini önce kendimi hedef alarak söylüyorum. Çünkü herhalde o zamanlar benden daha muntazam kafa düzelttiren bir zenci gösteremezdiniz bana. Benim, bu gün hâlâ kafa düzelttiren zenci erkekler ve açık renk peruklar takan zenci kadınlar konusunda, kendi tecrübelerime dayanarak söyleyeceğim bir şey var: Eğer bu zenciler saçlarına gösterdikleri itinanın yarısını kafalarının içine gösterselerdi, durumları şimdikinden en az bin defa daha iyi olurdu." (Malcol X, Hayat Hikâyesi, Akabe Y. Ank. 1978, s. 220-224. Kitap İz Yayıncılık'tan da çıktı, ama ben elimdeki nüshayı kullandım.) Olayın hazin yanını kavrayabilmek için onun dışına çıkmak ve olayı dışardan seyretmek gerekiyor. Çünkü o olaylar yaşanırken, yaşandığı esnada sadece hayatın zaruretlerinden sayılır. O acılara katlanılır, çünkü o acılar hayatın kendisi diye kabul edilir. Soru şudur: zencileri bu fizik acılara ve ondan bin beter manevî acılara katlanmak zorunda bırakan Amerikan gerçeği neydi? Onu söylüyor işte Malcolm X: Amerikan ırkçılığının beyaz insanı üstün ve güzel, kara insanı düşük ve çirkin telakki eden görüşü ve bu görüşün bizzat zenciler tarafından da hakikat diye kabul edilmesi... Amerikan veya Avrupa ırkçılığı zenciyi sadece 'düşük' olarak görmekle kalmıyor; onun gözünde zenci aynı zamanda bir eşya, bir nesne mesabesinde duruyor: kafese konulmuş bir kanarya gibi.. onun kadar sevimli görünmese de! İmdi Malcolm X'in anısını Amerikan ve Avrupa ırkçılığını bir kez daha tazeleyelim diye aktarmıyorum. Bu kafa düzeltme işlemini Batılılaşma prosesini yaşayan herkesin uygulamaya çalıştığını vurgulamak istiyorum. Bu prosesin sebebini mutlak biçimde kendi dışımızda arama temayülünde de değilim. Ama nasıl bir baskı varbulunuyor ki, bu baskı, insanı bizzat kendi gözünde de aşağılanmış ve gülünç gösterebilmeye muktedir olabiliyor? Nasıl bir baskı ki, kıvırcık saçlarımızın dipten boy vermeye başladığı her seferinde ya kafamızı usturayla kazıtmayı ya da saçlarımızı düzleştirmeyi göze alabiliyoruz?
|
![]() |
|
![]() |
![]() |
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |