|
|
Modern Türk imajı mı? Yenilir içilir bir şey mi o? Peçe meselesine girmeyeceğim, hayır. Bu mükemmel "komedi"yle ilgili yeterince haber ve yorum okudunuz gazetelerde. "Mezdeke grubunun peçesi Türk imajını bozuyor mu?" tartışması bir genel müdürün kellesini alıp, bir cumhuriyet valisini de "deşifre" ettikten sonra büyüdü ve "devlet krizi"ne dönüştü. Neyse ki, kızlarımız "Vatan için gerekirse yedi yıldır muhafaza ettiğimiz peçelerimizi çıkarır, batılı imajımızı pekiştiririz" deyip "basiret" yolunu seçtiler de, kriz uluslararası hüviyet kazanmadan sona erdi. Olaya son noktayı, her zaman olduğu gibi Hıncal Uluç koydu: "Türk deyince hâlâ (Hıncal Uluç "hala" diye yazıyor, teyze der gibi) fesli, pala bıyıklı ve şalvarlı resimler çizen batıya, kendi elimizle peçeli kızlar göndermeyelim. Atatürk'ün ilk kaldırdığı şeydir, peçe... Onu da hiç aklımızdan çıkarmayalım." Bu "bilimsel" değeri yüksek açıklamadan sonra asıl konuya girebiliriz: Nedir batıcılık, batılılık ya da Türk imajı? Fesini ve şalvarını çıkarmış, bıyığını kesmiş. Sırtında lacivert blazer. Kravatı Hermes. Saati Rolex. Bütün bunlar o adamın ("Modern Türk" imajına uygun) bir batılı sayılmasına yetiyor mu? "Nedense batılılık Türkiye'de kılık-kıyafetle ilgili bir imaj olarak ortaya çıktı" diye yakınıyordu bir yazarımız. Oysa, batılı ve doğulu farkı, öncelikle kafa yapısı ve reflekslerde aranmalıydı. Örneğin, lahmacunla viski içen adam hemen yargılanıp "arabesk doğulu" damgası yiyor cennet vatanımızda. Aynı adam viskisini kabuğu ayıklanmış Antep fıstığıyla içince birdenbire batılı oluveriyor. Batılılaşmak, batılı gibi giyinmek, batılı gibi oturup kalkmak, batılı gibi davranmaktır sanıyor hâlâ ilerici Türk aydını. Ama iş batılı ölçüsünde üretmeye gelince işin rengi değişiyor. Peki, "peçe uygarlığından" şeklî batıcılığa terfi etmiş (şeklî batıcılığa perestij eder hale gelmiş) bu ulusun yükselişi neden batı tarafından kabul görmüyor? "Çünkü" diyordu yazarımız, "Batılı kendinden farklı olanla ilgilenmeyi seviyor. Bu yüzyıllar boyunca böyle olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu'na ilgileri de bu farklılıktan kaynaklanıyordu. Batılı oryantalistlerin doğuya ilgisinin modern Türkiye'nin doğuşuyla birlikte dağılması bunun göstergesi sayılabilir. Türkiye batıyla benzeştiği ölçüde Batılı için ilginç olma özelliğini yitiriyor. Çünkü batılılar yüzyıllar boyunca kendilerini doğuluya göre tanımlamışlardı. Batı uzunca bir süre doğunun temsilcisi olarak karşısında Türk'ten başkasını görmemişti. Sonra bir gün geldi doğunun temsilcisi Türkler batılı olduklarını ilan ediverdiler. Batı uygarlığı, Türklerin önüne erişilmesi gereken 'yüce bir hedef' olarak konuldu." Ama bu hedefe Türklerin çoğunluğu ayak uyduramadı. Uyduramazdı da... Çünkü batıcılık, kentte ve okulda öğretilen bir "şey"di. Ve batıcılık, ülkemizde, bilinçaltından Osmanlı İmparatorluğu'nun yarattığı psikolojik üstünlüğü yaşayan ama aynı zamanda tarih bilincinden uzak insanlara, batı karşısında "ezik" olmayı öğreten bir disiplindi. Bunun mahut "peçe" tartışmasıyla ne ilgisi var? Var, var...
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |