T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İslam'ın itirazı ve İslam'ı protestanlaştırma projesi

Rönesans, Reformasyon, Aydınlanma Çağı, Sanayi Devrimleri, İngiliz, Fransız ve Amerikan Devrimleri'nden sonra Batı'da çok yönlü bir entelektüel, kültürel, siyasi, ekonomik ve toplumsal bir dönüşüm yaşandı: Bu dönüşüm, Batı ülkelerinin her bakımdan büyük meydan okumalar geliştirmeleriyle, dolayısıyla şu an dünya üzerinde çok yönlü bir hegemonya kurmalarıyla sonuçlandı.

Batı ülkelerinin dünya üzerinde kurdukları bu çok yönlü hegemonya, bugün hem gerçek, hem de sanal boyutlar kazanarak sürüyor. Ancak bu hegemonyanın insanlığa ne kazandırdığı, nereye doğru gittiği ve nasıl sonuçlanabileceği, öncelikli olarak Batı'da yoğun olarak tartışılıyor: 20. yüzyılın ilk yarısı, Batı hegemonyasının en kanlı, en ürkütücü sonuçlarına tanık oldu: İki büyük dünya savaşı yaşandı. Ve Batı hegemonyasının kavramlarını ve kurumlarını üreten Avrupa, 400 yıllık modern tarihi boyunca ilk kez kendi fizikî / doğal coğrafyasına hapsoldu. Şu an, Avrupa, bu durumdan çıkmanın yollarını araştırıyor.

Batı hegemonyasının ürettiği meydan okumadan en fazla etkilenen coğrafya, İslam coğrafyası oldu. İslam coğrafyasının merkezinde yer alan Osmanlı'nın tarihe karışması, İslam medeniyetinin de tarihe karışması anlamına geliyordu. Ancak 20. yüzyılın başındaki bu çöküş tablosu, yirminci yüzyılın sonunda yeniden silkiniş tablosuna dönüşecektir. Bunun çeşitli göstergeleri var:

İlk gösterge şu: İslam dünyasında Müslüman toplumların deneyimlerinin ürünü olmayan ama tepeden monteleme yoluyla Müslüman toplumlarda uygulanmaya başlanan Müslümanlık-dışı otoriter-seküler değişim, yenileşme projeleri tutmadı; aksine bu toplumları yepyeni türbülansların, çözümsüzlüklerin, yapay ama ciddi sonuçları olan kavgaların ve tıkanmaların eşiğine getirdi.

İkinci önemli gösterge ise 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İslam dünyasında İslam'ın anlam haritalarını, anlamlandırma pratiklerini yeni entelektüel, siyasi, toplumsal projelere dönüştürme kaygısı ile yeniden icat ve inşa etme çabası içinde olan ciddi oluşumlar ortaya çıkmaya başladı. Şu an bu oluşumlar, hem içerden hem de dışardan yoğun baskı ve sindirme operasyonlarıyla karşı karşıyalar; ama önümüzdeki on yıllarda bu baskı ve sindirme operasyonları da tıpkı öncekiler gibi geri tepecek.

Çünkü şu an yeryüzünde yaşanan haksızlıklara hem teorik, hem de pratik olarak itiraz edebilen; insanın onurunu, şahsiyetini ve asaletini garanti altına alabilen; sınıf, dil, ırk ve cinsiyet farkını kaşımak yerine lokal veya küresel bir kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma vesilesi ve imkanı olarak gören İslam, sadece İslam dünyasında değil tüm küresel ölçekte yegane adres ve cazibe merkezi haline gelmek üzere. Hıristiyanlık diye bir din kalmadı. Çünkü Avrupalılar, Hıristiyanlığı işlerine nasıl geliyorsa öylece değiştirme yoluna giderek, yani dini kendilerine, çıkarlarına ve keyiflerine uydurarak protestanlaştırdılar, laikleştirdiler ve mahvettiler. Öte yandan Hinduizm, Budizm ve Şintozim gibi Doğu dinleri, bu dünyaya söyleyebileceği bir şeyleri olan dinler olmaktan çok çok uzaklar: Fosilleşmiş, sadece birer aksesuar veya terapi işlevi görebilecek durumda bu dinler.

Şu an dünyada onca baskıya, sindirmeye ve zulme rağmen dinamizmini, canlılığını ve hayatiyetini sürdüren ve insanlığa umut ve ufuk verebilecek olan tek din, dünya tasavvuru, İslam. Batılılar bu gerçeği gördüler ve o yüzden "kızıl tehlike"nin yerine "İslam"ı yerleştirdiler: Elbette ki Batılı hegemonik güçler, İslam'la değil, İslam fundamentalizmi ile savaştıklarını söylüyorlar. Yarın bu FUNDAMENTALİZM KAVRAMININ YERİNİ TERÖRİZM ALACAK ve İSLAM TERÖRİZMLE ÖZDEŞLEŞTİRİLEREK ETKİSİZ HALE GETİRİLMEYE ÇALIŞILACAK.

Ama her ne suretle olursa olsun İslam'ın entelektüel, kültürel, toplumsal ve siyasi bir güç olarak yeniden tarih sahnesine çıkma süreci artık start aldı ve bu süreci kimsenin durdurabilmesi mümkün değil.

İslam dünyasında hem dünyanın, hem de kendi sorunlarının farkına varan, bu sorunları anlamlandırabilen ve yeni sorular sorarak yeni formülasyonlar yapabilen yepyeni, genç bir entelektüel kuşak, yeni bir düşünür tipi ortaya çıktı. Bu öncü kişiler, ne yapabileceklerine ve neler yapılabileceğine dair önemli entelektüel buluşlar yapıyorlar; yeni bir medeniyet sıçramasının mümkün yollarını araştırıyorlar.

Amerikalı İslamolog Richard Bulliet, bu gerçeği şöyle açıklıyor: "İslam dünyası, son yüzyıl içinde, son bin yılın en büyük, en yaratıcı entelektüel ve spiritüel dönüşümünü gerçekleştirdi." (Islam: The View from the Edge, Columbia UP, 1994, s. 5)

Hegemonik güçler bu gerçeği çok iyi gördükleri için, Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonra "Kızıl tehlike"yi bertaraf veya tasfiye ederek, yerine "Yeşil tehlike"yi icat ettiler. Ve en büyük stratejilerini "İslam fundamentalizmi" olarak adlandırdıkları ve terörle, fanatizmle özdeşleştirerek mahkum etmeye çalıştıkları İslam dünyası, özellikle de Osmanlı coğrafyası demek olan Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu coğrafyasını eksene alarak geliştirme çabası içindeler. 20. yüzyılda Osmanlı'nın tarih sahnesinden çekilmesi ile oluşan vakum'un (boşluğun) bölge ülkeleri, bölgenin aktörleri ve dinamikleri tarafından doldurulmasını önlemeye çalışıyorlar. Tam 75 devletin yer aldığı Osmanlı coğrafyası ve hinterlandına hem doğrudan, hem de dolaylı olarak (yani kendi hegemonyalarını ve çıkarlarını garanti altına alacak proje ve stratejileri uygulayarak) kesinkes yerleşmeninin yollarını araştırıyorlar.

Özetle.. Batılılar iki şey yapmaya çalışacaklar: Birincisi, ne yapıp edip İslam'ı terörle, fanatizmle özdeşleştirerek mahkum etmek. İkincisi de, İslam'ı protestanlaştırma'ya, yani İslam'ı sadece bireysel bir inanç meselesi haline getirerek laikleştirmeye ve İslam'ın bu dünyaya, hayata ilişkin entelektüel, siyasi, ekonomik, kültürel taleplerini iptal etmeye çalışmak.

21. yüzyılı İslam belirleyecek: Önce itiraz ve ardından da esaslı ve çok yönlü bir meydan okuma gelecek.

Not: Yaklaşık iki yıl önce bu sütunda yayımlanan bu yazıyı yeniden yayımlama ihtiyacı hissettim.


10 Aralık 2001
Pazartesi
 
YUSUF KAPLAN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED