T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
İtibarsız hükümetin itibarlı parası olmaz

Ankara Ticaret Odası'nın öncülüğünü yaptığı "Türk Lirası'na iade-i itibar kampanyasını" desteklememek mümkün değil. ATO Başkanı Sinan Aygün'ün, "Cepte taşınan her bir dolar, bir fabrikanın kapanmasına, 100 kişinin daha işsiz kalmasına hizmet ediyor" sözleri de doğrudur.

ATO Başkanı'nın en "çarpıcı" açıklaması olan "Cepte taşınan her 1000 dolar. Dolar kurunun 100 bin lira, dış borcumuzun 8 milyar dolar artmasına neden oluyor" sözleri daha önce bazı "dolar borçluları" tarafından "feryat- figan" ortalığa aktarılmış ama maalesef "hükümet cephesinden" bir "tepki" almamıştır. Dileriz hükümet ATO Başkanı'nın ve sivil toplum örgütlerinin, "Marmara depreminden dört kat daha büyük hasar veren dolar depremi" konusunda külahlarını önlerine alarak bir iyice düşünürler.

ATO Başkanı Aygün "Türk Lirası'nın iade-i itibarına yönelik eylem ve tutum içersine hep birlikte girersek Türk halkının kendi özgüvenini kazanmasını sağlayabiliriz" diyor.

"Hep birlikte" deyiminin içersine, örneğin Kemal Derviş giriyor mu? Örneğin sürekli olarak "birbirleri ile didişen" koalisyon partilerinin liderleri de giriyor mu? Hele hele "hep birlikte" deyiminin içersine, Türk Lirası'nı daha önce "dandik para" ilan eden Merkez Bankası da giriyor mu? Piyasalardaki "dolar operasyonunu" "kıdemli bir seyirci" gibi izleyip, "etliye sütlüye" karışmayan, kurun yükselmesini, faizlerin artmasını, enflasyonun alıp başını gitmesini kendisine "sorun" etmeyen, yaptığı hatalar yüzünden bütün Türk halkının yarı yarıya fakirleşmesine neden olan, bir Merkez Bankası ile Türk Lirası'na "iade-i itibar" getirilebilir mi?

Türkiye'yi sadece "bilgisayar ekranlarındaki rakamlar" olarak gören ekonomi bürokratlarının verdikleri bilgilerle ekonomik gidişatı izleyen bir hükümetle Türk Lirası nereye kadar gider?

Türk Lirası'na "iade-i itibar" gelebilmesi için , yastık altındaki dolarların, "gelecek günlerin sigortası" altınların, yeniden ekonominin emrine girmesi şart. Onlar olmadan, Kemal Derviş'in çabasıyla gelen "dış borç" ile bir şey yapılamaz. Her geçen gün, IMF'nin emrindeki "daha kötü, daha fakir" bir ülke oluruz.

"Yastık altına" atılan dövizlerin, evlerde saklanan altınların, devreye girebilmesi için, bunları saklayanların bir "güvenceye" sahip olmaları gerekir.

Hangi güvenceden bahsediyoruz ki? Türkiye'de bugün bir "güvence" var mı? Hükümete güveniyor musunuz? Ekonomideki savaşı kaybettikten sonra, son yaptığı iki tenis maçını da kaybeden "loser" Kemal Derviş'e güveniyor musunuz?

Bugün Milli Güvenlik Kurulu toplantısı var. Herkesin yüreği ağzında. ANAP lideri Yılmaz'la MGK'nın asker üyeleri, "ulusal güvenlik tartışmasını" uzatıp, ekonomiyi "felç" edecek yeni bir "devlet krizi" çıkmasına neden olurlar mı korkusu herkesi kaplamış vaziyette.

Ben Türk Lirası'na itibarı geri verilmesin demiyorum. Ama öncelikle "Türk Hükümetleri'nin itibarı" geri verilmeli. Hükümet etmesini bilmeyenlerin, ekonomiyi IMF'ye, dış politikayı, Avrupa Birliği'ne, Ortadoğu ve Orta Asya politikasını Amerika'ya "havale" edip, "fındık, fıstık, kuru üzüm sorunlarıyla" uğraşmayı hükümet etme sanan bu hükümetin çekilip, yerine "Türk halkının güvenini sağlamış", Türkiye'nin onurunu, IMF ve Amerika karşısında sonuna kadar koruyacak bir hükümetin gelmesi "daha öncelikli" çözümdür.

Halkından güven almayan, itibarı olmayan bir hükümetin olduğu ülkede, o ülkenin parası asla itibarlı olamaz.


21 Ağustos 2001
Salı
 
CAN AKSIN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED