|
|
İflas mı, tasfiye mi?
İRAN seçimlerini kapak yapan The Economist, Siyasal İslâm'ın geleceği ile İslam ve demokrasi arasındaki ilişkiyi tartıştı. Siyasal İslâm'ın bittiği iddiasının yanlış olduğunu, ancak bir çok İslâm ülkesinde 'tasfiye edilmeye' çalışıldığını vurgulayan dergi, İslâm dünyasındaki kötü idarelerin sorumlusunun İslâm olamayacağını yazdı.
"SİYASAL İslâm umut da vaadediyor" diyen dergi, Müslüman ülkelerde ılımlı İslâm'a izin verilmediğine işaret ederek, İslâm dünyasındaki rejim-İslâm tartışmalarından örnekler verdi. Dergi, "Ordu, ılımlı Müslümanlar'ı iktidardan devirmeseydi Türkiye, Müslüman ülkeler arasında demokrasi timsali olarak parıldayacaktı" dedi.
TAHRAN- İran'da dün yapılan seçimleri kapak yapan The Economist dergisi, 'İran, İslâm ve demokrasi' başlığıyla yayınladığı yorumda, İslâm ile demokrasinin birbirine uyumlu olup olmadığını tartıştı. İran'daki seçimlerin bu soruya kesin bir cevap vermesinin mümkün olmadığını yazan dergi, yine de bazı ipuçlarına ulaşılabileceğine işaret etti. Seçimlerin İslâmi rejimin ne kadar demokratik olabileceği tartışmalarına yol açtığı belirtilen yazıda şu ifadelere yer verildi: "İranlılar adil bir şekilde istedikleri kişiyi seçebilirler ancak sorun şu; sistem bu vekillere ne kadar otorite ve özgürlük tanıyacak?" Dergi, milletvekillerinin çok fazla etkili olamayacağını ileri sürerken, Muhammed Hatemi'nin Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından İran İslâm Cumhuriyeti'nin daha az kısıtlayıcı bir hale geldiğini kaydetti. Ancak İran'da artan sayıda genç ve düşünen bir toplumun mollaların baskısından uzak bir yönetim istediklerini yazan dergi, aç reformcuları susturmanın gittikçe daha zor olacağını belirtti.
Siyasi İslâm'ı 'tasfiye' çabası
İran'ın dışında, siyasi İslâm'ın İran'daki 1979 devrimi yıllarındakine oranla enerji kaybettiğini iddia eden dergi, buna rağmen alarma geçecek kadar güç kaybetmediğini kaydetti. 'İslâmi terörizm' kavramının Moskova'da olduğu kadar new York'ta da insanları ürperttiğini ileri süren The Economist, Nijerya'da şeriata geçme hazırlıklarının Hristiyanlar'ı korkuttuğunu yazdı. Dergi bir çok İslam ülkesinde siyasi İslâm'ın önüne geçilmeye çalışıldığını kaydetti. İran örneğinde görüldüğü gibi reformcuların istedikleri gibi hareket edemediğini ifade eden dergi, bu durumda demokrasi ile İslâm'ın uyuşamadığı sonucunun ortaya çıktığını ileri sürdü.
'Kötüler yüzünden
İslâm suçlanamaz'
İslâm dünyasının maalesef kötü örneklerle dolu olduğunu yazan dergi şu ifadelere yer verdi: "İslâm dünyası ne yazık ki iyi hükümet örneklerine sahip değil. Ama bundan din suçlu değil. Daha çok zalim otokratlar, çöken feodal sistemler, mütehakkim ordular ya da tüm bunların biraraya gelmesinden oluşan yönetimler suçlu. Dünyanın en geniş Müslüman ülkesi olan Endonezya, kötü bir mirastan iyi bir geleceğe gitmek için savaşıyor. Yeni ve demokratik yollarla seçilen Devlet Başkanı Abdurrahman Vahid, daha ılımlı olmaya çalışıyor. Müslümanlar için oluşturulmuş bir görüntüsü olan Pakistan da demokratik açıdan kötü durumda. Türkiye ise ordu, ılımlı Müslümanlar'ı iktidardan devirmeseydi, Müslüman ülkeler arasında bir demokrasi timsali olarak parıldayacaktı. Çoğu kral ya da devlet başkanı olan Arap idareciler, yerlerine bir veliaht bırakamazlarsa yumuşak reformlarla yeniden seçilmenin yolunu arıyorlar. Din bu kötü davranışlarda konunu dışında bulunuyor. Katı bir yönetim sergileyen Suudi Arabistan turistlerin gezi listesinin en sonunda yer alıyor. Feodal yapıdaki yönetici ailesi İslâmi olmayan bir şekilde demokrasiyi yasaklıyor. Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad, hakimiyetini 'İslâmi tehdit'ten kurtarmak için 1982'de Hama'da binlerce insanı öldürtürken, feodal bir şekilde yerine oğlunu geçirmenin hesaplarını yapıyor. Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ise ılımlı görüntüsünün ardından sivil İslâmcılar'ın partilere üye olmasını engelliyor. Cezayir, Türkiye'den daha önce, ordunun hükümeti görevden alması gibi bir harekete girişmişti ve bu girişimin sonucunda 8 yıldır süren bir iç savaş ortaya çıktı."
'Siyasal İslâm
umut da vadediyor'
"Taliban ve Sudan'a yönelik suçlamaların kaynağındaki olaylar, Rusya'nın Çeçenistan'a yönelik son saldırılarına zemin hazırladı. 1980'lerde Amerika'nın Pakistan'la birlikte yaklaşık 50 bin kadar gönüllüyü, Sovyetler'e karşı Afganistan'da savaşa yollamak için hazırlamasını hatırlayın. Afgan savaşı kazanıldığında olaylar beklenildiği gibi gelişmedi. Bugün Taliban, Üsame bin Ladin'i uluslararası saygınlık uğruna ABD'ye teslim edebilir. Bir kaç bağnazın hareketleri siyasi İslâm'ın yanlış anlaşılması yönündeki çabalara destek verdi. Hareketin önemi şu günlerde siyasi alandaki başarıları ile değil, bombalarla yapabileceği üzerine tartışılıyor. Bu trendin en mutlu istisnası ise İslâmi İran. Burada insanlar yeni kısıtlamalara girmeden eski kısıtlamalardan neler çıkarabileceklerini bulmaya başladılar. Siyasi İslâm sadece tehlike değil umut da vaadediyor."
|
|
|