YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Hijyenik operasyon

28 Şubat süreciyle birlikte, eğitim sistemimizde, Patagonya'da bile eşine rastlanamayacak bir "kesintisiz operasyonu" yapılarak, eğitim sistemimizin hiç de "milli" olmaya niyetli olmadığı dosta düşmana ilan edildi. İddia edildiği gibi "kesintisiz operasyonu", eğitim sistemimizi "evrenselleştirme", çağdaşlaştırma operasyonu mu(ydu)? Hayır! Ama hâlâ milletin gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar.

Tek tip adam yetiştirmeyi esas alan, bu fosilleşmiş genleri klonlama operasyonu başlatılırken, "gericiler, yobazlar vs., eğitimin süresinin uzatılmasını, çocuklarımızın daha fazla okumalarını istemiyorlar" denilmiş, psikolojik savaş veya propaganda tekniklerine başvurularak olay tümüyle çarpıtılmıştı; millet resmen aldatılmıştı.

Bugün gelinen nokta yanıltma ve kandırmacaya dayalı psikolojik savaş'ın neyi amaçladığını artık tüm çıplaklığıyla gün ışığına çıkarmış durumda: Eğitimde ve kamusal alanda başörtüsünün yasaklanmasıyla başlatılan ve memur kıyımı kararnamesine kadar atılan adımların tek hedefi vardı: Müslümanlığın sembollerinin, Müslümanlığa ilişkin tüm siyasi, toplumsal ve kültürel söylemlerin ve dinamiklerin bastırılması; Müslümanlığın izlerinin kamusal hayatın tüm görünür alanlardan silinmesi: Sonuçta Müslüman bir toplumda, Müslümanlık'la ilişkisi olabildiği ölçüde zayıf olan veya hiç ilişkisi olamayan "dinsiz" kuşaklar yetiştirilmek isteniyor. Oysa bu son derece tehlikeli bir şey: Aslında küresel olan bu projenin faturasını siyasi, toplumsal, kültürel ve ahlaki alanlarda fena halde pahalı ödeyeceğimizi görmek için kahin olmak gerekmiyor.

Yapılan şey, tam bir hijyen/ik (temizleme) operasyonu. Sırplar'ın Bosna'da Müslümanlar'a karşı uyguladıkları "etnik temizlik" operasyonundan, Naziler'in Yahudiler'e karşı uyguladıkları "temizlik" operasyonundan hiçbir farkı yok bu hijyenik yani temizleme, arındırma operasyonunun. Üstelik Türkiye'deki operasyon, diğerlerinden daha vahim. Sırplar ve Naziler, temizlik operasyonunu "başkaları"na karşı yaptılar. Bizse kendimize, kendi insanımıza, bu ülkenin tarih yapmasına imkan tanıyan ve bizi her şeye rağmen hâlâ ayakta tutan kendi dinamiklerimize, değerlerimize karşı yapıyoruz. Son derece trajik bir şey bu. Akıl mantık alacak gibi değil.

Hijyen/ik, sağlığın korunmasıyla uğraşan bir bilim dalı. Tıbbın branşlarından biri. Hijyen eksenli modern Batı tıbbı, hastalık ve sağlığı, insan fizyolojisini esas alarak tanımlar ve dolayısıyla hastalığın kökenlerinin, bir makina olarak "resmedilen" insan bedenindeki "teknik" aksaklıklarda yattığını öne sürer. Tüm zamanlarda tıbbın babası olarak ilan (ve reklam) edilen Hipokrat, "Kutsal Hastalık Üzerine" (On the Sacred Disease) başlıklı kitabında dile getirilen "tüm hastalıkların kökeninin insan bedeni olduğu" iddiası, modern tıbbın da temel kalkış noktası olarak kabul edilmiştir.

Owsei Temkin, hastalığın kökeninin, insan bedeniyle sınırlandırılması işlemini "hastalığın sekülerleştirilmesi" çabası olarak niteler. Dikkat ederseniz, burada bir arındırma ("temizleme") çabası var. Dolayısıyla hijyen/ik, insanı, sadece FKB'ye (fizik-kimya-biyoloji) indirgeme, ruhi özelliklerinden arındırma, temizleme işlemidir.

Ne ki, hijyen/ik, sadece tıpla sınırlı değil. Hijyen mantığı, Grekler'den bu yana felsefeye, dine, cinselliğe, spora, iş hayatına, hatta gastronomi'ye de (=mide tanzim bilimi!) ve tabii politikaya "nakledilen" bir kavram ve pratik olarak mevcudiyetini sürdüregelmiştir.

Meksikalı ünlü şair, düşünür ve diplomat Octavio Paz, hijyen'i baskı'yla, despotlukla, ırkçılıkla özdeşleştirerek "hijyen, bir despot ahlakıdır" der.

Hijyenik ahlak, hikmeti ve meşruiyeti sadece kendinden menkul bir normalleşme alanı ve tanımı icat ederek, hayatta, sanatta, düşüncede, kültürde, politikada, sporda, iş hayatında, midenin ve beden'in "tanzim" işinde; ırklar, cinsler, kültürler, toplumlar arasında farklı, yabancı, pür olmayana karşı despotça bir temizleme, arındırma operasyonunu meşrulaştıran "primitif", kaba bir ahlaktır: Gerçekliği salt fizik alanla sınırlayan Batı kültürü hijyenik (arındırmacı, indirgemeci, despot) bir kültürdür. Kadın sorununu, salt cinselliğe; cinselliği de politiğe indirgeyen feminist hareket, hijyenik (despot) bir harekettir...

Türkiye'de YÖK'üyle, medyasıyla, hükümetiyle vs. ortaklaşa olarak yürütülen tam bir hijyenik (despotça bir arındırma, temizleme) operasyonuyla karşı karşıyayız.

Ülkeyi, Müslümanlığın sembol ve anlam haritalarından, temel dinamiklerinden temizleme, arındırma operasyonuna ilahiyat kökenli bir rektörün de cevaz vermesi sadece trajik değil, traji komik bir oyundur. Yazık! Çok yazık!

Artık şunu anlamış olmamız gerekiyor: Bu ülke bugün siyasi, ekonomik ve toplumsal açıdan tam bir çıkmazın eşiğine sürüklenmişse, bunun tek nedeni, milletle uğraşılması, milletin sesine, sözüne, temsil ve takdir hakkına izin verilmemesidir.

Bu ülkenin en asli unsuru, en temel dinamiği Müslümanlık'tır. Bir ülkenin en temel, en asli unsurunun saçma sapan, hayali gerekçelerle yok edilmeye, temizlenmeye çalışılması, o ülkenin kendi bindiği dalı kesmesinden, kendi kaderini tersine çevirme aymazlığına kalkışmasından ve her bakımdan intihara sürüklenmesinden başka bir şey değildir.


25.EYLÜL.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Yusuf KAPLAN

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...