YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Metalaşan sanat, sanat süsü verilen meta

Frankfurt Okulu'nun önde gelen temsilcilerinden biri olan Adorno şöyle diyor: "Her sanatsal ilerleme ancak özgür olması halinde yaşamda kalıcı bir nitelik kazanır. Öte yandan gündelik kültür üretiminin niteliği beyliktir. Bu türden kültürler, kültür endüstrisinin tekeli tarafından teşvik edilir, geliştirilir ve yaygınlaştırılır. Gündelik kültürde her şey kör bir belirlenmişlikle geniş kitlelere ulaşarak onları kıskacı içine alır."

Günümüzden yaklaşık 50 yıl önce dile getirilmiş bu anlayışın, bugün hâlâ geçerliliğini koruduğunu ve hatta tam da bugünler için söylenmiş olduğunu düşünenlerdenim.

Bir süredir üzerinde durduğum popüler eğlence kültürünün 'şiir'i geniş halk kesimleri için aslî bağlamından sıyırarak gelip geçici bir üretim-tüketim mekanizması içinde salt bir 'eğlence' motifine indirgemesi hadisesi, tipik bir biçimde Adorno'nun tespitleriyle çakışıyor.

Günümüzde özellikle şiirin 'muhkem' alanını terke zorlanarak meta hâline getirilmeye ve öte yandan hiçbir estetik değeri olmayan birtakım manzumelerin "Şiir" adı altında ve sanat süsü verilerek yaygınlık kazanmasına çalışıldığını (Bunda da başarılı olunduğunu) görmekteyiz.

Bir şiir -çok özel istisnalar dışında- geniş halk kesimlerine nasıl ulaşır, o kesimlerin beğenilerine nasıl hitap eder veya o kesimlerin beğenilerini kazanır? Bu sorunun benim açımdan birbirini doğuran tek bir cevabı mevcut: Çokanlamlılığından fire verip tekanlamlı bir konuşma dilinin iklimine ayak uydurarak; insanların muhayyile gücüne tümüyle ket vurarak; sezgisel yetileri sıfırlayarak; poetik donanımdan yoksun bırakarak; algı/duyum zaafiyetine düşürerek..

İşte bugün popüler eğlence kültürünün prim vererek yaygınlaştırdığı ve geniş halk kesimlerine ulaştırdığı/sunduğu bir tür şiirin eğlence dünyasındaki konum ve işlevini sözünü ettiğim handikapların eşliğinde anlamlandırmak gerekiyor. Başka türlüsünü düşünemiyorum.

Şiir bilgisi/görgüsü olan herhangi birinin bu şiir süsü verilmiş 'şey'lere "Şiir" adını lâyık bulduğu görülmüş müdür bugüne kadar? Adorno'nun "Kör bir belirlenmişlik" dediği husus da, bu kritik eşikte kendini belli ediyor: Söz konusu manzumeler hiçbir sanatsal/poetik ölçüte sığmaksızın, adı üstünde "Kör" bir yaklaşımla revaç buluyor. Kitle psikolojisindeki tüketim zaafı, hiçbir 'seçme' şansına meydan vermiyor zira. Kolay algılananın, hemen tüketilenin geniş halk yığınları için biçilmiş kaftan oluşu bu yüzden olsa gerek..

Yazımızın sonunda Platon'a kulak vermek iyi bir çözüm olabilir belki. Platon, yüzlerce yıl öncesinden şunu hatırlatıyor bize: "Güzel şeyler zordur"!..


25.EYLÜL.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...