YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Deli gömleği

Ermeni tasarısıyla ilgili son gerçeği duydunuz mu? Tasarının Temsilciler Meclisi'nden geçmesi için olağanüstü çaba gösteren alt komitesi üyelerinden Christopher Smith Türk düşmanıymış… Smith'in aktif üyesi olduğu 'International Christian Concern' adlı kuruluş, Müslümanları "İlkel şehvetlerin peşinden koşan insanlar" diye tanımlıyor, İslâm'ı da 'karanlık bir din' olarak görüyormuş… (Hürriyet, 24 Eylül 2000) Amerikalı politikacının, tasarıyı, taşıdığı 'dinî motifler' sebebiyle desteklediği belli…

Bugünün 'Hıristiyan zihniyet dünyası', 500 yıl önce Martin Luther'in öncülüğünü yaptığı 'İslâm ve Türk karşıtı' ideolojik tavırdan olağanüstü etkilenmiştir; bu bakımdan, Batı'daki gelişmeyi anlamak o kadar zor değil. Anlaşılamayan, bu konuyu 'yeni bir keşif' olarak sunanların tavrı. Christopher Smith'in ideolojik hareket noktasını haberleştirenler, temel konularda, Smith'ten çok mu farklı düşünüyorlar acaba?

Bu sorunun cevabı, yine dün, çok satan bir başka gazetede yer alıyordu. Gazetenin başyazarı "Akıl ve yürek" başlıklı yazısına şöyle bir giriş yapmış: "Çağdaş hukukun disiplini yaratılmadığı zaman İslâm'ın nasıl bir toplumsal baskıya dönüştüğü ortada. İran'ı, Afganistan'ı, Arabistan'ı görüyoruz." Smith'in örgütü ile etrafa sun'i biçimde salınan korkuya zihinlerini teslim etmiş bizdeki kanaat önderleri arasında, birinin patavatsız diğerinin hafif çekingen olması dışında, fazla bir fark bulunmuyor.

Aslına bakılırsa, bugünün Türkiyesi, başyazarın iddiasını tersinden ispat ediyor. 'Çağdaş hukuk', daha doğru deyimiyle 'hukukun üstünlüğü' anlayışının eksikliği yüzünden, sistem, baskıcı özellikler taşıyor. Kendisini ayakta tutmak için hukukîliği bir tarafa bırakıp McCarthyci bir yüz takınabiliyor, 'simgesel ayırımcılık' yapmaktan çekinmiyor... (KHK ve üniversitelerdeki sakal/başörtüsü yasağını hatırlayınız.) Baskıcılığı sürdürebilmek için de geleceğini dışarıya ipotek etmekten çekinmiyor.

Geçen gün, burada, Ermeni tasarısı konusunun Türkiye'ye yansımasındaki bir garipliğe dikkat çekmiştim. Tasarı yasalaşırsa, Türkiye'nin başını müthiş ağrıtacak yepyeni bir süreç başlayacak, bu sebeple devlet yetkilileri tasarının önünü kesmek için seferber; ancak geçtiğimiz dönemlerde yaşananlardan farklı olarak, toplumun neredeyse bütünü konunun vahameti karşısında sağır… Devletin örtülü-örtüsüz beslediği bazı odaklar aldıkları parayı hak ettiklerini ispat için ayaktalar; ancak sivil toplum örgütleri de, vatandaş girişimleri de kulaklarını bu yeni gelişmeye kapamış durumdalar…

Bunun sebebi, son üç-beş yıldır yaşanan bir gerçek: 'Sosyal mukavele' zedelenmiş bulunuyor… 'Sosyal mukavele' teorisi devletle vatandaşları birbirine bağlayan zımnî bir anlaşma öngörür; devlet güvenliği sağlayacak, temel hizmetler sunacak, vatandaş da devlete sadakat gösterip, vatan hizmetine koşacak ve vergisini verecektir… Türkiye, son yıllarda, tam da bu noktada zorlanıyor. Üzerinde baskılar yoğunlaştıkça, vatandaş, kendini geriye çekiyor. Sivil girişimler çağı olması beklenen 21. yüzyılın başında, Türkiye Cumhuriyeti'nin devlete sadakatleri tartışılmaz vatandaşları, en kritik gelişmede ortalıkta görünmüyorlar…

Bu geri çekilmede en büyük pay, vatandaşın inanç sistemine yan gözle veya şaşı bakan bazı kendini bilmezlere ait; insanlar desteklerini talep edenlerle karşısında destek talep edilen konuyu gündeme getirenler arasında fazla bir fark göremiyor. Devlete verdikleri desteğin kendilerine baskı olarak döneceğinden endişe de duyuyorlar. Hızla, "Bırakın, ne halleri varsa kendileri görsün" noktasına doğru yol alındığı bir gerçek… Psikolojik eşik zorlanıyor.

O eşikten geri dönmek için yapılması gerekenler belli: Hıristiyan taassubunun izlerini taşıyan Ermeni tasarısına karşı çıkanlar, o taassubun altında yatan temel varsayımı paylaşmadıklarını açıkça belli etmeliler... Bunun ilk dışa vurumu, insanlar üzerinde uygulanan, temelsiz vehimlerin eseri önyargılara dayalı anlamsız baskılardan vazgeçilmesidir. İmam Hatip öğrencileri "Bugün acaba ne gibi sürprizlerle karşılaşacağız?" tedirginliğiyle gitmemeliler hergün okullarına; ikna odalarından "Ya örtünüz, ya geleceğiniz" ikilemiyle ikna olmadan çıkan genç kızlar vicdanlarına karşı harekete zorlanmamalılar… İnancın bir bedeli olabileceğini hiç düşünmemiş memur ve işçiler, yeni açılacak Meclis'in çıkaracağı yasanın 'giyotin' gibi başlarına ineceğini düşünmemeliler …

Geçmişte başarılı olamamış Ermeni tasarısı bu defa sonuç alırsa, bunun vebali, Türkiye'ye McCarthy deli gömleğini geçirmeye çalışanların sırtında kalacaktır…


25.EYLÜL.2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...