Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Ruhun yüceltilmesiİnsanın "gözünün görür", "elinin tutar" ve "ayağının yürür" hale gelebilmesi için gönlünün derinliklerinde uzun bir yürüyüşe çıkması gerekir. Çünkü kişi ruhunun şiirini yakalayamazsa iç ve dış dünyasını zenginleştiremez. Faulkner'a göre sanatın amacı insanın ruhunu yüceltmektir. İnsanın ruhu borsayla değil, şiirle beslenir. Şiirsiz insan coşkusuz insandır. Şiiri yakalayan toplum iyilikten, güzellikten ve doğruluktan kolay kolay ayrılamaz. Şiiri yakalamak için görünen dünyayla görünmeyen dünyayı bir bütünün iki farklı yüzü olarak görmesini bilmek gerekir. Toprağa düşen bir tohumun yeryüzüne çıkabilmek için suya ihtiyaç duyduğu gibi, insan da gönlünün zenginliklerini ortaya koyabilmek için öğrenime ihtiyaç duyar. Öğretirken öğrenmenin ustaları, kötülükteki iyilikleri büyütürken, iyilikteki kötülükleri küçültürler. Mevlana gibi, onlar, her iyilikte bir kötülük, her kötülükte bir iyilik olduğunu bilirler. Bu yüzden onlar, ömürlerini iyilikleri özendirmeye, kötülükleri de önlemeye adarlar. Öğrenim bir yüzünde sanat, diğer yüzünde de bilim olan bir bütündür. Sanatsız bilim, bilimsiz sanat güçlü ve doğurgan olmaz. Çünkü, sanatsız bilim yüzeysel, bilimsiz sanat da yoksul olur. Bilimin gelişip, büyüdüğü ortamlarda tabiatın kural ve yasaları geçerlidir. Bu alanın bilgisi görünen eğitim kurumlarında büyütülür. Bu dünyanın bilgileri deney ve gözleme dayanır. Bu bilgiler zamanla hem gelişir, hem de değişirler. Sanatın dünyasında ise, tabiatötesi alan önemlidir. Bu alanın ilkeleri, tabiatın ilkelerini de kuşatan evrensel doğrulardan kaynaklanır. Bu dünyanın ana kaynağı "Kutsal" kitaplardır. Kutsal kitaplar hem tabiatı hem de tabiatötesini aydınlatırlar. Çünkü onlar akıl üstü, ancak akıl dışı değildirler. Bilimin verileri, onların haberleri ışığında doğrulanırlar. Bunun içindir ki, tarihin hiçbir döneminde kimse, onların ışığını söndürememiştir. Kıyamet'e kadar da söndürmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Sanatın boyutları bilimin boyutlarını aşar. Sanatın evreni yanında bilimin evreni çok daha küçük kalır. Bilim dünyasında fiziksel doğrular, sanat dünyasında da metafizik doğrular belirleyicidir. Beş duyunun egemen olduğu dünyada bilimin verileriyle yol alınır. Ancak bu bilimin sanatın kapsadığı alanın dışında olduğu anlamına gelmez. Çünkü sanat bilimden, bilim de sanattan bağımsız değildir. Bilim deney ve gözleme dayanırken, sanat doğrularını ortaya koyarken isbat etme kaygısına düşmez. Sanatın doğruları gerçek hayatla örtüştüğü ölçüde kabul görür, örtüşmediğinde ise, kendiliğinden silinip gider. Sanat ve bilim karşılıklı ilişki içinde birbirini besler büyütür. Biri olmadan diğeri varlığını sürdüremez. Eğitim bu iki dünyayı birlikte ele aldığı ölçüde eğitim olur. Sanatla iç dünyasını aydınlatamayanlar, bilimle dış dünyalarını hiç aydınlatamazlar. Bu bağlamda belirleyici alan dış dünya değil, iç dünyadır.
ngurdogan@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|