Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Millet 'kan ağlarken' 'kan depolamak'!Ortadoğu kan ağlıyor. Kana doymak bilmiyor Ortadoğu'ya çeki düzen veren "lokal ve global korsanlar". Çocuklar öldürülüyor; savunmasız, masum insanlar katlediliyor; hem de tüm dünyanın gözü önünde. Ama Chomsky'nin yerinde adlandırmasıyla bölgeye çeki düzen veren "lokal ve global korsanlar", bu vahşice ve canice katliamları nihai olarak sona erdirecek çözüm yolları bulmak yerine, kurmaya çalıştıkları sömürü düzenini korumanın telaşı ile bir toplantıdan ötekine koşuşturarak "kan depolamakla", kurdukları haksız hegemonya düzeninin her şeye rağmen "kan kaybetmemesini" sağlamakla meşguller. Amaç, söylenildiği gibi barışın tesis edilmesini sağlamaya çalışmak değil; tam aksine, Filistin'deki cirmi küçük anlamı büyük "pis gerçekler"in, yıllarca bir toplantıdan ötekine koşuşturularak ve üzerinde kafa patlatılarak geliştirilen o "güzelim" hayali "teorileri", projeleri, stratejileri tedavülden kaldırmasından duyulan korkuyu bertaraf etmeye çalışmak. Somut gerçekler karşısında "kan kaybetmeye" başladığı gözlenen hegemonya düzenlerini sürdürebilmek için "taze kanlar depolamak". Bunun yolu, hayatın gerçeklerine bakmak değil; hayattan fena halde uzak ve kopuk toplantı salonlarında koşuşturup durmak ve işi masada bitirmek. Ortadoğu toplantılarından Kızılay'ın evlere şenlik kriz toplantılarına geçiyoruz... Anlaşılan o ki, "kana doymayan" sadece Ortadoğu değil. Kızılay da "kana doymuyormuş" ve fena halde "kan sıkıntısı" çekiyormuş. Marmara depreminden sonra Kızılay'da dönen kirli dolapların art arda gün ışığına çıkması, halkın Kızılay'a duyduğu güveni fena halde sarsmıştı. O yüzden olsa gerek, şu an Kızılay, "kan yetmezliği"nden "küt" diye gitmek üzereymiş! Acı ama gerçek... Habere göre, Kızılay'ın yalnızca İstanbul'daki normal kan ihtiyacı 100 bin üniteymiş; ama Kızılay'ın elinde İstanbul için sadece 40 bin ünite kan varmış. Ne diyelim... Olacağı buydu. Milletin "kanını emeceklerine", işlerini adam gibi yapmış olsalardı; bugün Kızılay, "kan yetmezliği"nden bitkisel hayata girmek durumunda kalmaz, "kana doyamayacak" feci bir sıkıntı yaşamazdı! Renkleri kesinkes farklı olan Ortadoğu ve Kızılay'ın kanlarına ilişkin komediye dönüşen bu iki trajik tablodan sonra, sürgit kan kaybeden ve böyle gittiği sürece de hayatını ve hayatiyetini bile yitireceğinden korkulan ülkemizin ekonomisindeki acınası "kansızlık" halinin nedenlerini gözler önüne seren ürkütücü rakamların tablosunu vermenin tastamam sırası galiba... Ekonomiyi tam bir çıkmazın eşiğine, toplumun hayatını da çekilmez hale getiren hükümetin kamu harcamalarında nasıl cömertçe (=savurgan) davrandığını ve "kan depolamaktan" çekinmediğini gözler önüne seren rakamlar bunlar. Internet'te Liberalhareket'in elektronik grubu'nda Mehmet Nezih'in Ankara Sanayi Odası'ndan yapılan çeşitli açıklamalara dayanarak derlediği kamu harcamalarındaki dramatik artışa ilişkin rakamlar, Taner Akçam'ın dediği gibi gerçekten de "insanın aklını başından alacak" kadar ürkütücü! İşte hükümete "kan depolayan" kamu harcamalarındaki astronomik artışın son bir yıllık bilançosu: Yurtiçi görev ve yolluklar %125,
Kamudaki savurganlığa ilişkin rakamlar da insanın "kanını donduracak" cinsten: 2.750.000 devlet memuru var. 50.000 kamyon, 35.000 kamyonet, 20.000 otobüs, 20.000 minibüs, 95.000 otomobil ve 11.000 diğer araçlar olmak özere kamunun elinde ve emrinde toplam 231.000 araç bulunuyor. Oysa bu sayı, Almanya'da 15.000, Japonya'da 10.000, İngiltere'de ise yalnızca 12.000. Yine Türkiye, sadece makam aracı şoförlerine yılda 600 TRİLYON ödüyor. Türkiye'de 294 gümrük var; Almanya'da 60, Fransa'da ise 53. Kamunun elinde 19 özel uçak var. Oysa bu sayı, Almanya'da 14, Kanada'da 17, Pakistan'da 7, Portekiz'de 4, Norveç'te 3, Yunanistan'da ise sadece 1. Türkiye'de, devlet dairelerinde çoğu uluslararası görüşmeye açık 162,000 telefon var; bunlar için ayda 5 TRİLYON TL ödeniyor. 2000 yılı bütçesinde 34 bakanlığın harcama tutarı 75 KATRİLYON. Bu rakam, yıllık milli gelirimiz olan 124 KATRİLYON' un %60'ına eşit. 1993'te bu oran % 24 idi. Ankara'da bir büyük özel hastanede çalışan kişi sayısı 650; SSK Dışkapı Hastanesi'nde çalışan kişi sayısı 2.600. Türkiye, 1 ayda 2 KATRİLYON vergi topluyor ve tamamını faize ödüyor. Yurtdışında 7.500 kişi devletten maaş alıyor. Bunların 3.300'ü müşavir ve çoğu yabancı dil bilmiyor! Ve son bir rakam: 1999 yılında harcıraha ayrılan para 100 milyon ABD Doları'nı geçiyor! Millet "kan ağlarken", "kana doymamak" ve "kan depolamak" diye buna denir işte!
ykaplan@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|