Türkiye'nin birikimi... | ||
|
"Beklenen Ekim" geldi ve başlıyorBütün siyasi hesapların ertelendiği mevsim, çözüm bekleyen bütün problemler için işaret edilen vakit; "Hele bir Ekim gelsin de..." denilen Ekim, geldi ve 9 günlük peşrevin ardından fiilen bugün başlıyor. Takriben Kasım'ın ilk haftasına kadar da sürecek. Önümüzdeki bir ayın içine sığdırılacak olayların herbiri tek başına çok değerli ve aynı zamanda herbiri bir diğerinin ateşleyicisi olma özelliğini taşıyor. İlginç olan nokta, beklenen bütün gelişmelerin odağında Fazilet Partisi ve onunla yakından ilgili isimlerin bulunmasıdır. Takvim yapraklarını çevirmeye hemen başlayalım... Bugün, Fazilet Partisi'nin ilk ve tek genel kongresinin iptali için mahkemeye yapılan başvuru görüşülecek. Mahkemenin vereceği karar; Recai Kutan'ın Abdullah Gül'e az bir farkla üstünlük sağladığı kongrenin tekrarlanıp tekrarlanmayacağı sorusunun cevabı olacak. Mehkeme ne karar verir ve bu kararın yansımaları ne olur, kestirmek mümkün değil ama ne çıkarsa çıksın bunun, pusuda bekleyen asıl dava yani, "kapatma" davasını yakından ilgilendireceği muhakkaktır. Neticesi bugün belli olmasa da mahkemenin kararı, "çok bilinmeyenli denklem"in hiç olmazsa bir parçasını çözmek açısından değer taşıyor. İki Meclis isi karar
Ve Perşembe... Perşembe günü, iki Meclis'te iki önemli gelişme yaşanacak. Birincisi, Meclis Başkanlığı için ilk turun başlamasıdır ki bu, yarının da boş geçmeyeceğini, son başvuru zamanına kadar siyasi pazarlıkların devam edeceğini gösteriyor. İkinci önemli gelişme dışarıdan... ABD Temsilciler Meclisi bir aksilik olmazsa Ermeni Tasarı'nı oylayacak. Bunun, konumuzla ne alakası var demeyin. İki alakası var... Birincisi, denizaşırı müttefekimizin iç siyasetle ne kadar alakası varsa o kadar var. İkincisi de tasarı kabul edilirse, içeride "Türk'ün Türk'ten başka dostu yok" ekseni üzerinden içe kapanıklık politikası üreten ve son zamanlarda güvenilirliliği Cumhurbaşkanı'nın altına inse bile, etkinliği pek değişmeyen kurumumuzun elinin dolaylı olarak güçlenme ihtimali var. Perşembe geçti, Cuma geldi... Meclis Başkanlığı yarışı devam ediyor. Partiler bu arada, Meclis komisyon başkanlıkları ve üyelikleri için listelerini belirliyorlar. Özellikle, Anayasa ve Adalet komisyonları çok önemli... Niye mi? Anayasa ve Adalet eksiğimiz var da ondan. Bazı çevrelerin, ANAP'lı Anayasa Komisyonu Başkanı Ertuğrul Yalçınbayır'dan rahatsız odukları ve Yılmaz'dan oraya başka bir ismi "tayin" etmesini rica ettikleri fısıltıları boşuna yayılmıyor. Ayrıca, 8 Kasım'da altına imza atacağımız AB Katılım Ortaklığı Belgesi var ki, orada yazılması muhtemel bazı cümlelerin yolu da bu komisyonlardan geçiyor. Ama, oraya daha var.. Trilyon ve kapatma davaları
Çünkü, önümüzdeki haftada da Türkiye'yi yerinden oynatacak davalar görülecek. Meclis'teki yarış ve seçimler devam ederken 19 Ekim'e geleceğiz. O gün, "kapatılan ama yöneticilerin başı hala beladan kurtulamayan Refah Partisi'nin" ünlü "trilyon davası"nın büyük bir ihtimalle karar duruşması yapılacak. Yasaklı siyasetçiler Erbakan, Kazan ve Tekdal'ın yanısıra, bugün siyasette aktif olarak bulunan Gül, Aksu, Asiltürk ve Menderes gibi isimleri de yakından ilgilendiren bu davadan çıkacak bir ceza kararı; halen konuşmakta olduğumuz birçok şeyi geçersiz hale getirebilir. Yine de hiçbir gelişme, FP hakkındaki kapatma davasının neticesi kadar önemli görünmüyor. Anayasa Mehkemesi takvimi henüz ilan etmedi ve gündeminin çok yoğun olduğu biliniyor ama, dava büyük ihtimalle önümüzdeki hafta görüşülmeye başlanacak. Yani, trilyon davası duruşması beklenmeden ya da bu duruşmanın hemen ardından!... Küçük bir ayrıntı daha! Erbakan'ın 312. maddeden aldığı cezanın tashih-i karar başvurusu da bu aralarda görüşülüp karara bağlanacak. Türkiye bir harita çizecek ama...
Görüldüğü gibi, mahkemeler oldukça yoğun. Önümüzdeki günlerde Meclis'i de yoğun bir yasama gündemi bekliyor. Sadece, 312. Madde değişikliği ve Anayasa mahkemesi'nden dönen Af Yasası'nın görüşülmesi vekilleri yorgun düşürmeye yeter de artar bile. Özetle, önümüzdeki 30 günde beyaz bir kağıdın üzerine bazı noktalar konulacak ve bu noktalar birleştirildiğinde ortaya, Türkiye'nin kendi eliyle çizdiği bir harita çıkacak. Bu, AB'nin önümüze koyduğu ve en önemli adımı 8 Kasım'da atılacak "yol haritası" mı yoksa, yine o bildik; "Edirne'den Kars'a, Sinop'tan Anamur'a" haritası mı olacak, göreceğiz. Biraz sabır... Aylardır beklediğimiz Ekim geldi nasıl olsa!
mkaraalioglu@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|