Türkiye'nin birikimi... | ||
|
Unutturamazsınız!Geçtiğimiz haftaya kadar Türkiye'nin tek gündemi yolsuzluktu. Ancak Af Yasası ve polis eylemleri derken yolsuzluk birdenbire gündemden düştü. Bu bıçak gibi kesilişin arkasında sadece af ve diğer eylemlerin olduğunu sanmıyorum. Şöyle bir geriye doğru gittiğimizde, özellikle banka operasyonlarıyla ilgili olarak, gerek banka sahipleri gerekse bankanın üst düzey yetkilileri ile ilgili tüm işlemler yapıldı ve tutuklandılar. İşin ilginç yanı sözkonusu yolsuzluklar bürokratlara hatta siyasilere kadar dayandı. Yolsuzluk olayları gündemdeyken bu konuların merkezinde olan bir yetkili; "Bu yapılanlar aysbergin görünen kısmı. Asıl önemli olan diğer kısmı. Yani Murat Demirel'in yaptıklarını ortaya çıkarmakla iş bitmiyor. İşin aslı ona yardımcı olan bürokrat ve siyasilerin yaptıklarını ortaya çıkarmak. Yoksa bu temizliğin hiçbir anlamı olmaz" demişti. Ve bugün bakıyoruz söylenen noktaya gelindi. Yolsuzluklar bütün belgeleriyle bürokrat ve siyasilere kadar dayandı ancak üstüne gidilmiyor. Egebank ve Etibank skandallarında bürokratların bu bankaları nasıl kolladıklarını belgeleriyle ortaya koymamıza rağmen, bu belgeler görmezden gelindi. Hafta içinde VAVEK tarafından düzenlenen "yolsuzluk paneli"nde de VAVEK Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu durumu dile getirdi. Kılıçdaroğlu, yolsuzluğun taraflarından birinin kamu olmasının yolsuzlukları yüzde yüz belgeli hale getirdiğini belirterek, "Belgeli bir olayı gündeme getirilen kişilerin neden yargılanamadığını anlayamıyorum. Yolsuzluk yapanların hoşgörüldüğü ya da görmezden gelindiği bir toplum uygar bir toplum olamaz" dedi. Kılıçdaroğlu dedi demesine de bunu duyacak kimse var mı, onu bilmiyorum. Sadece unutulanlar bu mu? Kayınvalide skandalının sonu ne oldu? Özellikle bu konuyla ilgili olarak tutuklanan avukat Aydoğan Semizer neler anlattı? Yine Egebank skandalının kilit isimlerinden olan Hakan Ferhatoğlu'nun ifadelerinde neler saklı? Etibank'a el konmasından çok kısa süre önce Sabah Grubu'nun işadamı Turgay Ciner'e satışı ile ilgili incelemeler ne aşamada? Sabah Gazetesi'ni üçlü konsorsiyuma sattığını açıklayan ancak daha sonra satılıp satılmadığı tam bir muammaya dönüşen satış işlemi ile ilgili açıklanmayan gerçekler nelerdir? Bunlar belki unutturulmaya çalışılıyor. Ancak biz bu soruların takipçisi olacağız.
Zihnali 'kırmızı bülten'le aranıyor
Defalarca bu köşede Egebank operasyonunun yanısıra kamu bankalarında yaşanan usülsüzlüklerde de kilit isim olan Raif Zihnali'yi konu ettik. Zihnali ile ilgili son yazımızda ise sanıldığının aksine, Zihnali'nin firmalarından Maddox'un değil Tancot firmasının kilit firma olduğunu belirtmiştik. Zihnali'nin bu firması İngiltere'nin vergi cenneti Isle of Man adasında, banka hesapları ise İsviçre'deki Museviler'e ait Discount Bank und Trust Company'de. Geçen yıl Bankgesellschaft Berlin İnternational SA(BGBI), Murat Demirel ve Maddox'u dava edince, apar topar bu hesabı kapatmıştı. Zihnali'nin şahsi hesabının da bu bankada olduğu söyleniyordu. Yine yazımızda Zihnali ve Tancot'un bu bankadaki hesaplarının son derece önem taşıdığını, son 10 yıldır Türkiye'deki bankacılık işlemlerinde yaşanan bir çok karanlık noktayı aydınlatabilecek bilgilerin bu hesaplarda gizli olduğunu yazmıştık. Aldığımız son bilgilere göre; Türkiye'deki birçok kredi ilişkisinin kilit ismi olan Zihnali kırmızı bültenle aranıyormuş. Dileğimiz bir an önce yakalanması. Bu arada, birçok kişinin de uykuları kaçıyor, yakalanmaması için dua ediyorlardır...
Ecevit ve TÜSİAD: Tarih tekerrür eder mi?
Geçtiğimiz hafta içinde ülkemizde çok ilginç olaylar yaşandı. Bu olayların kimisi alışılmadık kimisi ise geçmişi hatırlatır nitelikteydi. Alışılmadık olayların başında polisin yürüyüşü geliyordu. Daha sonra bu olayın yankıları bitmeden, hükümete o ana kadar her anlamda destek olan iş çevreleri hükümete çok ağır eleştirilerde bulundu. Hükümet önce Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nden (TOBB) daha sonra da Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği'nden (TÜSİAD) zılgıtı yedi. Özellikle "patronlar klubü" TÜSİAD hükümete "Artık milleti kandırmayın" diyecek kadar ileri gitti. Bu aslında Başbakan Bülent Ecevit ve kamuoyu tarafından öyle alışılmadık bir gelişme değil. 1979 yılında da aynı TÜSİAD gazetelere sayfalarca ilan vererek o dönemin Başbakanı Ecevit'i yerden yere vuruyordu. Ve onun arkasından olanlar malum. Hafta içindeki gelişmeleri görünce aklıma "acaba" sorusu takıldı. Acaba tarih tekerrür edecek mi? Bakalım önümüzdeki günler neler gösterecek?
mkelkitlioglu@yenisafak.com
|
|
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|