"Asla ve asla affetmem!"
Ekranda İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, TBMM Genel Kurulu'nda Çevik Kuvvet'e mensup binlerce polisin gerçekleştirdiği yasadışı sokak gösterisini değerlendiriyordu. Her zamankinden daha gergin bir ruh hali içinde olduğu belliydi. Konuşmasının özellikle bir bölümü birkaç kez ekrana getirildi. Tantan, polisin yaptığı eylemi "Asla ve asla affetmiyorum" diyordu. Haddinden fazla dokunaklı bir sahne! Polisin sokaklarda siyasi içerikli sloganlarla "kabza kaldırdığı" bir yasadışı gösterisi sonrasında, medeni bir memlekette ilk iş olarak Başbakan'dan görevden "affını" istemesi gereken bir İçişleri Bakanı meseleyi kendisinin kimleri "asla ve asla" affetmeyeceği noktasına getiriyordu. Bir memlekette "siyasetin öznesi" diye bir kavram sizlere ömürse, olacağı budur... Memleketin silahlı güçleri içinde "paralel bir ağ" içinde örgütlendikleri apaçık olan ve sayıları hiç de küçümsenmeyecek dereceye ulaşmış Emniyet güçleri için ancak "Asla ve asla affetmiyorum" gibi dokunaklı sözler etmekle yetinilir... Oysa çözüm, eğer medeni bir memleket (yani "sivil özgürlüklerin" garanti altında olduğu bir memleket) olmak istiyorsak, bambaşka bir icraattadır: Niçin ve nasıl "kışkırtıldıkları"na bakılmaksızın, topluma ve hükümete silah gösteren göstericilerle birlikte başta Emniyet Genel Müdürü olmak üzere olaylarda ihmali ve açık/kapalı cesaret verici tavrı görülen Emniyet amirleri görevden hemen uzaklaştırılmalıdır. Sadece "açığa alınarak" değil, haklarında ceza davaları da açılarak tabii ki...
İçişleri Bakanı TBMM'deki konuşmasında başka anlamlı sözler de etmiş. Çevik Kuvvet'i son operasyonlardan rahatsız olan menfaat çevrelerinin kışkırttığını ima ediyor. Görülen o ki, Tantan'ın bu tezi basının büyük bölümünce de destekleniyor. Çevik Kuvvet'in yasadışı sokak gösterilerinin "yolsuzlukla mücadele operasyonları"nın gerçekleştirildiği merkezlerle ortaya çıktığı hatırlatılarak okurların iki olayı ilişkilendirmesi isteniyor... Diyelim ki iki olay arasında istenen ilişkiyi kurduk. Ne değişir? Çevik Kuvvet gibi toplumla her an karşı karşıya olan polis kuvvetinin başkaldırısını anlama ve gerekli önlemleri alma yolunda neyi değiştirir bu ilişkilendirme? Yolsuzlukla mücadelenin doğrudan sonucu polisin isyanı olacaksa, aman istemez "Temiz Toplum" geri kalsın! Yoksa bütün bu olup bitenler de artık rüyalarımıza girmeye başlayan "Tapınak Şövalyeleri"nin bir marifeti mi?
Tantan, TBMM'deki konuşmasında "işkenceci polislerin af kapsamına alınmamasının teşkilatta moral çöküntüsü yarattığı"nı da söylemiş. İçişleri Bakanı, bu yönde bir çalışma yapması için Emniyet Genel Müdürü'nü Meclis'e yollayanın da kendisi olduğunu ilave ediyor. Siz şu hale bakın! Ülkenin İçişleri Bakanı teşkilatın "moral çöküntüsü"ne uğramasını engellemek için baştan sona "immoral" olan işkenceci polislerin kurtarılması için çaba sarfediyor...
Tabii ki TBMM de bir başka âlem... Meclis'te İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken bir hafta önce Okmeydanı'nda afiş asarken öldürülen 21 yaşındaki Özkan Tekin'in hikayesini bir milletvekili bile merak etmez mi? Polise ateş açtıkları için öldürüldüğü söylenen bu gencin üzerinden çıkan silahın nerede olduğunu bir milletvekili bile sormaz mı?
Yani sonuç olarak: "Asla ve asla affetmem!"
18.ARALIK.2000
|