Logo... Yazarlar...

FEHMİ KORU


Uğur Mumcu'yu öldüren sorular

D oğu Perinçek'in kaleme aldığı bildiriyi dağıttığı için yakalanan Öcalan, esas fail olduğu halde, savcı "Bir yanlışlık yaptık" diyerek Öcalan'ı aklamış. Uğur Mumcu, bu garipliği, kararı veren askeri savcıya bizzat sormayı düşünüyordu. Suikasta uğramasaydı, ertesi gün, Öcalan'ı salıveren askeri savcı Baki Tuğ ile görüşecekti.

Lisedeyken 'sağcı' olan Öcalan'ın Kesire Yıldırım ile evlenmesi, başları her sıkışınca yanlarına koşan 'pilot' Necati Kaya'nın kimliği, Öcalan'ın burs almak, iş bulmak ve tayin yaptırmakta karşılaştığı kolaylıklar ve diğerleri... Bunlar tesadüf müdür, yoksa büyük bir planlama ile mi arka arkaya gelmiştir?

Mahkemenin ilk günü, kimlik bilgileri alınırken, "Evli misiniz?" sorusuna, Abdullah Öcalan tam anlaşılmayan bir cevap vermişti. Abdullah Öcalan 24 Mayıs 1978 tarihinde, Ankara Gençlik Parkı Nikâh Salonu'nda Kesire Yıldırım ile evlenmişti. Çiftin yolları sonradan ayrıldı, örgüt içi çatışma çıktı; ancak boşanma zemini bulamadıkları için, Abdullah-Kesire Öcalan yasalar önünde hâlâ evli görünüyorlar.

Hürriyet Kesire Yıldırım'ın köklerini araştırmış ve öğrenciliği döneminde 'sağ eğilimli' olduğunu tespit etmiş. (Ne tuhaf, Uğur Mumcu'ya göre, Abdullah Öcalan da, ilk gençliğinde 'sağ' eğilimliymiş, anti-komünist yazarların konferanslarına katılırmış...) Hürriyet, Yıldırım ailesinin Elazığlı olduğunu kaydediyor.

Yıldırım Ailesi Tuncelili; Alevi, ama Kürt değil. Uğur Mumcu'ya göre, aile, Tunceli'nin Mazgirt ilçesinden, çevrelerinde CHP'li olarak tanınıyor... Baba Ali Yıldırım 1940'lı yıllarda Elazığ'ın Karakoçan ilçesine yerleşiyor. 6 çocuklu ailenin en büyüğü Kesire Yıldırım, Abdullah Öcalan'la nikâh masasına ve örgüt beraberliğine gidecek yola Ankara'daki öğrencilik günlerinde girmiş...

Uğur Mumcu, Kesire'nin babası için ilginç bilgiler veriyor. Ankara Etlik'te geçen günlerinde değişik irtibatlar içindeymiş Ali Yıldırım. Abdullah Öcalan da, yıllar sonra yaptığı açıklamalarda, Ali Yıldırım'ın MİT ile irtibatlı olduğunu ileri sürüyor. Cumhuriyet gazetesinin, 1985 yılında, Ali Yıldırım'ın ağzından, "Kızımızı bu adama onu devletin kontrolü altında tutabilmek için verdik" dediğini de yine Öcalan'dan öğreniyoruz...

Abdullah Öcalan'ın örgütü kurduğu ilk günlerde yanında peyda oluveren bir isim de 'pilot' lâkaplı Necati Kaya. Mumcu, Öcalan ile 'pilot' Necati'yi tanıştıranın Enver Polat adlı Huruçlu biri olduğunu yazıyor (Öcalan, aynı kişinin adını Abdurrahman Polat olarak verecek ve Ağrılı olduğunu söyleyecek). Pilot "Kürt olduğu için ordudan atıldığını" söylemiş Öcalan'a. Ne zaman paraya ihtiyaç duyulsa hemen yardıma koşan Necati Kaya yeni kurulan örgüte eylem de teklif ediyormuş. "Dersim'i bombalayan pilot" diye tanımladığı "Atatürk'ün manevi kızı" Sabiha Gökçen'i öldürmeyi teklif etmiş sözgelimi; Öcalan'a, "Evini biliyorum, yeter ki sen emret abi" diyerek...

Uğur Mumcu'nun dikkat çektiği bir başka konu da Öcalan'ın memuriyetinde rastlanan tesadüfler. Tapu Kadastro Lisesi mezunu Öcalan 1969 yılında Diyarbakır Tapu Müdürlüğüne tâyin edilmiş. Göreve yeni başlayan memurların iki yılını doldurmadan başka bir ile yatay geçiş yapması mümkün olmadığı halde, Abdullah Öcalan, bir yıl sonra kendini İstanbul Bakırköy'e tâyin ettirmeyi başarmış... (Burada, sonraları gireceği İstanbul Hukuk Fakültesi'nden, yine yatay olarak, Ankara SBF'ye geçiş yapacağını da hatırlatalım).

Bir de tutuklanıp salıverilme öyküsü var Abdullah Öcalan'ın. Doğu Perinçek'in kaleme aldığı Şafak bildirisini dağıttığı için yakalanan Abdullah Öcalan esas fâilmiş ve askeri savcı önemli suçlardan cezalandırılmasını istemiş... Ancak, duruşma sırasında görüşünü değiştirmiş savcı ve "Bir yanlışlık yaptık" diyerek Öcalan'ın bildiri dağıtmaktan aklanmasını talep etmiş... Dönemin sıkıyönetim mahkemeleri askeri savcılarının eğilimlerini iyi bilen Uğur Mumcu, bu garipliği kararı veren askeri savcıya bizzat sormayı düşünüyordu. Suikasta uğramasaydı, ertesi gün, Öcalan'ı salıveren askeri savcı Baki Tuğ ile görüşecekti.

Lisedeyken 'sağcı' olan Abdullah Öcalan'ın, Kürt olmayan, çevresinde 'sağcı' bilinen ve babası değişik ilişkiler içindeki Kesire Yıldırım ile evlenmesi, ikilinin Kürt dâvâsını savunacak PKK örgütünü kurmaları, başları her sıkışınca yanlarına koşan 'pilot' Necati Kaya'nın kimliği, Öcalan'ın burs almak, iş bulmak, tayin yaptırmak ve fakülte değiştirmekte karşılaştığı kolaylıklar, önceleri ceza vermeyi düşünen askeri savcının kendisini salıvermesi... Bütün bunlar birer tesadüf de olabilir elbette. Bunlar acaba birer tesadüf müdür, yoksa bu kadar tesadüf büyük bir planlama ile mi arka arkaya gelmiştir?

Uğur Mumcu'nun ölümünden sonra yayımlanan 'Kürt Dosyası' kitabında yazdıkları akla bir dizi soruyu getiriyor. Kitapta yer alan bilgilerin, ölümünden sonraki açıklamalardan öğrendiğimize göre, Emniyet ve MİT kaynaklı olduğunu da unutmayalım. Yaşasaydı, MGK genel sekreterliğinin kendisi için hazırladığı bilgi notundan da yararlanabilecekti.

Belki savcının bugün okunacak esas hakkındaki mütalaasında Uğur Mumcu'nun kitabından çıkardığımız soruların cevaplarını bulabiliriz. Umarım buluruz.


 

koru@turnet.net.tr


  8 Haziran 1999 Salı


Uğur Mumcu, Kesire'nin babası için ilginç bilgiler veriyor. Ankara Etlik'te geçen günlerinde değişik irtibatlar içindeymiş Ali Yıldırım. Abdullah Öcalan da, yıllar sonra yaptığı açıklamalarda, Ali Yıldırım'ın MİT ile irtibatlı olduğunu ileri sürüyor. Cumhuriyet gazetesinin, 1985 yılında, Ali Yıldırım'ın ağzından, "Kızımızı bu adama onu devletin kontrolü altında tutabilmek için verdik" dediğini de yine Öcalan'dan öğreniyoruz...


 

|| ANASAYFA || GÜNDEM || POLİTİKA ||
|| DÜŞÜNCE || YAZARLAR || SERBEST KÜRSÜ ||
|| AÇIK OTURUM || LİNKLER ||
|| YENİ ŞAFAK'a Mesaj ||


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© 1998 ALL RIGHTS RESERVED