Logo... Yazarlar...

Becerememek

Ahmet TAŞGETİREN

K ayseri'de Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ile görüştüm Özhaseki, depremin ilk gününde Valiliğe başvurup, nasıl bir yardımda bulunabileceğini soran, akşama kadar, Ankara'daki koordinasyonsuzluk sebebiyle herhangi bir haber çıkmadığı için ikinci gün 100 kişilik personelle birlikte iş makinalarını Adapazarı'na yollayıp deprem hizmetine koşan bir yönetici... Bugüne kadar ekipleri orada çalışıyor. Ayrıca gönderdiği ekmek miktarı yüzbinleri buluyor. Çeşitli gıda miktarı ise trilyonluk değerlere baliğ oluyor.

Bunun yanında Özhaseki, talep üzerine Derince'ye de iş makinaları, çadırlar, seyyar banyo ve tuvaletler göndermiş. Orada da hizmet sürüyor.

Ama benim burada dile getirmek istediğim asıl mesele başka. Başkan, belki de depremzedelerin iskanı için en özgün teklifi getiren kişi... "Bir Kayseri mahallesi kuralım" fikri ondan geldi ve ardından başka mahalle teklifleri ortaya çıktı...

Başkan diyor ki:

-Prefabrik değil, kalıcı ev inşa etmek istiyoruz. Her ev 7 bin dolara, yaklaşık 3-3.5 milyar liraya mal olacak. Bir prefabrik evin maliyeti ise 2 milyar lira civarında. Prefabrik ev ikinci bir defa daha kullanılma şansına sahip değil. Biz, üç odalı 500 konutu 4 ay içinde teslim edeceğiz. Ev yapımı için müthiş bir başvuru yarışı var. Sadece İstikbal, 50 konutu üstleniyor. İstanbul'daki Kayserililer dahil böyle ikişer üçer üstlenen kuruluşlar mevcut. Bir kuruluş, tüm evlerin soba ihtiyacını karşılayacağını, İstikbal her eve kanepe temin edeceğini, bir başka kuruluş fırın vereceğini, bir başkası tüm evlerin halı ihtiyacını karşılayacağını bildiriyor. Belki de dayalı döşeli evler ortaya çıkacak. Ayrıca şunu belirteyim ki, bizim uygulayacağımız tünel kalıp tekniği ile 50 bin konutun 6 ay içinde bitirilme imkanı mevcut. Sanırım hükümet, kalıcı konutları yapalım derken depremzedeler kışın ortada kalır endişeiyle olumsuz maliyet unsuruna rağmen, geçici prefabrik konutları tercih etmek zorunda kaldılar.

Başkan diyor ki:

-Oysa devletin elinde onbinlerce konutluk sosyal tesis var... Bir kışlık süre için onları devreye sokacak bir formül geliştiremediler anlamıyorum.

Başkan, yardımlarda öne sürülen tek şartın "işi Kızılay'ın vs'nin değil, doğrudan Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin yürütmesi" olduğunu, aksi halde hiç kimsenin yardıma yanaşmadığını ifade ediyor. "Güven unsuru son derece belirleyici bir etken haline geldi" diyor.

Henüz start verilmiş değil. Çünkü henüz evlerin yapılacağı alan tahsis edilmiş değil. Şu an başkanlık sadece katılımcıların adını tesbit etmekle yetiniyor.

Yalnızca şu hadise, neden varlık içinde yokluk yaşandığını, depremzede insanlarımızın da neden çile içinde çilelere katlandığını ortaya koyan çok çarpıcı bir örnek. Un var, yağ var, şeker var, ama usta yok ki helva yapıp yiyesiniz... Türkiye ne yazık ki bu halde.

Deprem bölgesinden her gün bir başka feryad yükseliyor. Kriz yönetimlerinin iflas ettiğini artık söylemeye bile gerek yok. O bir mütearife haline geldi çünkü. Kış gelsin, soğuklar başlasın, çadır kentler kar altında kalsın... Bu feryadlara en ağır işiten kulaklar bile dayanamayacaktır. Bebeler daha şimdiden öksürmeye başladı bile... Nasıl çıkaracaklar kışı bu çadır ortamında? Ya, Allah korusun, çadırlardan bebek cesedleri çıkarsa ne olacak? Kim taşıyabilir bu vebali?

12 metrekarelik çadırlarda hangi insani ihtiyacı karşılamak mümkün? Banyosuz, tuvalet problemi ile içiçe nasıl geçirir günleri insanlar?

Hükümet Kızılay'ın haysiyetini devlet haysiyeti ile bir tutuyor ve Kızılay'a yönelik eleştirileri cansiperane göğüslemeye çalışıyor. Kimse bu kurumun varlığına karşı değil ki... Kızılay hayati bir müessese... Ama başındaki insanlar o hayati misyonun farkına vardıkları takdirde... Deprem bölgesinde gerektiği biçimde varolamayan bir Kızılay ne zaman varolacak? Kızılay'ın başındaki ekip devlet kadar vazgeçilmez bir değer mi taşıyor?

Garip bir tutukluk var Ankara'nın tavrında... Hem depremin acılarını sarma noktasında dehşet verici bir zafiyet sergiliyor, hem de farklı alanlardan akan yardımlara karşı kuşkucu bir tavır içinde... Bir bakıma hem kel hem fodul yaklaşımı.

Şu ana kadar deprem bölgesinde TSK'nın bariz bir hizmet üretimi söz konusu. Ama alanın büyüklüğüne göre zaruri olarak sınırlı. Kriz yönetimleri ise, hizmet kapasitesi itibariyle tam bir zaafiyet sergiliyor. Bunun dışında, etkin hizmet üreten iki farklı oluşum var: Biri belediyelerin yardımı, diğeri sivil toplum kuruluşlarının... Belediyeler alanında İstanbul, Ankara, Konya, Kayseri gibi FP'li büyükşehir belediyeleri başı çekiyor... Ayrıca DSP'den İzmir Büyükşehir Belediyesi de etkin hizmet alanında... İstanbul'un, Ankara'nın bölgeye yaptığı hizmet, rakamlarla ölçülecek gibi değil. Ama bugüne kadar hükümetin, bu belediyelere bir tek teşekkür ettiğini işittiniz mi? Aksine sık sık hizmet sürecinde bir noktada engelleme diye de nitelenebilecek tıkanmalar yaşanıyor.

Aynı şey, sivil toplum kuruluşlarının yardımları için de söz konusu... Adeta gözaltında bir hizmet sürdürüyor bu kuruluşlar...

Rasyonel bir yönetimin kriz çözümü böyle mi olur? Ülke bir sarsıntı ile karşı karşıya kalmışsa, bunun için tüm toplum varlığını seferber etmez misiniz? Tüm hizmet kurumlarının işlerini kolaylaştırmaz mısınız? Sadece kompleksleri olmayan ve rasyonel yönetim bilgisine sahip bir koordinatör, insanımızın bölgeye ilgisini ve şefkatini seferber ederek, acıları dindirebilirdi... Belediyeleri FP'li diye, sivil inisiyatifi, "irtica bağlantıları" kuşkusu ile devre dışı bırakırsanız, daha baştan ülkenin önemli bir hizmet potansiyelini akamete uğratmış bırakmış olursunuz. İnsanlara yazık olur, bebelere yazık olur, ülkeye yazık olur... Bir gün her şey anlaşılacak ama, bu arada ülke olarak bedel ödeyeceğiz. Beceriksizliğin bedelini...
 

atasgetiren@yenisafak.com

  21 Eylül 1999 Salı

Geri



Başkan, yardımlarda öne sürülen tek şartın "işi Kızılay'ın vs'nin değil, doğrudan Kayseri Büyükşehir Belediyesi'nin yürütmesi" olduğunu, aksi halde hiç kimsenin yardıma yanaşmadığını ifade ediyor. "Güven unsuru son derece belirleyici bir etken haline geldi" diyor.


 

|| ANASAYFA || GÜNDEM || POLİTİKA ||
|| EKONOMİ || DÜNYA || YAZARLAR ||
|| LİNKLER || SERBEST KÜRSÜ ||
|| YENİ ŞAFAK'a Mesaj || ABONE OL ||


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© 1998 ALL RIGHTS RESERVED