Logo... Yazarlar...

Kürşad BUMİN

Aslında bölünmez ama biz yine...

G örülüyor ki, MHP'nin hükümete girmek için hazırlıksız olduğunu söyleyenler ilk yanılanlar arasındadır. Üç beş aylık icraat açıkça göstermiştir ki, MHP sanılanın tam tersine hükümet etmeye çok "hazırlıklı"dır. Geçmiş koalisyon dönemlerinde olduğu gibi payına düşen bakanlıkları çok hazırlıklı bir biçimde düzene sokmakta, ülkenin siyasal, hukuksal, sosyal ve kültürel meselelerine yıllarca hazırlandığı bir dünya görüşü çerçevesinde teşhis koyup çözüm aramaktadır. Önümdeki küçük haber MHP'nin YÖK'ün "hükümete karşı sorumluluğu ve bağımlılığının son derece sınırlı" olmasından şikayetçi olduğunu bildiriyor. Partinin hazırladığı yasa teklifinde eğitim sorumluluğunun hükümete ait olduğundan bahisle YÖK başkanının seçiminin Cumhurbaşkanı'nın yetki alanından çıkarılıp üçlü kararnameye bağlanması öngörülmektedir. Yani kısaca, YÖK konusunda yazıp çizenler gerçek anlamda özerk bir oluşum talep ederlerken, MHP mevcudu daha da beter hale getirmenin hayalini kurmaktadır. Belki akıllarında bu iş için biçilmiş bir ad da var; Sağlık Bakanlığı'nı yoluna sokmuş bir "Doç. Dr."un engin birikimi ve düşüncesinden üniversiteler niçin yararlanmasın?

Önümde Radikal'den Bilal Çetin'in "MHP'nin yeni anayasa ve demokratikleşmeye bakışı" başlıklı bir yazısı var. Çetin bu bilmeceyi MHP Genel Başkan Yardımcısı Şevket Bülent Yahnici'nin açıklamalarıyla çözmeye çalışmış. Ben çok yararlandım ve kimilerince partinin ideologlarından birisi olarak da sayılan Genel Başkan Yardımcısı'nın ağzından MHP'nin anayasa konusunda da ne kadar "hazırlıklı" olduğuna tanık oldum. Tahmin ettiğiniz gibi bütün siyaset erbabı gibi Yahnici de "demokratikleşme"den yana! Ancak, yine tahmin ettiğiniz gibi, Yahnici'nin de "ancak"ları var. (Bildiğiniz gibi, "anayasa"ların lafzına sahicisinden söz ediyoruz tabii ve ruhuna en aykırı şey bu "ancak"lardır. Anayasalar hak ve özgürlükleri "kurmak"la (tesis etmekle) yükümlü metinler olmadıkları için "ancak"ları akıllarından bile geçirmezler. Anayasalar, her türden siyasal oluşumların "öncesinde" yer alan ve her ne kadar tarihsel olsalar da "doğal" olarak adlandırılan hak ve özgürlükleri ancak ilan etmekle yetinirler.) Yahnici'ye göre "devletin ülkesi ve milletiyle bölünebilirliğini kabul etmeme" MHP için temel şarttır. "Bunun dışında her şeyi tartışabiliriz" diyor. Yahnici dokunulmaz gördükleri maddeleri de saymış: "Ama bugünkü anayasanın 14. maddesini 87. maddesini, 24. maddesini kaldıralım denirse biz orda yokuz. Türk Ceza Kanunu'nun 312. maddesini kaldıralım, Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesini kaldıralım dendiğinde de o zaman devlet devlet olmaktan çıkar..."(!) Görüldüğü gibi, bu MHP bayağı hürriyetçi bir parti! Yahnici, Bilal Çetin'e yaptığı açıklamanın başında "yeni bir toplum sözleşmesi"nin gerekliliğinden söz ediyordu. Anlaşılıyor ki, bu sözleşme, şöyle böyle değil bayağı "yeni" olacak.

Bilal Çetin'in Yahnici'ye yönelttiği bir soruyu çok sevdim. Çetin, Yahnici'nin biraz önceki açıklamalarından sonra şu çok basit soruya cevap istiyor: "Ne olur? Devlet çöker, ülke bölünür mü?" Gerçekten çok yerinde ve çok basit bir soru. Yahnici'nin bu soruya cevabının "tabii... Ona ne şüphe..." gibi başladığını tahmin ediyorsunuz değil mi? Eğer öyleyse çok yanılıyorsunuz, işte cevabı: "Yani bölünür mü, bölünmez mi orda değilim. Aslında ülke ve devletin bölünmezliğini koruyan unsurlar da bunlar değil. Yani orda büyük bir felsefe var. Bu maddeler kalkarsa devlet bölünmez ama, böyle bir değişikliği böyle bir tavrı çok istiyor olmak bizi anarşiye götürür. Türkiye Cumhuriyeti'nin de buna tahammülü yoktur diye düşünüyoruz."(!)

Yahnici'nin cevabı çok ilginç; aynı zamanda "temsil" gücü çok yüksek bir cevap. Neyi "temsil" gücü? Neyi olacak, demokratikleşme sözcüğünü duyar duymaz "Ama... o, zaman da devlet devlet olmaktan çıkar" diyerek savunmaya (ya da daha doğrusu saldırıya) geçen "karşı demokrat" cepheyi temsil gücü. Yahnici'nin Anayasa'dan ve TCK'dan sıraladığı maddeler demokrat cephenin bir an önce değişikliğe gidilmesini istediği maddelerin başında yer alıyor. Bu yoldaki taleplerin aldığı cevapsa hemen her zaman Yahnici'nin "ilk" cevabı gibi. Fakat görülüyor ki bu "ilk" cevap, cevabın sahipleri için bile inandırıcı değil! Yoksa nasıl açıklanır "Aslında ülke ve devletin bölünmezliğini koruyan unsurlar da bunlar değil" teşhisi. "Aslında" bunlar değil ama bunlarmış gibi yapıyoruz! Pekiyi madem ki "aslında" bunlar değil, o halde niçin bunlarmış gibi yapıyoruz? Bence bu sorunun muhtemel cevabı Yahnici'nin ve de onun gibi düşünen binlercesinin zihniyetini âlâsından açıklayabilecek güçtedir: "Çünkü o zaman aslımızı, yani varlık nedenimizi kaybederiz!"
 

kbumin@yenisafak.com

  21 Eylül 1999 Salı

Geri



Bilal Çetin'in Yahnici'ye yönelttiği bir soruyu çok sevdim. Çetin, Yahnici'nin biraz önceki açıklamalarından sonra şu çok basit soruya cevap istiyor: "Ne olur? Devlet çöker, ülke bölünür mü?" Gerçekten çok yerinde ve çok basit bir soru.


 

|| ANASAYFA || GÜNDEM || POLİTİKA ||
|| EKONOMİ || DÜNYA || YAZARLAR ||
|| LİNKLER || SERBEST KÜRSÜ ||
|| YENİ ŞAFAK'a Mesaj || ABONE OL ||


Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© 1998 ALL RIGHTS RESERVED