Kadınlar en çok Türkiye’yi istiyor

Savaş yüzünden ülkesini terk edip, başka bir ülkeye sığınmak zorunda kalan Suriyeli kadınların ilk gitmek istediği ülke Türkiye. Ortak dili konuşmalarına rağmen, Arap ülkeleri yerine Türkiye’yi tercih etmelerinin temel nedeni ise güven duygusu. Çünkü Arap ülkelerinde istismarın yüksek olduğu belirtiyor.

Yeni Şafak Aybike Eroğlu

YARD. DOÇ. DR. SÜLEYMAN ELİK - AYBİKE EROĞLU / SURİYE TRAJEDİSİ VE MÜLTECİ GERÇEĞİ (5)

Kendi devleti tarafından insanlık dışı bir muameleye maruz bırakılan Suriyeliler, yaşadığı toprakları, evini, hatta ailesinden bazı kişileri geride bırakarak bir başka ülkeye sığınmak zorunda kaldı. Suriye’de ülke nüfusunun yarısı mülteci durumda. Yaşadığı can güvenliği nedeniyle komşu ülkelere sığınmak zorunda kalan Suriyeli kadınların sığınmak istedikleri ilk ülke Türkiye. Aynı dili konuşmalarına ve ortak bir kültüre sahip olmalarına rağmen, kadınların komşu Arap ülkelerini değil, dil sorunu yaşadıkları Türkiye’yi tercih etmelerinin temel nedeni ise güven duygusu. Zira, Ürdün, Lübnan ve Irak’ta bulunan Suriyeli mültecilerin bir kısmının, istismar ve ayrımcılığa maruz kalmaları nedeniyle üçüncü bir ülkeye göç etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

MESLEKİ DİLENCİLİK SORUNUYüzde 70’ini kadın ve çocukların oluşturduğu Suriyeli göçmenlerin baş etmesi gereken en önemli sorun, ‘mesleki dilencilik’ diye adlandırılan kişilerle ülkede fuhuş sektöründe çalışanların da kendileriyle birlikte göç etmiş olması. Suriyeli aileler, dilencilerden ve fuhuş yapan kadınlardan oldukça rahatsız. Çünkü konuk oldukları toplumun bu ayrımı yapamaması, önemli sıkıntılar doğuruyor. İstanbul başta olmak üzere ülkemizin pek çok yerinde Suriyeli dilencilere rastlamak mümkün. Bu dilenciler Suriyeli mültecilere yönelik olumsuz algının oluşmasında önemli etken. ‘YÜZSÜZLER’ MESLEK EDİNMİŞ İslam İşbirliği Suriye Masası Şefi İbrahim Altan’ın hazırladığı ‘Suriyeli Mesleki Dilenciler’ adlı raporda mesleki dilenciler üç grupta toplanıyor. Gerçek ihtiyaç sahiplerinin başı çektiği birinci grupta sayının oldukça az olduğu ifade ediliyor. ‘Yüzsüzler’ adı verilen ikinci grupta ise iç savaşı suiistimal eden Türk vatandaşları da yer alıyor. Dilenciler arasındaki en büyük grubu bu kişiler oluştururken, bu kişilerin bir kısmının Suriyeli bir kısmı ise Hatay yöresinden gelen profesyonel dilenciler olduğu belirtiliyor. ÜÇÜNCÜ GRUBA DİKKAT! Suriyeli göçmenler bu kesimden oldukça rahatsız. Suriyelilerce kurulmuş dernekler ya da Türk STK’lar tarafından sürekli yardım sağlanmasına rağmen, bu yardımları kabul etmeyen bazı kişilerin ‘mesleki dilenci’ diye tanımlanan Suriyeliler olduğu belirtiliyor. ‘En Tehlikeli Grup’ olarak adlandırılan üçüncü grubun ise, Türkiye’ye zarar verecek yerlerle irtibatlı olduğu düşünülüyor. Suriye İstihbarat Örgütü’ne bağlı olduğu düşünülen bu kişilerin, uyuşturucu kullandığı ve ciddi tehlike oluşturduğu belirtiliyor. KAĞIT DAĞITIMI İÇİN EKİP Emniyet mensuplarının tespitlerine göre yaklaşık 6 ay önce, mesleki dilencilerin oluşturduğu örgütlenmenin iki otobüsle düzenli bir şekilde Anadolu yakasına dilenci naklettiği tespit edildi. Ayrıca dilencilerin bazı bölgelerde sabahları lüks araçlarla dağıtıldıkları, akşamları da toplandıkları gözlemlendi. Farklı yöntemlerin kullanıldığı mesleki dilencilik konusunda, özellikle halkın merhamet duygularını kazanmak için hazırladıkları dilenci kağıtlarını bir bir dağıttıkları, bazı kişilerin de dilenebilmek için sahte Suriye belgesi çıkardığı ifade ediliyor.

Özellikle İstanbul’da toplumsal bir vakaya dönüşen Suriyeli dilenciler meselesinin aslı, Suriye’deki bir sistemin Türkiye’ye aynen nakledilmesi olarak açıklanıyor. Yani Suriye'de dilencilik yapanların Türkiye'ye gelerek aynı mesleğe burada devam etmesi söz konusu. Araştırmamız sonucunda İstanbulluların vicdanına dokunan ‘Suriyeli dilencilerin’ aslında sıradan ve gerçek mağdur olan sığınmacılar için bir itibarsızlaştırma aracına dönüştüğü ortaya çıktı. İstanbul eski Valisi Hüseyin Avni Mutlu “Mesleki dilencilerden sadece İstanbulluların değil, İstanbul’da kalan Suriyelilerin de rahatsız olduğunu” ve Suriyeli temsilcilerin kendilerine gelerek, “Bunlar bizim buradaki Suriyeli misafir olarak yaşamamız konusunda imajımızı zedeliyorlar. Bu imaj bütün Suriyelileri olumsuz etkiliyor” dediklerini ifade etti. Suriyeli temsilcilerin ifade ettiğine göre Türkiye'de yaşayan Suriyelilerin en önemli isteği iş. Eşit şartlar altında çalışma ve sosyal güvence bekleyen Suriyeli göçmenler, zor da olsa buldukları işte maaşlarının düzenli ödenmemesinden de şikayetçiler. Buna karşılık işverenler de işe aldıkları Suriyeli işçilerin disiplinsizliğinden ve tembelliğinden şikayet ediyorlar.

Medya kuruluşları ve kanaat önderleri bilgilendirilerek kimlerin, niçin, hangi sebeplerle dilencilik yaptıkları izah edilmeli, kamuoyunda oluşmaya başlayan yanlış algı acilen düzeltilmeli ve Türkiye’yi seven Suriyeli masum insanlar mağdur edilmeli. Aynı şekilde mesleki fuhuş sorunu da ciddi yıpratma aracı olarak kullanılmakta. Bu hususta da kamuoyunun bilgilendirilmesi ve olası suiistimallerin önüne geçilmesi gerekiyor. Namusu ve alın teri ile hayatını kazanan, düşük ücretle çalışmak zorunda kalsalar bile bu tarz bir mesleğe yönelmeyen Suriyeli sığınmacılar, Türk halkından sadece iyilik gördüklerini, dolayısıyla mesleki dilencilik gerçeğinin belirtildiği şekilde olduğunun bilinmesini ve yöneticiler tarafından gerekli tedbirlerin alınmasını istiyor.

Evlerinden ve yurtlarından güvenlik nedeniyle göç etmek zorunda kalan Suriyeli göçmenlerin, çocuk ve kadınların korunması ve güvenliklerinin garanti altına alınması bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor. Mesleki dilencilik ve fuhuş sebebiyle çok zarar gördüklerini ifade eden Suriyeli aileler, Türk halkından Suriyeliler ile ilgili bu olumsuz algıya inanmamalarını istiyor. Mesleki dilencilik ve fuhuş gibi, mekansız meslekleri icra edenlerin Suriye’de de dilencilik ve fuhuş yaptıkları belirtiliyor. Dolayısıyla bu meselenin genel bir algıya dönüşmesini engelleyecek tedbirlerin alınması şart. Suriye’de belirli bir işyeri gerektirmeyen mekansız mesleklerin Türkiye’ye taşındığını ise yapılan araştırma kapsamında söylemek mümkün.

- Dilenci çocukların eğitimi terk etmeleri ve cehaletin yaygınlaşması,- Çocukların ticaret metaı olarak kullanılması, ahlaki problemlerin artması, - Kötü niyetli kişilerin çocuklardan müteşekkil çeteler kurması, - Özellikle çocukların; uyuşturucu dağıtımı, hırsızlık ve fuhuş batağına düşürülmesi, - Dilenci ve çocukların cinsel tacize maruz kalması, - Çalışmalarını birbirleriyle organize bir şekilde, kendilerini koruyan ve gözetenlerin nezaretinde yapmaları. Bu durum hem Suriyeliler hem Türkler hem de hükümet için oldukça büyük bir tehlike teşkil ediyor. - Mevcut davranış ve tutumlarıyla doğrudan veya dolaylı olarak Suriye ve Türk halkına zarar vermeleri; arabaların önüne atlamaları, araçlara zarar vermeleri, halkı korkuya sevk etmeleri, - Mevcut görüntüleriyle Türk turizmine zarar vermeleri - Kamuoyunu hükümet aleyhine sevk etmeleri, - Dilencilerin istihbarat kaynağı olarak kullanılması.