Dünyamızın yaşayacağı bir sonraki tufanın en önemli sebebi olarak görülen küresel ısınma etkisini her geçen yıl biraz daha arttırarak devam ettiriyor. Artık geride bıraktığımız her yıl dünyanın sıcaklık ortalaması biraz daha yükseliyor. Kışlar etkisini azaltırken, yazlar olması gerekenden daha uzun sürüyor. Yaz ile kış arasındaki çizginin giderek belirsizleşmesi neticesinde
ara mevsimler silinmeye yüz tutar
bir hale gelmiş durumda.
Peki neden?
Bunun şüphesiz pek çok farklı parametreye dayanan çeşitli sebepleri var ama hepsinin temelinde yatan
ana sosyolojik sebep
insanlık olarak
medeniyet ile teknolojiyi giderek eş anlamlı hale getirmeye çalışmamız
. Teknolojik olarak geliştikçe zannediyoruz ki dünyamız daha medeni, daha yaşanabilir bir hale geliyor. Oysa gerçek tam tersi! Çünkü günümüzde artık
medeniyet maalesef medeni olmaktan giderek uzaklaşıyor
.
Ana konumuz küresel ısınma olduğundan doğrudan oradan gidelim...
Sera etkisi nedir?
Küresel ısınmanın temel sebebi atmosfere salınan gazların neticesinde oluşan sera etkisi. Ama sera etkisine geçmeden önce önemli bir yanlış bilinmeyi düzeltmekte fayda var:
Dünyamızın ısınmasının temel yöntemi
bize ulaşan güneş ışınlarından ziyade bizden yansıyan güneş ışınları
. İşte bu yansıyan ışınlar dönüş yolunda karşılarına çıkan karbondioksit, metan ve su buharı gibi atmosferdeki sera gazları tarafından tutulduklarından dünyamız ısınıyor. Yani atmosferdeki bu tür gazlar ne kadar artarsa ışınlar da o derece büyük ölçüde atmosferde hapsolduğu için dünyamız doğru orantılı biçimde daha çok ısınıyor.
Karbondiyoksit, metan vb. gibi sera gazları neden artış gösteriyor?
Çünkü modern(?) insan, ilkel(?) insanın aksine ulaşım, ısınma vb. gibi pek çok temel ihtiyacına yönelik fosil yakıtlarını kullanıyor. Dahası barınma, okuma vb. gibi ihtiyaçlarını karşılamak için ormanları yok ediyor. Yahut tarımla uğraşanlar daha çok mahsul elde edip, daha çok kazanabilmek yolunda kısa zamanda büyük işler başarmak için toprağı öldürüyorlar. İşte tüm bunlar ve çok daha fazlası neticesinde de oksijen kaynaklarımız tükenirken, karbondioksit miktarı buna paralel artıyor. Atmosferimiz sera gazlarıyla doldukça da yukarıda belirttiğimiz gibi ışınlar hapsolduğundan ısı derecesi yükseliyor. Yani kuyruğunu ısıran kedi gibi olduğumuz yerde dönüp duruyoruz!
Çok sıcak çok!
Sıcaklardan şikayet eden emin olun sadece biz değiliz. Soğukkanlı insanların diyarı Kuzey Avrupa'da bile sıcaklıklar artık ciddi derecede hissedilir hale geldi. NASA'sından tutun da NOAA'sına kadar tüm kurumlar durumun giderek daha vahim bir hale geldiğini gösteren raporları birbiri ardına yayımlıyorlar.
Örneğin Japonya Meteoroloji Kurumu'nun yayımladığı son rapora göre, mevcut gidişatın devamı halinde, sürmekte olduğumuz 2015 yılı,
tarihin en sıcak yılı
unvanını 2014'ten alacak. Üstelik yılın daha yarısındayız. Keza NASA'nın raporuna baktığımızda 2015 Haziran ayının, tarihin en sıcak Haziran'ı olduğunu görüyoruz. Bitti mi? Maalesef hayır. Yine rapora göre, bu yılın Mart ve Mayıs aylarında da yine sıcaklık rekorları kırılmış. Ki zaten
2015 yılının ilk yarısı tarihin en sıcak ilk yarı yılı rekoru
nu kırmış durumda.
Vs. vs. istatistik ve örnekleri çoğaltmak tabii ki mümkün ama gerek yok. Neticede demek istediğimiz zaten gün gibi ortada.
Son olarak sözü yine BM'ye bırakalım ve çevre raporundan hayati önem taşıyan verileri yukarıdaki grafikteki bilgilerle birlikte değerlendirelim:
Küresel sıcaklık artışının olası etkileri:
+2 derece:
Su sıkıntısı başlayacak. Tarım küresel çapta sekteye uğrayacak, deniz seviyeleri yükselecek. Mercan kayalıkları yok olacak. Gezegendeki canlı türlerinin yüzde 30'u yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak.
+ 5 derece:
Deniz seviyesi ortalaması 70 metre olacak. Dünya'nın yiyecek stokları tükenecek.
+ 6 derece:
Göçler başlayacak. Yüz milyonlarca insan uygun iklim koşullarında yaşamak umuduyla göç yollarına düşecek.