Daha önce Twitter; Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden tek merkezden hareket ettirildikleri tespit edilen 7 bin 500 kullanıcının hesabını silmişti. O günlerde silinen hesaplarla ilgili yaptığımız araştırmalarda en dikkat çekici husus ise kurgulanan hesapların her ülkeye yönelik ayrı hazırlanmasıydı.
Dubai'nin sahte karakterleri Birleşmiş Milletler gibi: Kimini Vietnamlı yapmışlar kimini de Fin
Kurguladıkları sahte karakterlerin kimisi akademisyen kimisi bakanlık görevlisi. Kimisi kadın kimisi Meksikalı kimisi Fransız milliyetçisi kimisi ünlü profesör olmuş. Beş benzemezin ortak noktası ise tutkulu bir Türkiye düşmanlığı. Katar ve İran’dan da nefret eden bu ‘uzman’ grubu özellikle Libya’da Türkiye’nin kazandığı mevzilerden sonra bütün enerjilerini Türkiye’ye yoğunlaştırmış durumda.
Şu ana kadar bu sahte hesapların tuzağına düştüğü tespit edilen kurumların skalası ise çok geniş.
Daily Beast konuyu karşıt görüşlerinden dolayı Amerikan sağına karşı kullansa da aslında mesele sadece Amerikan aşırı sağı değil.
Dailybeast’in ifşasından sonra kurumların tavrı da hangilerinin gerçekten ‘kandırıldığını’ hangilerinin de bu düzenbazlığın bir parçası olduğunu ortaya çıkardı. ABD’nin Cumhuriyetçi Parti’ye yakın önemli medya kuruluşlarından biri olan Washington Examiner içerikleri kaldırırken Newsmax de aynı yöntemi uyguladı.Spiked ve Human Events ise yazıların üstüne son derece absürt bir editörün notu ekleyip isimleri sildiler.
Bu kurumların geçmiş haberlerini tarattığınız zaman ise bol bol Birleşik Arap Emirlikleri güzellemeleri görüyorsunuz.
Post-Truth Hegomonyası
İnsan hakları, demokrasi, özgürlük: Masal anlatmaktan sıkılmadılar
Spiked’ın Twitter’da 100 binin üzerinde takipçisi var. Platform kendini Twitter’da şu şekilde tanıtıyor: ‘Dünyayı değiştirmek isteyen dergi. İnsan hakları için, demokrasi için ve özgürlük için’
Birleşik Arap Emirlikleri monarşi ile yönetilen bir krallık ve Spiked’ın ülke hakkında hazırladığı içeriklerin tamamı övgü dolu.
Aslında bu mesele Post-Truth kavramını birebir karşılayan iyi bir örnek. Hem demokrasi, özgürlük gibi kavramların içinin boşaltılıp enstrümantal bir silah gibi kullanılması açısından hem de var olmayan kişiler üzerinden olmayan bir gerçeklik yaratılması.
Spiked’ın yayınladığı ‘Neden Türkiye’nin Libya’yı istilası kötü haber’ adındaki içeriği hazırlayan kişiye uygun görülen isim Joyce Toledano. Nobel Barış Ödülü sahibi Yemenli Tevekkül Karman’a da aynı isim üzerinden bu sefer Politicalite adlı medya platformundan saldırıldı.
Toledano’nun fotoğrafı deep fake ile oluşturulmuş, gerçek bir insana ait değil. Özgeçmişinde ise; ‘Amerikan şirketlerine OrtaDoğu ve Asya konusunda danışmanlık yapan uzman analist’ yazıyor.
Ortaya karışık CV'ler
Newsmax’te yazan Badani Toledona gibi ya da şu ana kadar tespit edilen 19 sahte kimlikten sadece biri. Mikael Virtanen adlı Finli iş adamı da kendini AP editörü olarak tanıtan Salma Mohammed de gerçek değil.
Spiked’da yayınlanan’ adlı içeriğin giriş cümlesi bu karakterlerin niye oluşturulduğunu da amaçlarını da iyi özetliyor: ‘Türkiye’nin Libya’da başlayan askeri istilası hem Avrupa’yı hem de uluslararası toplumu tehdit ediyor’ diye başlayan içerik
‘Türkiye’nin Libya ile imzaladığı MEB anlaşmasının Avrupa’nın Rus gazına olan bağımlılıktan kurtulmasını engelleyeceğini ve bunun AB için ne denli büyük bir tehdit olduğunu’ anlatıyor.
Joyce Toledano, Raphael Badani, Shariff O’Neill, Taimur Hall adında bir sürü gerçek olmayan karakter kurgulanırken DeepFake’ten yararlanmışlar.
Sahte profillerden medya platformları dahi kurmuşlar
The Arab Eye adlı siteye Libya meselesini takip eden Türk twitter kullanıcıları mutlaka duymuştur. Hafter’i destekleyen Mısırlı ve Dubaililerin bol bol linklerini paylaştığı bir site. Kendilerini ise ‘sahte habere’ savaş açmış bir ekip olarak tanıtmaları son derece ironik.
Hitler, 1. Dünya Savaşı’ndaki mağlubiyeti tersine çevirip Fransızları şartsız teslim aldığında Compiègne Vagonu bulmuş, sembolik olarak antlaşmayı orada imzalamıştır. Bugün ise barışlar ve savaşlara dijital bir dünyada karar veriliyor.