Dünya, küresel ısınmanın etkisini arttırmasıyla her geçen yıl çok daha sıcak bir hal almaya başladı. Mevsimlerin bile alıştığımız gibi gerçekleşmediğini söylemek mümkün. Özellikle yaz aylarında zaman zaman nefes almak dahi güçleşiyor. Sonbahar mevsiminde sıcaklıklar biraz azalıyor ancak Ekim-Kasım aylarında yaz mevsimini andıran sıcak havalar yaşanabiliyor.
NASA ve NOAA'nın (Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi) yaptığı son açıklama da bu yazdıklarımızı doğrular nitelikte. Zira ABD'nin bu iki resmi kurumu geçtiğimiz yıla ait sıcaklık haritası yayınladı ve 2015'te tüm zamanların
Yukarıdaki videodan da anlayacağımız üzere 1980'li yıllara kadar son derece normal gözüken ısı haritası, 2000'e yaklaştıkça iyice sararıyor. 2015'e geldiğimizde ise sarı renkte olan alanlar yerini kırmızıya bırakıyor. Elbette bu değişen renkler, sadece bir renkten ibaret değil, dünyamızın ısısının her geçen yıl arttığının da açık bir kanıtı.
Daha anlaşılır olması açısından bir örnek verelim. Efsaneye göre bir kurbağayı kaynar suyun içine atarsanız, o kurbağa kaçar. Fakat aynı kurbağayı soğuk suyun içerisine koyup, suyu yavaş yavaş kaynatırsanız, kurbağa suyun ısındığının farkına varamaz ve kaynayarak ölür. Dediğimiz gibi bu sadece bir efsaneden ibaret. Fakat biz insanlar olarak yaşadığımız durum tam olarak bu. Kaynayan suyu dünya, kurbağayı da insan olarak düşünürsek; dünyamız yavaş yavaş kaynıyor ve çoğu insan bunun farkına varamıyor.
Araştırmalara göre denizlerin sıcaklık seviyelerinde de bir artış var. 6300 meteoroloji istasyonundan bilgi toplayan NASA ve NOAA, global ortalama sıcaklığın 2014 rekorunu 0.23 dereceyle kırdığını açıkladı.
Herkes sıcaklıkların artışını (haklı olarak) küresel ısınmaya bağlıyor ama birçok insan bu hadisenin neden vuku bulduğunu araştırmıyor. Küresel ısınmanın temel nedeni atmosfere salınan gazların neticesinde oluşan sera etkisi. Fakat sera etkisine geçmeden önce önemli bir yanlış bilinmeyi düzeltmekte fayda var:
Dünyamızın ısınmasının temel yöntemi
bize ulaşan güneş ışınlarından ziyade bizden yansıyan güneş ışınları
. İşte bu yansıyan ışınlar dönüş yolunda karşılarına çıkan karbondioksit, metan ve su buharı gibi atmosferdeki sera gazları tarafından tutulduklarından dünyamız ısınıyor. Yani atmosferdeki bu tür gazlar ne kadar artarsa ışınlar da o derece büyük ölçüde atmosferde hapsolduğu için dünyamız doğru orantılı biçimde daha çok ısınıyor.
Çünkü modern(?) insan, ilkel(?) insanın aksine ulaşım, ısınma vb. gibi pek çok temel ihtiyacına yönelik fosil yakıtlarını kullanıyor. Dahası barınma, okuma vb. gibi ihtiyaçlarını karşılamak için ormanları yok ediyor. Yahut tarımla uğraşanlar daha çok mahsul elde edip, daha çok kazanabilmek yolunda kısa zamanda büyük işler başarmak için toprağı öldürüyorlar. İşte tüm bunlar ve çok daha fazlası neticesinde de oksijen kaynaklarımız tükenirken, karbondioksit miktarı buna paralel artıyor. Atmosferimiz sera gazlarıyla doldukça da yukarıda belirttiğimiz gibi ışınlar hapis olduğundan ısı derecesi yükseliyor. Yani kuyruğunu ısıran kedi gibi olduğumuz yerde dönüp duruyoruz!
Tabii küresel sıcaklık artışı esasında çok büyük artışlar değil. Yani şu anda 0.6 derecelik bir artış söz konusu. Fakat küçük gözüken bu artışlar, büyük sorunlar doğuruyor. Eğer ısı artışı bu şekilde devam ederse yaklaşık 50 sene sonra ciddi sorunlarla karşı karşıya kalacağız.