Saffet Sancaklı: Alpay beni sakatlamasa Kocaelispor şampiyon olacaktı

Eski milli futbolcu ve şuanda MHP Milletvekili Saffet Sancaklı, çok özel açıklamalarda bulundu. Sancaklı verdiği özel röportajda 1992-93 sezonunda Kocaelispor ile şampiyonluğa giderken Altay maçında yine eski milli futbolcu şuanda AK Parti Milletvekili Alpay Özalan'ın yaptığı müdahaleyle ayak bileği bağlarını koparttığını ve takımın şampiyon olamadığını söyledi.

Saffet Sancaklı kariyeri boyunca çıktığı 294 karşılaşmada 145 gol ve 43 asist üretti.

Türkiye'de futbola başlayan hemen hemen her gencin hayalleri arasında "Üç büyükler" diye tabir edilen Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray'dan birinde top koşturmak vardır. Gençlerin çıktığı bu yol, elbette türlü meşakkatlere gebedir. Ekonomik sebepler, aile ve okul hayatı gibi gerekçelerle binlerce gencin futbol hayatı daha yolun başında biterken, zorlu parkurda ilerleyen ancak türlü sebeplerle yolu "Üç büyükler"le kesişmeyen milyonlarca futbolcu da mevcuttur.

Buna mukabil pek tabii ki er ya da geç "Üç büyükler"den birinin formasını sırtına geçirerek hayallerine kavuşan futbolcuların sayısı da azımsanmayacak derecededir. Peki ya "Üç büyükler"in hepsinde forma giymeyi başaran futbolcular... İşte bunların sayısı iki elin parmaklarını geçmez.

Türkiye'de 1959'da başlayan profesyonel lig tarihinde Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray'da top koşturmayı başaran ilk futbolcu kimdir diye baktığımızda, karşımıza 1990'lı yılların unutulmaz takımı Kocaelispor'da parlayan bir oyuncu çıkar… Saffet Sancaklı.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2019/12/12/02/23/resized_6799f-554b3261sa.jpg

Tüm takımlarda santrfor mevkisinde forma giyen ve toplamda 150'ye yakın gole imza atan, attığı gollerden sonra pek sevinmeyen, futbol hayatından sonra menajerliğe soyunan ve akabinde siyasetçi olarak karşımıza çıkan, şimdilerde de milletvekilliği görevini yürüten Sancaklı, yoğun mesaisi arasında bizi kırmadı ve keyifli bir sohbetle hem geçmişi yad etti hem de günümüz futbol ve siyasetine dair görüşlerini paylaştı.

Ağustos 1967'de Yugoslavya'nın Tutin şehrinde dünyaya gelmiş Saffet. Zekeriya'dan olma, Canan'dan doğma 3'ü erkek 5 kardeşin en küçüğüdür ve soy isimleri de İsmailagiç'tir. Rakımı 1500 metre olan Lipitsa isimli köyde ikamet eden İsmailagiç ailesinde, baba emniyet amirliği yaparken anne de ev hanımıdır.

"Komünist bir rejim var. Ne Müslümanlığını ne de Türklüğünü yaşayabiliyorsun"

Aile, Yugoslav rejiminin baskıları sonucu 1969 yılında, yani Saffet 2 yaşındayken Ana Vatan'a göç eder. Haliyle Saffet o günleri hatırlamıyor ama babasının aktardığı bilgilerle o günleri şöyle özetliyor;

"Balkanlardan gelenlerin vatan hassasiyeti çok özeldir"

İsmailagiç ailesi, Tutin şehrinin de içinde bulunduğu Sancak bölgesinden dolayı Türkiye’ye göç edince soy isimlerini Sancaklı olarak değiştirir. Yerleşim yeri olarak da İstanbul’un Gaziosmanpaşa ilçesi seçilir. Bu tercihin gerekçesi ve o dönem aile fertlerinin çalışma durumu hakkında Saffet Sancaklı şunları söylüyor;

"1967 doğumluyum ama kimlikte 1966 yazıyor"

Saffet Sancaklı’nın okul hayatı 5 yaşındayken başlar. Sokakta gezmesin diye okula gönderilen Saffet, derslerdeki başarısıyla öğretmenlerin dikkatini çeker. Saffet Sancaklı, o günleri şöyle anlatıyor;

İlkokul yıllarında semtin futbol takımı Kültürspor’da top oynamaya başlar Saffet. Ortaokul ve lise öğrenimini Vefa Poyraz Lisesinde tamamlar ve bu süre zarfında futbolunu da geliştirir. Onun bu gelişiminde mahalle sakinlerinin payı büyüktür. Saffet Sancaklı, röportaja şöyle devam etti;

Saffet Sancaklı, 18 yaşına geldiğinde profesyonelliğe adım atar ve o dönem 2. Lig takımı olan Vefa'da forma giymeye başlar.

Burada iki yıl oynadıktan sonra da Beşiktaş’ın efsane başkanlarından Süleyman Seba’nın radarına takılan Saffet, milyonlarca gencin hayalini süsleyen büyük takımda oynama arzusuna nail olur.

Profesyonel futbola geçişle Saffet Sancaklı'nın öğrenim hayatı sekteye uğrar. Saffet Sancaklı o dönemi şöyle anlatıyor;

"Süleyman abi seni bana verdi nereden alayım seni?"

Beşiktaş’taki ilk yılında gayet başarılı bir performans ortaya koyan Saffet Sancaklı, oynadığı 23 maçta 13 gole imza atar. Takımdaki ikinci yıl ise işler biraz ters gider. Saffet Sancaklı, o yılları şöyle anlatıyor;

Saffet Sancaklı, kiralık olarak gittiği Eskişehirspor’da o sezon toplamda 30 gol atar. Ertesi sezon bu kez Konyaspor’a kiralanır golcü futbolcu ve orada da 24 gollük bir performans sergiler.

https://image.piri.net/resim/imagecrop/2019/12/12/02/29/resized_bc837-99c3530fsaffea.jpg

"A Milli Takım'da oynayan askerliğini yapmamış kim varsa bir hafta içinde askere aldılar"

Yeni sezona girilir ve Saffet Sancaklı'nın karşısına bu kez kiralanma değil askerlik çıkar. Saffet Sancaklı, şöyle devam etti:

"Trabzonspor caydı imzadan"

1991 yılında yeni sezon başlamadan Trabzonspor’la anlaşır Saffet Sancaklı ama anlaşma bir gün sürer. Saffet, o günleri şöyle anlatıyor:

"Arabadan sökerek omuzlara aldılar beni"

Trabzonspor olmayınca transfer görüşmelerine devam eden Saffet Sancaklı, Fenerbahçe ile dirsek teması kurduğu sıralarda kıramayacağı bir arkadaşı tarafından Kocaelispor’a yönlendirilir.

Yeşil-siyahlı ekip 2. Lig takımıdır ve pek cazip değildir o an için. "Oynamasan da lütfen git görüş" denilince Saffet Sancaklı, arkadaşını kıramaz ve Kocaelispor ile nezaketen görüşmeye gider. İşte bu görüşmeyle deyim yerindeyse Kocaelispor efsanesinin fitili ateşlenir. Saffet Sancaklı, Kocaelispor günleriyle ilgili şunları kaydetti;

"Kocaelispor sadece bir futbol takımı değildi"

Saffet Sancaklı’nın formasını giydiği 2. Lig ekibi Kocaelispor o sezon şampiyonluğa ulaşarak adını en üst lige yazdırır. 32 gol atan Saffet de ligin gol kralı olur ve 2. Lig seviyesinde bu gol sayısına ulaşabilen futbolcu hala yoktur. Bu şampiyonluk ve gol krallığıyla tarihte eşine ender rastlanan, belki de hiç yaşanmayan bir olaya da imza atar Saffet Sancaklı:

"Alpay Özalan, ayak bilek bağlarımı kopardı"

Kocaelispor Süper Lig’e yeni çıkmasına rağmen (1992-93 sezonu) adeta fırtına gibi esmeye başlar. Güvenç Kurtar’ın teknik direktörlüğünde ligin son haftalarına kadar liderlik koltuğunda oturur yeşil-siyahlı ekip. Lig bittiğinde ise mutlu sona ulaşan takım Galatasaray’dır. Şampiyon olamasa da taraflı tarafsız herkesin takdirini kazanan ve çoğu futbolseverin gönlünde şampiyon olmuş bir Kocaelispor vardır artık.

Saffet Sancaklı da o günleri unutamıyor. Saffet’e göre şampiyonluğun kaçmasının müsebbibi Alpay Özalan. Deneyimli futbol adamı, şöyle devam ediyor:

"Takımda Hakancılar ve Hakancı olmayanlar diye gruplar vardı"

Kocaelispor’da üç sezon top koşturan Saffet Sancaklı, 1994 yılında Galatasaray’ın yolunu tutar. Bu transferle Kocaelispor’a da büyük para kazandırır. Sancaklı, o günleri şöyle anlatıyor;

Saffet Sancaklı, Galatasaray’daki ilk senesinde ligde 31 gole imza atar. Ertesi sezonun ortasındaysa kendi isteğiyle takımdan ayrılır. Saffet’in sarı-kırmızılı ekiple yollarını ayırma gerekçesi, takım içindeki huzursuzluktur:

"Üç büyüklerde oynayan ilk oyuncu oldum ve tarihe geçtim"

Saffet Sancaklı, Galatasaray’dan sezon ortasında ayrılınca "yuvası" olarak gördüğü Kocaelispor’a döner ve sezonu yeşil-siyahlı ekiple tamamlar. Kaptan, yeni sezona da Kocaelispor’la başlar ama henüz iki hafta geride kalmışken bir kez daha İstanbul’a transfer gözükür:

Konyaspor macerası

Saffet Sancaklı, 2 sezon sarı-lacivertli ekipte forma giydikten sonra 1998 yılında futbolu bırakır ve köşesine çekilmeye karar verir. Kaptan emekliliğin tadını çıkarmaya hazırlansa da 1998-99 sezonunun 6. haftasında sürpriz bir kişinin devreye girmesiyle Konyaspor’a transfer olur. Sancaklı, o günleri şöyle anlattı:

Saffet Sancaklı futbolu bıraktıktan sonra dönemin Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Şenes Erzik’in tavsiyesi ve yönlendirmesiyle menajerliğe adım atar. Dünyada yaklaşık 250 kişide olan FIFA lisansını alır ve Türkiye’de bu lisansı alan ilk kişidir.

Menajerlik haricinde 2001 yılında 3. Lig ekibi Yıldırımbosnaspor'un kulüp başkanlığını üstlenip, takımı şampiyonluğa taşıyan Sancaklı, 2006’da da İstanbulspor Kulübünü satın alıp 2 sene bu kulüpte başkanlık görevini yürütür.

"MHP, Türkiye Cumhuriyeti'nin sigortasıdır"

2010 yılına gelindiğinde ise Saffet Sancaklı resmen siyaset sahnesine çıkar ve 2011 genel seçimleri için Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) İstanbul milletvekili adayları arasında yer alır. Sancaklı o seçimde Meclis'e giremese de 2015 yılındaki seçimlerde Kocaeli milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne MHP rozetiyle giriş yapar ve 2018 seçimlerinde de yine seçilmeyi başarır.

Sancaklı’nın siyasete merakı ve ilgisi, ortaokul yıllarına dayanır. Okulda Türk bayrağının gönderden indirilmesi, Sancaklı’nın ülkücülükle ve ülkücülerle tanışmasına vesile olur:

Sancaklı, MHP çatısı altında bulunmaktan son derece mutlu ve gururlu. MHP’nin en kısa ve yalın şekilde tarifini şöyle yapıyor Sancaklı:

"Yüzyıllardır tarihte haç ile hilal savaşı vardır. Bu devam ediyor"

Son 9 yıldır siyasetin bizzat içinde olan ve halihazırda milletvekilliği yapan Saffet Sancaklı’dan Türkiye’nin dünya siyasetindeki yerine dair de yorum istedik.

Tarih boyunca "haç" ile "hilal"in savaşının bulunduğunu savunan Saffet Sancaklı, bu gerekçeyle dış güçlerin sürekli olarak Türkiye’yle uğraştığı görüşünde:

“Birileri kaşıyor bir şeyleri. Yok Kürtler, Lazlar, Boşnaklar, Türkler… Öyle bir şey yok. Biz onu kabul etmiyoruz. Binlerce yıldır burada kardeş kardeş yaşıyoruz. Burada anayasada da Türklük tarifi var. Kim burada yaşıyorsa, o tarife uyuyorsa Türk'tür zaten. Kendi etnik kimliği, özel kimliği ayrıdır. Ben de Gazi Mahallesi’nin yanında büyüdüm. Çocukluğum Kürt kökenli arkadaşlarımızla geçti. Hiçbir gün 'Nerelisin?' diye sormadık. Hiçbir gün problem olmadı. Hangi evde oturduğunu sorduk, akşam top oynamaya çağırdık. Hiçbir problem olmayan ülkede problem yaratmaya çalışıyorlar. Neden? Çünkü yüzyıllardır tarihte haç ile hilal savaşı vardır. Biraz geriye giderseniz görürsünüz. Bu devam ediyor. Bugün dünya haritasını önünüze koysanız, hiçbir ülkeyi bilmeseniz ve deseniz ki ‘En stratejik yer neresi?’ Direkt Türkiye’yi gösterirler zaten. Asya ile Avrupa’yı bağlıyor. Bir bu. İki, İslamiyet ve Türklüğün kalesi. Bu iki noktaya baktığımızda dünyadaki meşhur emperyalist güçler seni hiçbir zaman rahat bırakmayacaklar. Alevi-Sünni, Kürt-Türk çıkarıyorlar, DEAŞ, PKK… Hiçbir zaman Türkiye Cumhuriyeti’ni rahat bırakmayacaklar. Çünkü bizi 10 sene rahat bıraksınlar, biz yine eskisi gibi dünyaya hükmetmeye başlarız.”

"Yedi sülaleleri hain olarak kaydolacak Türkiye Cumhuriyeti'ne"

15 Temmuz darbe girişiminin hemen akabinde Saffet Sancaklı’nın FETÖ firarisi Hakan Şükür ve Arif Erdem’e sahip çıktığı yönünde iddialar vardı ve biz de bu durumu konunun muhatabına sorduk. Sancaklı, meşhur “Papa ve gazete manşeti” hikayesinden yola çıkarak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir yönetim kurulu açıklanıyor, sanki TÜSİAD"

Saffet Sancaklı’yla röportajımızı Türk futboluna dair değerlendirmeyle bitirmek istedik. Sancaklı’ya göre Türk futbolu uçurumun kenarında değil, uçurumdan aşağı yuvarlanmış vaziyette. Derhal radikal tedbirler alınmadığı takdirde de gidişat daha da kötü olacak.

Birçok alanda köklü değişiklilerin kaçınılmaz olduğunu ileri süren Sancaklı, ilk olarak futbolun, futbolun içinden gelen adamlara emanet edilmesi gerektiği düşüncesinde:

"Kıracaksın kalemi. Kim yapmadıysa düşür kardeşim, ver cezasını"

Kulüplerin içinde bulunduğu ekonomik açmazın önüne geçmek için kulüpler yasası, Sancaklı için olmazsa olmazlardan ve ivedilikle halledilmesi gereken bir konu. Kulüplerin borçlarının bankalarca yapılandırılmasını bir anlamda suni teneffüs olarak gören Sancaklı, TFF’nin kulüplere harcama limiti getirmesini olumlu karşılarken, bu limitin yüzde 1 dahi aşılmasına müsamaha gösterilmesini son derece yanlış buluyor:

Süper Lig’in marka değerinin olmadığını, bu yüzden de hiçbir ülkenin Süper Lig maçlarına rağbet göstermediğini savunan Sancaklı, yayıncı kuruluşun da bu anlamda zora düştüğü görüşünde:

"Türkiye'nin en zengin adamı Fenerbahçe'ye başkan oldu ama müdahale edemiyor"

Saffet Sancaklı, Türk futboluna uyguladıkları yaptırımlar sebebiyle FIFA ve UEFA’nın kayyum niteliği kazandığı düşüncesinde.

Sancaklı, röportajında konuyla ilgili şunları anlattı:

"İşi ehline vermediğimiz için bu durumdayız"

Saffet Sancaklı, onca imkana rağmen birkaçı hariç tüm federasyonların son derece kötü yönetildiğini ve çarenin, ehil kişileri göreve getirmek olduğu fikrinde: