KARATECİ ÇOCUK / The Karate Kid
Yapım Yılı ve Ülkesi: 2010, ABD-Çin ortak yapımı
Türü ve Süresi: Gençlik serüveni-Aksiyon / 140 dakika
Gösterim Formatı: 35 mm standart pelikül film
Perde Formatı: 2.35:1
Yönetmen: Harald Johan Zwart
Senarist: (Senaryosunu Robert Mark Kamen'in yazdığı 1984 tarihli özgün filmin öyküsünden uyarlamayla) Christopher Murphey
Görüntü Yönetmeni: Roger Pratt
Özgün Müzik Bestecisi: James Horner
Kurgucu: Joel Negron
Yapım Tasarımcısı: François Séguin
Set Dekoratörü: Elizabeth Wilcox
Kostüm Tasarımcısı: Jack Tung
Saç Tasarımcısı: Camille Friend
Sanat Yönetmeni: Second Chan
Oyuncular: Jaden Smith (Dre Parker), Jackie Chan (Bay Han), Taraji P. Henson (Sherry Parker), Wenwen Han (Meiying), Rongguang Yu (Üstad Li), Zhensu Wu (Meiying'in babası), Zhiheng Wan (Meiying'in annesi), Zhenwei Wang (Cheng), Jared Mins (Dre'nin Detroitli arkadaşı), Shijia Lü (Liang)
İthalatçı Şirket: Tiglon Film
Dağıtıcı Şirket: Tiglon Film
İçerik Uyarıları: Genel olarak çok temiz ve çocuklar/gençler için son derece yararlı mesajlar veren bir film… Fakat, içerdiği tehlikeli dövüş gösterileri nedeniyle, ilköğretim çağındaki çocukların ebeveynleriyle birlikte izlemesinde yarar var.
Resmî İnternet Sitesi ve Fragmanı:
Yeni Şafak-Sinema Puanı: * * *
Yalnızlıktan gitgide bunalan Dre'nin, yaşını başını almış tamirci Bay Han'dan başka konuşabileceği hiç kimse yoktur. Sırları ve özel yeteneklerini kolayca ele vermeyen bu bilge adam, zor durumda olduğunu fark ettiği küçük dostuna, hayatta en iyi bildiği şey olan kung-fu sporunu öğretmeye başlar. Bay Han'ın liderliğinde yaşamaya başladığı bu yeni deneyim, Dre için hem kendisine sataşanlara esaslı bir biçimde cevap vermenin, hem de çalkantılar içindeki genç ruhunu huzura kavuşmanın anahtarı olacaktır.
Hollandalı bir baba ve Norveçli bir annenin çocuğu olarak 1965'de Hollanda'da dünyaya gelen yönetmen Harald Johan Swart, 2000'lerde ABD'ye yerleşip Hollywood'da birbiri ardına çektiği filmler de dikkate alındığında dört dörtlük bir “dünya vatandaşı sanatçı” görüntüsü sergiliyor. Swart, bu karmaşık etnik kompozisyon sorulduğunda ise kendisini, ilk gençlik yıllarını geçirdiği ve halen vatandaşlığını taşıdığı Norveç'ten dolayı “Norveçli” olarak tanımlamayı tercih etmekte…
Sanatsal değerleri tartışmalı olsa da izleyiciye hoşça vakit geçirtmeyi başaran bir kaç ticarî filmden sonra, Swart'ın Hollywood'daki son önemli çalışması ise geçen yıl yönettiği “Pembe Panter-2” oldu. Müteveffa İngiliz aktör Peter Sellers'in sinema tarihine kazandırdığı bu unutulmaz polisiye-komedi serisinin Steve Martin öncülüğündeki yeni nesil uyarlamasına çektiği devam bölümüyle Hollywood'da “gişesi sağlam yönetmen” imajını iyice pekiştiren sanatçı, şimdi ise “Pembe Panter”den çok daha özenli ve eğlenceli bir başka “remake” (yeniden çevrim) ile huzurlarımızda…
Yaşları 40 ve üzerinde olanlar için, başrollerini Ralph Macchio ve Noriyuki Pat Morita ikilisinin paylaştıkları “Karateci Çocuk”un ne anlama geldiğini uzun uzadıya anlatmaya gerek yok. Farkındaysanız, sinema salonlarında bir süredir bizim kuşağımızı fena hâlde hüzünlendiren bir nostalji rüzgârı esip duruyor. Bu sayfada geçen hafta tanıttığımız “A Takımı” da yine çeyrek yüzyıl öncesinden günümüze taşınan bir televizyon dizisi uyarlamasıydı ve tıpkı “Karateci Çocuk” gibi o da 1980'lerde genç olanların belleğine hiç silinmemecesine kazınmış popüler sinema-TV imgelerinden biriydi.
Yönetmen Zwart ise çeyrek yüzyıl sonra gerçekleştirdiği bu yeniden çevrimde filmin ana kahramanının çevresini kuşatan hoyrat tiplere karşı verdiği onur mücadelesini 20'lerden 12-13'lere çekerek hedef kitlenin yaşını epeyce küçültüyor. Aslına bakarsanız son derece iyi de yapıyor; çünkü kendilerini zaptedebilmek için hiç bir ebeveyn-öğretmen nasihatının (ya da kitabın) etkili olmadığı hiperaktif zamane çocuklarını en kolay iknâ edebilen mesajların yine sinema ve televizyondan yayıldığını görmekteyiz. Ergenliğin eşiğindeki bu delidolu insanlar, bizler kendilerine hayatın incelikleri üzerine bir kaç kelam ettiğimizde böylesi iyi niyetli uyarılara karşı müthiş tepkili oluyor, ancak benzer türden mesajlar beyazcam ya da beyazperdeden geldiğinde ise onları ister istemez ciddiye alıyorlar. Bu anlamda, sinema ve TV biz zavallı anne-babalardan çok daha otoriter ve etkili bir bilinçaltı eğitmeni sayılabilir.
Dediğim gibi, zamane çocuklarına bunları bizler söylediğimizde, söylediklerimizi düpedüz “hakaret” gibi algılayıp kulak arkası yapıyorlar. Fakat, aynı gerçekleri -beyazperdede karizmasından sual olunmayan- Jackie Chan amcaları söylerse belki o zaman belli ölçüde anlayabilirler!
Kendisini ilk olarak henüz 8 yaşındayken 2006 yapımı harika bir film, “Mutluluk Arayışı”nda (The Pursuit of Happyness) babası Will Smith ile karşılıklı döktürürken izleyip beğendiğimiz küçük yıldız Jaden Smith, 1980'lerde Çin asıllı müteveffa Amerikalı aktör Noriyuki Pat Morita'nın canlandırdığı “soğukkanlı dövüş ustası” karakterini devralmış olan Jackie Chan ile öykünün bu gösterişli yeniden çevriminde alabildiğine uyumlu bir ikili oluşturmuş. Yaşı gereği artık yavaş yavaş zıpır aksiyon öykülerinden sıyrılıp çoluk çocuğa hayat yolunda önemli akıllar veren Çinli bilge kimliğine terfi ettiğine gözlemlediğimiz Chan'i, bu yılın başlarında gösterime giren “Kapımdaki Casus” (The Spy Next Door) adlı bir başka yapımda da yine benzer bir rolde izlemiştik. Ki kendi adıma popüler sanatçının 60'lı yaşlarına merdiven dayarken yapmış olduğu bu kariyer tercihini son derece isabetli buluyorum. 40 yıl boyunca sergilediği onca hayhuy ve kırdığı yüzlerce kafadan sonra Chan'in karate, kung-fu, tae-kwon-do gibi Uzakdoğu dövüş sporlarının gençler için birer ego tatmin aracı değil, tam aksine patlayan egolara haddini bildirmeye yarayan saygın felsefî disiplinler olduğunu hatırlatan filmler çekmesi, şiddete eğilimi artıran bu türün yeniyetme izleyici nazarında yanlış yorumlanma riskinin de önüne belli ölçüde set çekecektir hiç kuşkusuz…