Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar toplam 62 hükümetin görev yaptığı Türkiye'de en çok merak edilen ve tartışılan konu hükümetlerin ekonomi yönetimi ve performansıdır. Bu açıdan bakıldığında tek parti iktidarları mı yoksa koalisyon hükümetleri mi başarılı oldu sorusu akıllara geliyor. Koalisyon yönetimleriyle iyi bir geçmişe sahip olmayan Türkiye'de ekonomik durum bazı dönemlerde endişe verici boyutlara ulaştı.
KÖYLÜ TEK PARTİ İLE ZENGİNLEŞTİ
Çok partili hayata 1946 seçimleriyle geçmeyi deneyen Türkiye'de, 1950'deki seçimlerde iktidara gelen Demokrat Parti 1950-1960 arasında 5 hükümet kurmuştu. DP döneminde o güne kadar ulusal sanayileşmenin en önemli göstergesi sayılan demiryollarından ve verimsiz görülen sanayi yatırımlarından vazgeçildi. Kamu kaynaklarını karayolları ve diğer altyapı hizmetlerine yönlendirmesi ile motorlu taşıtlar köylünün ve ürünün kente ve pazara ulaşımı kolaylaştırdı. Bu sayede köylülerin ürününü satarak zenginleşmesi sağlandı. Büyüme oranın 6.98 olduğu bu dönemde enflasyon da 9.75 gibi bir orana geriledi.
KISKANDIRAN KALKINMA HIZI
1960'da demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen askeri darbenin ardından Adalet Partisi'nin 1965-1971 yılları arasındaki iktidarı döneminde Türkiye güçlü bir kalkınma dönemi yaşadı. Enflasyon yüzde 5, kalkınma hızı yüzde 7 civarında gerçekleşti. Gelişmiş ülkeleri kıskandıracak noktada olan kalkınma hızının yanında Keban Barajı, Ereğli Demir-Çelik Fabrikası, Boğaz Köprüsü gibi büyük yatırımlar da bu dönemde yapıldı.
EKMEK KUYRUKLARI UNUTULMADI
Türkiye demokrasisinin 12 Mart 1971'de tekrar müdahale ile karşılaşması sonrasında kurulan ara rejim ve koalisyon hükümetleri döneminde ekonomik açıdan büyük bir çöküntü yaşandı. Bu dönemde ek olarak bütçe açığı büyüdü, enflasyonda hızlı bir artış yaşandı. Üretimde kullanılan girdilerin ithal edilememesi, sonucu olarak kıtlık ortaya çıktı. Toplumsal hafızadan silinmeyen karaborsa ve kuyruklar bu dönemde oluştu.
EKONOMİDE ÖZAL SIÇRAMASI
Demokrasinin 1980'de kesintiye uğramasının ardından 1983'te Anavatan Partisi iktidara geldi. Öncelikle altyapıya, yönelen ANAP, İstanbul'da Fatih Sultan Mehmed Köprüsü'nü yaptı. Anavatan'ın tek başına iktidarının 1991 yılında sona ermesi ile yeniden koalisyon hükümetleri dönemi başladı. Bozulan iç ve dış dengeler 1994 yılı başında ciddi bir krize yol açtı. Dönemin başbakanı Tansu Çiller, 5 Nisan kararlarını açıkladı. Ülke yüzde 6 küçüldü. 1999'da da Türkiye yüzde 6 oranında küçülürken enflasyon ise yüzde 70'lere tırmandı. 2001'de ise küçülme yüzde 9.5'a kadar çıktı.
Küllerimizden tekrar doğduk
Koalisyon hükümetleri ile ekonomisi çöken Türkiye 2002 seçimlerinde yeniden tek parti hükümeti dedi. Krize götüren DSP, MHP ve ANAVATAN seçmenin tokadıyla karşılaştı. Seçimlerde üç parti de Meclis dışında kaldı. İktidara tek başına gelen AK Parti döneminde dış ekonomik ilişkilerde hızlı gelişmeler yaşandı. 2002'de 36 milyar dolar olan ihracat 2007 yılı itibariyle 107 milyar dolara çıktı. 50 milyar dolarlık ithalat tutarı ise 2007'de 170 milyar dolar oldu. Türkiye IMF'ye borcunu ödediği gibi kuruma borç verir hale geldi.
127 MİLYAR DOLAR REZERVE ULAŞTIK
Günlük 4,3 Dolar'ın altında geçinen nüfus ise 11 yılda 28 puan azalarak yüzde 2,1'e geriledi. 2002 yılında 18,1 Milyar Dolar olan hazine rezervleri, 2014 yılı sonu itibarıyla 127,3 milyar dolara yükseldi. Yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde 1972-2002 döneminde toplam 45,9 Milyar Dolar proje bedeline iş alınırken, AK Parti döneminde bu toplam tutarın yüzde 84,5'ine karşılık gelen 249,4 Milyar TL'ye yükseldi.
Kitapçıkla çakılan ekonomi
Türkiye 19 Şubat 2001 Pazartesi günü ise tarihinin en ağır ekonomik travmalarından birisini yaşadı. 1999 seçimlerinin ardından DSP, MHP ve ANAP'ın kurduğu Anasol-MHP Hükümeti'nin kötü ekonomi politikaları, Milli Güvenlik Kurulu toplantısında çıkan siyasi krizle birlikte adeta ülkeyi uçuruma yuvarlamıştı. Toplantıda dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasındaki gerilim, Sezer'in Ecevit'e anayasa kitapçığı fırlatmasıyla sonuçlandı. Sezer'in bu tavrından sonra Ecevit ve Mesut Yılmaz toplantıyı terk etti. Hüsamettin Özkan'ın ise kitapçığı Sezer'e geri fırlattığı ortaya çıktı. Özkan'ın Sezer için kameralar önünde kullandığı “nankör kedi” sözü Türk siyaset tarihine geçti.
Her şeyi IMF'ye teslim ettiler
Gerginlik sonrası ekonomik kriz ise Ecevit'in yaşadıklarını basın toplantısıyla duyurması üzerine patladı. Borsa yüzde 14.6 düştü, repo faizleri yüzde 7 bin 500'e fırladı. Merkez Bankası'ndan 7.6 milyar dolarlık döviz çıkışı oldu. Kriz öncesi 670 bin TL (67 kuruş) olan dolar, 1 milyon 161 bine (1 lira 16 kuruş) tırmandı. İşsizlik yüzde 11'lere çıktı. Bir esnaf Başbakan'a yazar kasa fırlattı. Hükümet, hazineyi Dünya Bankası'nda görev yapan Kemal Derviş'e teslim etmek zorunda kaldı. Türkiye, dışarıya bel bağlamış, vatandaş kemerini IMF'den gelen talimatlara göre sıkıyordu. 1991 yılında başlayan koalisyon hükümetleri dönemi 2002'ye kadar devam etti.