Partisinin Meclis grup toplantısında gündemdeki konuları değerlendiren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, CHP'nin aday belirleme sürecindeki tavrını eleştirdi:
Anamuhalefet partisinin genel başkanı her nedense cumhurbaşkanı adayı olmak istemedi. Partisini yönetmek, Türkiye'yi yönetmeye talip olmaktan daha cazip gelmiş olacak ki, bir başka ismi aday olarak öne sürdü.
Bu isim öyle uzun zamandır lafını ettikleri 'çatı adayı' filan da değil. CHP kongrelerinde genel başkanlık için aday olan ama bir türlü seçilemeyen bir ismi, Türkiye'nin cumhurbaşkanlığı için önerdiler.
DEMEK Kİ DAHA KRİTİK
Demek ki anamuhalefet partisinin gözünde 'Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı', 'cumhurbaşkanlığı'ndan daha önemli ve kritik bir görev. Zaten Kılıçdaroğlu'nun, cumhurbaşkanı adayını tanıtırkenki hali, tavrı, ifadeleri, mimikleri, takdim şekli bu konuya bakışını gayet açık bir şekilde ortaya koyuyor. CHP kendi cumhurbaşkanı adayları için başarı hikayesinden ekonomi bilmeye kadar pek çok vasıf saymıştı. İsim açıklandığında bu adayda belirtilen vasıflar arasında pek ilişki kurabilen çıkmadı.
HESABINI MİLLETE VERECEK
Sadece bununla kalmadı anamuhalefet partisi, dün 15 milletvekillerini ağlata ağlata başka bir partiye nöbete göndermişlerdi. Şimdi de seçmenlerine, başka partilerin cumhurbaşkanı adayları için seçim kurullarında görev çıkartmışlar. Bunu da 'demokrasi' ile açıklıyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde siyaset mühendisliği hesapları için milletvekili ve seçmen pazarlamak, demokrasinin kuralları içinde yoktur. Korkarım bu işin sonu CHP'nin toptan satışına kadar gider. Nasıl olsa CHP, seçim kampanyası boyunca bütün bunların hesabını milletimize tek tek verecektir.
ŞAŞIRTMAYI BAŞARDILAR
Seçim kampanyasında, CHP'nin başındaki zata mı yoksa öne sürdüğü garibana mı bakacağız. Ortada bir aslı, bir de kuklası var. Şimdi biz sopanın ucundaki figürle mi uğraşacağız, sopayı tutanla mı uğraşacağız? Doğrusu şaşırdık. Bizi 'çıldırtacaklarını' söyleyerek yola çıkmışlardı. Haklarını vermek lazım, çıldırtmasalar da şaşırtmayı başardılar. Bu karikatür tipin ve adayının maceralarını seçimlere kadar izlemeye devam edeceğiz.
BU NASIL CÜCE POLİTİKA
Muhalefetin vaatlerine baktığımızda, karşımıza şöyle bir manzara çıkıyor: Biri gözüne Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ni, öteki devletin uçaklarını, beriki yönetim sistemini kestirmiş. İlla 'biz bunları yıkacağız, yok edeceğiz' diyorlar. Böyle politika olur mu? Bu nasıl bir cüce politikadır. Bunlar artık mazide kaldı. Kimse bunları yutmuyor.
ÜÇ BENZEMEZ İTTİFAKI
Meclis grubumuz ne kadar güçlü olursa Cumhurbaşkanlığı hükümeti olarak yürütmede o kadar rahat ederiz.
Cumhur İttifakı nazar değmesin çok iyi gidiyor. Üç benzemez ittifakının aksine biz tek cumhurbaşkanı adayıyla milletimizin karşısına çıkacağız.
DEAŞ’tan hiçbir farkınız yoktur
Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Vakıf Haftası ve Restorasyonu Tamamlanan 250 Eserin 7 Bölgeden Canlı Bağlantılı Toplu Açılış Töreni"ndeki konuşmasında da Fransa'daki skandal bildiriye sert tepki gösterdi:
Fransa'da kendini bilmez bir grup çıkmış, Kur'an-ı Kerim'den bazı ayetlerin çıkartılmasını isteyen bir bildiri yayınlamış. Ey Batı bak; bizim kutsal kitabımıza saldırdıkça şunu bilesiniz ki biz sizin kutsallarınıza saldırmayacağız ama sizi alaşağı edeceğiz. Bunu da bilin. Biz sizin ne denli aşağılık olduğunuzu biliyoruz.
ARAMIZDAKİ FARK BU
Ey Fransa'nın aydınlık geçinen karanlık yüzleri. Bizim kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim ile ilgili bu ifadeleri kullanmak sizin haddinize mi? Zaten son zamanlarda sizler iyice dağıttınız. Camilerimize saldırmaksa camilerimize saldırıyorsunuz, kundaklamaksa kundaklamalar yapıyorsunuz. Ama biz ülkemizde bir kiliseye saldırmak, saldırana müsaade etmek... Böyle bir şeyi ne yaptık ne yaptırttık. İşte aramızdaki fark bu.
ÖZELLİKLE SARKOZY'E
Sizin DEAŞ'tan hiçbir farkınız yok. Bu tavır özellikle aziz dinimizi kendi sapkın ideolojilerine alet eden DEAŞ, FETÖ, Boko Haram gibi eli kanlı terör örgütlerine verilmiş en güzel cevaptır. Bol bol kullanın. Bizim inancımızda, ibadethanelerin dokunulmazlığı vardır. Hele hele kutsal kitaplarımızın. Öte yandan bizim tavrımız, aynı zamanda Batılı değerleri savunmak adına İslam'a saldıranları koruyan, camileri ateşe verenlerin sırtını sıvazlayan kimi İslamofobik Avrupalı siyasetçiler için de ders olmalıdır. Özellikle Sarkozy'e...
ÜÇ BEŞ KENDİNİ BİLMEZ
Biz Avrupa'nın göbeğinde mescitleri kundaklayanlara nasıl karşıysak Suriye'de, Irak'ta kiliselere saldıranlara da aynı şekilde karşıyız. Fransa'da üç beş kendini bilmezin yaptığı son açıklamaları da biz sadece cehaletlerinin yansımaları olarak görüyoruz. Biz muvazenelerini yitirmiş akademik, siyasi ve fikri olarak küflenmiş bu güruhun hezeyanlarını dikkate almıyoruz, almayacağız. Meydanı ne DEAŞ'lı, FETÖ'cü sapkınlara bırakacağız ne de İslam düşmanı çevrelerin propagandalarına boyun eğeceğiz.